Siyasetin ahlakı bu.
Kodaman sermayeyi ayakta tutan ve seksen beş milyon insanı semiren milyarder sayısı yetmiş beş yılda 60,787 kişiye çıkmış. Eğer kamulaştırma olmazsa bu soygun bu gidiş devam ederse milyarder sayısı yaklaşık beş yıl sonra 87,000 kişiye ulaşacak.
Seksen beş milyon insan bu soygun düzeninin hakkından gelemiyor ise yazıklar olsun.
Seçim dönemi değilse geçim önemli değil ne anlama gelir?
Çok kolay bunun amacı iktidar eliyle muhtaç çoğaltmak ve tefeci sömürgecilere müşteri olacak insan sayısını arttırmaktır.
Enflasyona sadece sözle vatandaşı ezdirmediklerini söyleyerek herkesi aldatıyorlar.
Etiket kontrol ederek yaşam pahalılığı ile mücadele olmayacağını herkes çok iyi bilir.
Kamulaştırma olmadan, milli ve yerli üretim olmadan küresel şirk kurumlarının ürettiklerinin üzerine yerli ve milli yazarak toplumu aldatarak ve karşılıksız para ticareti yapanların kâr farkını alış satış faturaları, maliyet ve kazanç denetimi kontrolü olmadan serbest piyasa ile çözmek mümkün değildir.
Serbest piyasa serbest sömürü demektir.
12 Eylül faşist sistemin 24 Ocak kararları ile dayatılmasıdır.
Seçim yoksa geçim hakkı bir tek sömürgeci sermaye ve onların alt taşeronu olan 60,787 milyarderin aç gözünü doyurmak en önemli politikadır.
Oysa bu 60,787 milyarderin elinden üretim ve hizmet araçları alındığında seksen beş milyon insan huzur içinde yaşayacak.
Bunu istemiyorlar. İktidar ve muhalefet bu olmasın diye halka karşı sermaye yararına direniyorlar.
60,787 milyarder kimlerden oluşuyor? Sömürgeci sermayenin bayiliğini yapanlar, para biriktirip faiz, döviz kuru oyunları ile para çoklayanlar, karşılıksız para ile ticaret yaparak karşılığı olan maddi değerleri ele geçirenlerden oluşuyor.
Bunlar aynı zamanda vergi de ödemiyorlar. Her maliyet artışını bahane ederek istedikleri zaman zam yapıyorlar emeğe ise yılda bir kere o da bir kişinin insafına ve seçim zamanı pazarlığı zamanları toplumu aldatmak için zam yapıyormuş gibi aldatıyorlar.
Bugüne kadar bu tür bilgileri bu toplum neden bilmiyordu?
Karşılıksız basılan paranın maliyetini dünyada artık hiçbir ülke ödeyemez hale geldi.
Buna rağmen tefeciliğe zarar gelmesin diye halkları eziyorlar.
Her mahallede bir milyoner ile yola çıktılar kendi mahalleleri dışında kimsenin milyarder olmasına olanak tanımadıkları gibi insan gibi yaşama olanaklarını da yok ettiler.
Çalıştığım bankada patron ile sendika arasında ki yol yemek ücreti tartışmasını getirdi aklıma.
Sendika demiş ki patrona genel müdürlükte çalışanlara yol ve yemek veriyorsunuz şubede çalışanlarda bankanın çalışanı aynı yol ve yemek hakkına şube çalışanları da sahip olmalıdır.
Patronun yanıtı çok ilginç;
İyi diyorsunuz da yol ve yemek verirsek şube çalışanları maaşı nerede harcayacak?
Arka niyetini okuyalım!
✓ Maaşı harcamaz ise sermaye biriktirir bize hizmet etmez çalıştıracak insanı yüksek maliyet ile bulmak zorunda kalırız.
✓ Maaşı her ay zar zor yetmeli ki muhtaçlık devam etsin hatta ilave harcamaları için borçlansın ki bağımlı muhtaçlık artsın.
Her mahallede bir milyoner zihniyeti budur işte.
Yetmiş beş yılda bunu devlet politikası haline getirdiler.
Özelleştirme talanı ile bütün üretim ve hizmet araçlarını ele geçirdiler.
Bugünde devlet yok şirk var diyorlar.
Biz Türkler bunu kabul eder miyiz?
Adalet, gücü kötüye kullanmamak demektir.
Yetmiş beş yıldır seçim ile temsile seçilen her ziyniyet bu sömürü düzeni için çalıştı. Bu deniz artık bitti.
Kayıt Tarihi : 1.8.2024 19:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!