SİSİFOS’UN SECDESİ
Çağdaş Bir Seyr-ü Sülûk Mesnevisi
1. Makam: Nefs-i Emmare
(Buyurgan Nefis)
(İsyanın Bedeni)
(1)
Kendi omzuma yüklenmiş taş gibi
Düşünce ağır, kalp küfre meyilli
Sisifos değilim ben,
Taşım taş değil artık: benliğimden biçilmiş.
(2)
Her sabah yeni bir geceyle uyanırım,
Bütün yollar sabaha dirençtir aslında.
Yokuşlar Allah’tan korkmaz,
Ben ise taşla cebelleşen bir inkârcıyım hâlâ.
2. Makam: Nefs-i Levvâme
(Kınayan Nefis)
(Kendi Kendini Yargılayan)
(3)
Gözlerim geceye dönük, içim sabahı özler,
Yaptıklarım yıkar beni, niyetlerim hüsrana gömer.
“Niçin?” derim taşa her sabah,
Taş susar, ben susmam, pişmanlık bağırır.
(4)
Kendime dargınım,
Ama hâlâ kendime mecburum.
Taş değil suçlu,
Onu taşıyana sitemim var.
3. Makam: Nefs-i Mülhime
(İlham Alan Nefis)
(İçsel Kıpırtılar)
(5)
Bir sabah, taş konuştu sanki,
“Beni değil, kendini taşıyorsun,” dedi.
Sarsıldım.
Yokuş aynıydı ama, bakış değişti.
(6)
Kuşlar kanat çırptı içimde,
Bir dua kondu dudağıma kendiliğinden.
İlk kez taş,
İlhamın dilinde hafifledi.
4. Makam: Nefs-i Mutmainne (Tatmin Olmuş Nefis)
(Huzurun İlk Tadımı)
(7)
Artık taş değil yüküm,
Kendimim sadece, kendi hâlimle barışık.
Her adım bir secdeye dönüştü,
Yokuş artık yol değil, anlamdı.
(8)
Dışımda rüzgâr, içimde sükût,
Kalbim tüy gibi hafif,
Sisifos ben miyim,
Yoksa ben, onun özrü müyüm?
5. Makam: Nefs-i Râzıye
(Razı Olan Nefis)
(Gönüllü Kabulleniş)
(9)
Razıyım artık taşın ağırlığına,
Çünkü taş bana benliğimi öğretti.
Kabul, bir sonsuzluğun anahtarıdır,
Ve taş, onun kilidiydi.
(10)
Yokuş bitmez,
Ama yürüyüş artık şikâyet değil,
Bir ilâhî şarkıdır şimdi
Adımların ritmiyle yankılanan.
6. Makam: Nefs-i Mardiyye
(Allah’ın Razı Olduğu Nefis)
(Hoşnut Edilmiş Ruh)
(11)
Gök bile bakar şimdi taşın yükselişine,
Çünkü taşı ben değil, aşk taşır artık.
Ben yürümem,
Yürüyüş benden olur şimdi.
(12)
Taş değil vuslatın bedeli,
Yokuş değil sınavın özü,
Hepsi O’nun bir tebessümü,
Ben ise o gülüşte silinen bir gölge.
7. Makam: Nefs-i Sâfiye
(Arınmış Nefis)
(Berraklıkta Kayboluş)
(13)
Ayna oldum taşta,
Taş ayna oldu bana.
İç içe geçti varlık,
Artık ben yokum, bakış var sadece.
(14)
Taşın şekli ben oldu,
Benim sesim taşın susuşu.
Berraklık içinden yürüdüm,
Yokuş bir dua gibi eğildi önümde.
8. Makam: Nefs-i Kâmile
(Olgunlaşmış Nefis)
(Yolculuğun Tamamlanışı)
(15)
Olgun meyve gibi düştüm toprağa,
Taş da düştü, ama bu düşüş yükselişti.
Artık benlik nedir bilmem,
Bilmek değil olmak gerekirmiş, anladım.
(16)
Sisifos artık mit değil,
Mürşidimdir taşın izinde.
Yokuş mu?
O da kendi secdesinde tükenmiş bir izdir.
9. Makam: Nefs-i Zâkiye
(Tertemiz Nefis)
(Bütün Kirlerden Arınma)
(17)
Hiçlik giyindim kendime,
Ben diye bir şey kalmadı.
Sadece taş var,
O da benliksiz bir varlık gibi saf ve sessiz.
(18)
Yürümek bile bir niyetti,
Şimdi niyet bile yok.
Taş yuvarlanmaz artık,
Taş artık kendi döngüsünde Allah der durur.
VAHDET MAKAMLARI
10. Makam: Fenâ Fillâh
(Allah’ta Yok Oluş)
(Benliksiz Bir Kimsesizlikte Hak Olmak)
(19)
Bir rüzgâr değil, artık rüzgârın bizzat kendisiyim,
Yürüyen ben değilim, yürüyüşün kendisiyim.
Taş düşünce düşmüyor, ben yere varmadan eğilmişim,
Yokuş da benmişim, yük de ben, varan da benmişim.
(20)
Benliğim bir cümleydi, Tanrı onu susturdu,
“Ben” demek artık haram oldu, çünkü “O” buydu.
Ne isyan kaldı, ne ibadet,
Ne taş ne yol ne gayret.
11. Makam: Bekâ Billâh (Allah ile Kalmak)
(Yokluğun İçinde Varlıkla Durmak)
(21)
Yok oldum ve şimdi varım: ne muazzam bir sır,
O’nunla bakarım şimdi her geceye, her sabah ışığına.
Taş hâlâ yuvarlanır, ama artık ben değilim,
Ben artık O’nun bakışıyla seyredilen bir hayâlim.
(22)
Bir nehir gibi akarım kendi sessizliğimden,
Bir şarkı olurum, okunmam ama dinlenirim senden.
Sisifos’un hikâyesi biter burada,
Çünkü taş, artık taş değil: nurdan bir cevherdir o da.
12. Makam: Vahdet
(Birlik)
(Taşın Secdesinde Kâinatı Görmek)
(23)
Taşla birlikte secde eden tüm kâinat şimdi,
Dağ da, ağaç da, yıldız da, su da bendeki izdi.
Her taş bir kalpmiş aslında:
Her kalp bir secdeymiş varlık aynasında.
(24)
Birlik ne güzel sır: ne iki var, ne bir,
Ne çoğalıkta boğulmak, ne hiçlikte gizlenmek.
Ben O’yum, O da ben değil;
Çünkü “ben” artık sadece bir yel, bir gül, bir delil.
SONSUZLUK MAKAMI: SÜKÛT
(Ne Söz Var Ne Susuş)
“Söz bittiği yerde başlar secde.
Ve secde, artık ne düşüş ne yükseliştir.
Taşın yuvarlandığı her an,
İçimizde bir dualık yanar.
Dualık, ‘O’ olmadan var olan her şeyin yorgunluğudur.
Ve ancak secdeyle biter.”
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 08:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!