Bir gece karanlık yanlız inmiş gökyüzüne.
Bulutları çağırmadan sessizce,
Yıldızların gecesiymiş bugece,
Bir yıldız kaymış kuzeye,
Gökyüzünü bırakmış bir kere.
Söylesene hayat kaçıncı kurbanınım senin,
Kaçıncı kez sahtekarlığınla örttün yüzümü,
Kaçıncı yalanının öznesi,
Kaçıncı övgünün yalanıyım,
Gecelerle kararttın gözümü,
Gün ağarırken gözlerim kamaşıyordu,
Bu gece bi hüzün var yüreğimde,
Bitmek bilmeyen gecemde,
Tükenmek bilmeyen kalemimde,
Bir hüzün var yüreğimde.
Sen gelsende geleceğimde,
Aynalar yalan söyler mi?
İşte bulamıyorum kendimi.
Odanın nil yeşili perdeleri,
Büyük bir tablo üstündeki sevgili,
Koltuklarda ki pati izleri,
Zamanın eskittiği pencereleri,
Üç sonbahar önce kar yağıyordu,
Ağır ağır yol alıyordu toprağa,
Ve dokunuşu sarıyordu,
Tıpkı bir ipek gibi örtüyordu toprağı,
Gizliyordu tüm çirkinliklerini,
Saklıyordu tüm renklerini,
Işıklarda açtı gözlerini,
Ağlıyordu çocuk,
Annesini ve babasını gördü,
Doktor amcalar bile gülümsüyordu,
Canı acıyordu belliki.
Gökyüzünde köşe kapmaca oynuyor bulutlar,İstanbul'un üstünde koşmaktan yorgun düşmüşler,Karadenize sürüklenirken İstanbul,un hüznünden bir şarap payıda onlar almış,Hiçbir yolu yok ki bu şehri tav etmenin,Onlarda bunun için üzülüyorlar bence,Bunun için ağlıyor olmalılar,Tabi birazda terkedişlere,Bulutlar bu sonbahar bende kederliyim bu şehre uzak oluşuma,Benimde son gözyaşım canım İstanbulum'a.
Hiç sevmedim maskeleri,
Hem yalancı hem renkli,
Bugün umutları kuşanacağım,
Bugün doğruları takınacağım
Yalancı gökkuşağına inat
Gri bulutların altında koşacağım.
ilgilerinize çok teşekkür ederim