Bir fecirde  tren yolları kızıla parladı
Öyle uğurladım gözlerini
bekleyişlerimi yokluğuna adadım 
çıkarsız ve saf
pırıl pırıl bir ırmağın 
ve üşüyen bir toprağın üzerindeyim 
hayaline varışımı izliyorum
sevdan dipsiz bir kuyu
her dalışımda
müebbetimi çekerim  suyundan
kaç kavimdir ecelimi beklerim
kaburgamın arasına sığdı  mısralarım
ellerinde nice çocuklara koşar bahara
güzelliğini öyle saklarsın
ay ışığını içtim avuçlarında
bir bereket sardı geceyi
bir dal süzüldü
yaralarımı saran bir ağacın gölgesinden
felek damıtır rengini
kara bir zindan gibi
bulutların en kahpe saatinde
usul usul 
tutkuyla büyüyen korkular yasaklar 
gün batımında şarkı söylerler
içimde çoğalan gece gibi koyu ve karanlık 
ama yağıyorsun yine damla damla 
bildim doğacağını tan kızıllığının
kör derinliklerden buraya geleceğini 
bu hangi kitabın yazgısı
hangi ana doğurur bu kaderi
ah koparıp göğsümden çıkarabilsem seni
soğuk bir namlu ensemde
seni sayıklıyor 
aramızda yalan bir dünya
rüsva olmuş mektuplarım
sensizliğin  pınarlarında kutsanan mevsimler
ışık uçurumuna şafak sayarken 
utangaç güneş ağırlaşır ve yine ağırlaşır
ağırlaşan ruhlarımıza kaç erdem sığar 
kaç kez yıkansak pırıl pırıl nehirlerde 
ve kaç kez diyalektik okursak tırmanır dilsiz yükselişlerimiz aşka ve bize
sebepsiz her şey
öyle çalar evrenin kanunu
şiirlerim
kederleşen rüyalar 
çölleri emziren kadınlar
hatta sen bile sebepsizsin  artık
Kayıt Tarihi : 20.9.2017 15:26:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!