Ne kadar konusuz akıyor kimi ırmaklar
Her birinin öznesi başka bir deniz
Ulak mı
Rüzgar mı yüzümüzü büyüten serinlik
Hangi sabahın boş kızıllığı
Hangi sıradan günün mucizeye saplı hançeriyiz
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Küçük İskender ve özgün şiirleri.. yorum yapılamayacak kadar özgün ..
Hak eden hakettiği yere gelir tebrikler hasan karabay
Şimdi ne kadar ıssızsınız...Arka taraflarda çocuk sesleri kısılıyor...Burda güneş...Ay...sırayla doğarken...Vakitsiz Neden ölüyoruz...Burası şiirden neden bu kadar uzak bir yurt...uzağız bİZE
oldukça başarılı ve tam bir film senaryosu...O yağmur ne vakit yağacak peki ...Bizim neden yok haberimiz...Girişte ki açılım dahiyane...Bir o kadar başını yeni kaldırmış bir çocuk...Farketmek kader değildir değil mi...Bu şiirler nasıl çoğalacak peki biziM buralar da.......?????
her ölüm için kaç mektup bekleyecek
sonra şiir nerden girecek yurduma
izinsiz
anarşist
biraz AnarZalem olmak vaktinden
ne kalacak elime
de
şiir şüphenin ve alacakaranlığın gerçek müdavimi ise
bekleyeceğiz...sevgilerimle
Saygı ile.. Günün Şiiri, panoyu sanki doldurup taşırmış. Şiirin başlığı durduruyor insanı önce : 'Sebebe Tenezzül...' İmgeler, matematik problemi niteliğinde. Sıkıcı olanlar da yok değil; ama yaratım üstün.
Şairimiz Küçük İSKENDER, daha birinci satırda bize yük bindiriyor:
1) 'Ne kadar konusuz akıyor ; kimi ırmaklar.
... Yorum: Kolay mı!?
2) Hangi sıradan günün
... mucizeye saplı hançeriyiz?
Yorum: Bilen parmak kaldırsın.
3) 'Toprağa oturup,
...yeni pişmiş ot içme yaşımız gelmiş.
Yorum: Çılgınca vuruş.
Şairimize, antoloji.com/da kayıtlı 'Uyuzluk' başlıklı şiirimin girişiyle eşlik etmek istiyorum:
'Gözyaşlarıma tırmanıyorum
1) 'Ne kadar konusuz akıyor kimi ırmaklar.
...Yorum: Ne bileyim!?
2) Hangi sıradan günün
... mucizeye saplı hançeriyiz?
...Yorum: Ne bileyim?!
3) Toprağa oturup,
... yeni pişmiş ot içme yaşımız gelmiş.
Şairimizi kutluyorum. Antoloji.com/da kayıtlı 'Uyuzluk' başlıklı şiirimin girişiyle, kendisine eşlik etmek istiyorum:
'Gözyaşlarıma tırmanıyorum; ikide bir.
'Sonra
'Yaşama zorunluğuna değince başım,
'Tutup kafamı kaşıyorum; -ensem dururken.-
...............
..............
*Nadir Şener Hatunoğlu: matematikçi-bilim uzmanı*
Sebeplere tevessül; fiili duadır! Zira bu dünya daru-l hikmet'tir. Herşey sbepler tahtında cereyan etmektedir. Yanlış olan; sebepleri Müsebbiple karıştırmak ve perde arkasındaki asıl fail-i muhtar olanı bilememek ve bulamaktır ki; biz buna sebepler boğulan kurbanlar diyoruz. Akil olan; sebep ve müsebbep de takılmadan onları kudret-i İlahiyeye birer perde ve vasıta bilir, perde arkasındaki müsebbib-i hakikiden tegafül etmez!
Bütün Mü'minlerin müteyakkız davranmaları dileğiyle...
vasat şiirleri seçmeleri herkes kendini iyi bulsun diyedir...tşk
Gerçeği yazan/lar/ın onuncu köye yönlendirildiği bir çağda,
' Şimdi tüm gücümüzle başlayabiliriz gerçeği yazmamaya '..
...
( Zira, gerçeği temsil eden 'söz/cük/ler' kalp para muamelesi
görürken.. yazmayanlara hak vermemek elde değil...)
Tebrikler Şair./ n.a.
-------------------
.
( Türkiye' den de bir Adonis' in çıkma vakti gelmiş olabilir..)
- sesli düşündüm -
mana yüklü ve sade yazılımıyla felsefik-saygıyla
tebrikler şair
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta