Şu iki şiirim hayatımı özetlemektedir. Biri toyluk yıllarım, diğeri görev yerlerim ve hayatımı yaşayarak öğrendiklerim.
GENÇLİK BASAMAKLARI
Yeni başladım, okula gidiyorum.
Okumayı öğrendim, dersi bilirim.
Hep büyüklerimi taklit ediyorum,
Babam pek çok bilir, ben az bilirim.
Yaş on dört, ortaokul öğrencisiyim.
Çok şey öğrendim, sınıf birincisiyim.
Cahiller içinde âlim incisiyim.
Babam çok şey bilmezmiş, ben de bilirim.
Neler gördüm; fizik, kimya, biyoloji,
Tarih, coğrafya, mantık ve sosyoloji.
Ruh bilimi gördüm, adı psikoloji.
Babam pek az bilir, ben pek çok bilirim.
Yüksek okulu bitirdim, tecrübem yok.
Bazı hesaplar getirdim, hatalar çok.
Eskisi gibi boş laflara, karnım tok.
Babama sormalıyım, ben az bilirim.
Mesleğim var, evlendim, askerlik bitti.
Hayallerle yaşadığım gençlik gitti.
Çıkmaza girdim, babam teselli etti.
Yaşayanlar bilir, ben neyi bilirim?
Ben babam diyeyim, siz anam anlayın.
Siz de biraz kendinizi puanlayın.
Hayatınızı yaşayarak anlayın.
Duyduğum değil, gördüğümü bilirim.
GÜLİSTAN
Ben de sevdalı oldum,
Gülistanda güzelliği buldum.
Zonguldak ilk göz ağrım oldu,
Sınıfa çiçeklerim doldu.
İlk çiçeğin önünde durdum,
Sonra da adını sordum.
Dedi: “Adım Satı, soyadım Durak,
Babamın Satılmış, kardeşimin Burak.
Ablamın Felisiye, annemin de Ömür.
Geçimimiz de bildiğin gibi kömür.”
Parmak kaldıran Halil Çötür’dü:
- Öğretmenim babam kümpür götürdü.
- Gülüm nereye götürdü?
- Öğretmenim buraya götürdü.
- Götürdü değil getirdi diyeceksin,
Kümpürünü evde yiyeceksin.
Burada kümpür patatese denir,
En çok ta kara lahana yenir.
Söyle hocam söyle,
Bizim uşaklar böyle.
Her sabah okula gediyalaa...
Ağşamınan geliyalaa..
Çanakkale’de Mestan,
Bambaşka bir destan.
Dedesi zülbiyat yemiş,
“Ne kaa piinir, o kaa ekmek “ demiş.
Domata denir domatese,
Kompir denir patatese.
İbrahim İbiş olmuş,
Zübeyde Sübüş olmuş.
Rotasyon çıktı Mardin’e,
Düştük gurbet derdine.
Dedim: “Çocuğum adın nedir? ”
Dedi:” Şehmus oğlu Beşir’dir.”
Dedim: “Şehmus kimdir, söylesene.”
Dedi: “Vallah başım gözüm üstüne.”
Şeyh Musa, Sultan Şehmus olmuş.
Diyarbakır’la Mardin Şehmus dolmuş.
Fatmalar Fato, İbrahimler İbo olmuş.
Erzincan’da asker olduk,
Patatesi kartol bulduk.
Gaziantep’te Ökkeş vardı.
Bazen yanıma uğrardı.
“Antep fıstığı meşhurdur.” Derdi.
Hem anlatır, hem çıtır çıtır yerdi.
Ordu’ya geldim, yer Kuzey Anadolu.
İdris ve Temel fıkralarıyla dolu.
Fadime fındık toplayi,
Emine zıpkın saplayi.
Dilekçeye yazdım Tokat.
Tayinim çabuk çıktı, fakat;
Görev yerim Canik Dağları.
Güneyine dizilmiş bağları.
Biraz gayret, biraz sabır.
Derken çıktık dağa.
Burada herkes cıbır,
Ama herkes ağa.
Okula komşum geliyor.
Belli ki yorgun, çünkü sendeliyor.
“Hocam! ” dedi. “Bahçeye baktım.
Fıraktular eksikti, ben de çaktım.
Kostil topladım bayaktan,
Derman kesildi ayaktan.”
Patates kostil olmuş,
Burada da bir isim bulmuş.
Dedim: “Oğlunu çok severdin,
Galiba dün everdin.”
Dedi: “Dün behledik komşu kızını.
Yani kayınçomun baldızını.”
Öğretmenlik anlatmakla bitmez
Anlatırsak zaman yetmez.
Bu konuda destan yazılır destan!
Doğuda Şehmus, batıda Mestan.
Kısacası ülkem, baştan başa gülistan!
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!