hangi incir çekirdeğiyse büyür birazdan büyür bir dünya birbirinden büyür
chapter 1
kayarak dağdan sıçrayarak ortasına sahnenin
beyazların içinde nokta karabir uyumsuz
tamam azaptaydı yıllardır ve
bir bardak daha ışıklar
ve fondip birbirinden üreyen
üredikçe çokluk üredikçe donuk
küçüldükçe daha bir nokta
daha bir bungunluk
aktris ağlamaklı üşümüş
ama sen sadece sen mütemadiyen
kendinden bir gökyüzün kuru
boyalar akmadı makyajsız senden ya ben
kaynayan kanayan kalabalık
aktör gür
bu şarkıyı çok dinledim belki haklı yanı vardır
öte yandan haber geldi şapkam yok
haber geldi çıplak ve yatakta severler mi
meslek oldu bu günlerde aktör’ün derdi
bizim oyunu yedi kişi seyrediyor biri ben
yürüyoruz yağmur yağıyor ıslanıyorsun mütemadiyen
saydım tam yedi öteki sen
çok dinledim ama toprağı ölünce bilmeli
zaten kırk yıldır yürürüm bu koridorlarda
toz kokulu okumalar mahzeni
ki kültürel var oluşun miadı dolmuş
bir gün sekiz olsaydı belki dokuzların mucizesi
buralarda bir yerlerde bir meridyen yok muydu
gölgeler altında yaşayanların dizeleri
bırak şimdi bunları bir şapka edinmeli
kalabalık kayıtsız
she's a rich girl
she don't try to hide it
diamonds on the soles of her shoes
chapter 2
karanlık sadece karanlık
gece bile değil
beyaz bir mum
bazen ışığı parlar uyumsuzun
aktris biraz durulmuş
öyle ne kadar ucuz nereye kadar her gün
boşalmış kadehlere benziyor yüzüm
dört tarafı kıyılar dört tarafı uçurum
yalnızca sana mıdır gökyüzün
aktör daha bir
ayrı düştüğünde tüm damlalardan
kendini bilmek doğru söylemek
öyleyse nedir
daha da güzeli gizlemek deliliği
daha da bilmek uyumlu karşıt
ötekine yaslanmak gibi neşeli
bu şarkıyı çok dinledim belki haklı yanı vardır
çok dinledim ama toprağı ölünce bilmeli
her şeye sahip bir yasa herkese
ayrı düştükçe daha bir bilir
uzakta daha bir bilgin
kalabalık kayıtsız
he's a poor boy
empty as a pocket
empty as a pocket with nothing to lose
sing ta na na
ta na na na
chapter 3
karşı kalabalıklara sahip
bir kıyı bir tahta bank sorgusuz
oturup göğe bakılabilir
ya bir çift
yada birlikte yalnızlık
aktris umutsuz
durduramadığım
bir portakal kokusu
eski mahzenlerin kokusu
artık tozları gözeneklerine sinmiş
yatak odalarının kokusu
rüzgar
dokundukça mermer tenin dokundukça tuzak
alışılmak tekliğin dokunuldukça uzak
aktör durgun
bir deniz uykusuzluğu
erir örtüsünde beyaz kumların
külrengi lekeli nefesle kaplı
gökyüzü nefret
erir salyangozlar balıklar sonra
deniz kabukları
ne bir ağaç
ne martı yağmurları
ne bir el izi perdelerinde
ne de hayalet
gri bir mumun kara alevi
kurşun tonu göksel yürüyüş
mat çelik daralan ve basıklaşan
doğmayan paletin ölü ressamı
amansız kırmızı deniz yıldızı
başkaldıran gece
sadece…
kalabalık kayıtsız
sing ta na na
ta na na na
she got diamonds on the soles of her shoes
chapter 4
bir çokları biner bir çokları dalgın
işte bir baston bir elma şekeri
yollarda metroda evlerde sesler
işte bir pipo bir karanfiller
durmadan geçer onlardan biri
attıkça kuyulara çığlıklarını
beyaz bir ıslık dudaklarında
daha bir saydam yaban melodi
aktris daha tiz
bu ben miyim bir vahşi el ele tutuşmuş
kokmayan bir gül dudaklarımda
anlattıkça artarak susarak ıslık
derin seslere kulak kesilen bu
ben miyim bir bir arttıkça eksik
aktör düşünceli
ne bileyim bir dükkana girseniz
biraz para bozdursanız önemli
sonra çabucak saysanız
yavaşça saysanız
bir dükkana girseniz bütünletseniz önemli
kuşlara yem atsanız vahşi kalabalık
daha da benzeseniz onlara
ne bileyim kral lear izleseniz
okusanız biraz camus biraz borges
ne bileyim biraz kaygılı
yada daha çok anlarlı acıların çöktüğünü
anlarlı sonra karanlığa sızdığını
mesela merhaba geceyi anlarlı
kalabalık kayıtsız
biz büyük en projeleriz en en büyük büyük
topluluklar nefes alır kederleniriz
sing ta na na
ta na na na
diamonds on the soles of her shoes
chapter 5
hadi geldiniz diyelim
yazgınızı aradınız
ilk günler miydi hatırlarsanız
ilk günler ve bir fener ne çabuk
sonsuzu bulmak anlamak
yada ölümü aynaya çakmak
her biriniz ayrı bir biblo gibi suskun
geçmiş hayatlarda kaldınız
aktris giderek uzak
ey aşk geri ver sıcacık kırlarımı
incelirken iplerim koptu kopacak
geri ver körlüklerimi
mutsuzum acım umutsuzum
aktör avaz avaz susarak
siz kendinizsiniz sandınız
siz dünde kalanlar
dinamitlediniz içimdeki dağı
birer sigara yaktınız
biraz gökyüzüne baksaydınız biraz baksaydınız
her bir parçam meridyen
bizim oyunu yedi kişi seyrediyor biri ben
yürüyoruz yağmur yağıyor ıslanıyorsun mütemadiyen
kalabalık kayıtsız
kurallarımız kitaplarımız açılarımız
çizgilerimiz
kırmızı gözlerimiz dudaklarımız
kösnül birer top gibi göğsümüz yaşarız yaşarız
sing ta na na
ta na na na
diamonds on the soles of her shoes
chapter 6
yaşlar ne yaşar ne yaşamaz
aktris çaresiz
giderek saydam giderek uzak
düşünüyorum da
şimdi ne olacak ben ne olacak
aktör rahatlamış
yorgun rüzgarları seyret
akşamın battığı yerden
saydım tam yedi öteki sen
kalabalık kaygısız
çok yaşa kral
kraliçe çok yaşa
sing ta na na
ta na na na
diamonds on the soles of her shoes
yalvaç durduk yerde
-hem hiç gereği de yokken yağar-
az ötemde kendi başına
dalgaların diliyle bir küçük
köşeyi dönüp teslim oluyor
portakal kokusu
derin iç çekiş gezgin duası
laleler içinde
bekliyorum dinmesini bir ağıt gibi
dinliyorum dingin sesini
az ötemde içimde
tıpır tıpır bir küçük
halka halka düştükçe yayılıyor sonsuza
sallanmaya tutulmuş salkım söğüdün
başını okşuyor bulut
nakış nakış dokuyor ölü düşleri
aşk doluyor ve lacivert
ıslanmış dudakların busesi
az ötemde veriyor o son nefesi
yumuşacık kendi başına
bir yalnız bir küçük
damla damla dalgaların diliyle
final chapter
sadece kokular mumun gölgesinde
sadece sesler karanlığın ötesinde
ey ip asıldınsa düğümlendinse
ey ip geldinse üç kere
Not:
Diamonds On The Soles Of Her Shoes, Paul Simon Graceland albümünden
Kayıt Tarihi : 4.10.2007 21:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

boşalmış kadehlere benziyor yüzüm
dört tarafı kıyılar dört tarafı uçurum
yalnızca sana mıdır gökyüzün
....................
Kutlarım Suat bey, ilginç bir çalışmaydı...
Saygıyla.Nurdan Ünsal
Cemali,-Hikmet Aksu
TÜM YORUMLAR (9)