Sayık Hattatlar Baladı Şiiri - Mehmet Bu ...

Mehmet Butakın
2

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Sayık Hattatlar Baladı

Bir gün sesinin muhtaç yankısını
unutarak öldüğümde, sen yalıtılmış
bir keder gibi yeniden..
Ah bir vadide kendi nefsine çömelen!
Bulutların alabildiğine yayıldığı bir yer düşün.
Gür saçlarından sis ve yağmur sarkıyor gölgemin.
O vaftiz kurnasına kasıklarımdan düşürdüğüm
bitler. Bu benim onursuz savaşım.
İçine sinmeyecek kadar kör.
Anlayacaksın bunu.

Günü geldiğinde yoklarım aylak aklımı.
Minârelerin geçimsiz boşluklarından
suyun ve rüzgârın çizgilerine
ve sadece oyulmuş haritalara eğilip kalabilirdin.
İyi mi yaptın gözlerinle
unutulmuş bir çocuğa benzemekle.

Bahtiyâr bir karanfilin ömrü var mıdır?
Ben bir rüyâkâr olsam en çok seni unuturdum.

Bütün sıkıntın bir eski masal.
Kara bir lanete doluyor aysularında
ruhum. Ben böyle deliyken
süslü bir müjgân batar kalbime.
Bulamam son öldüğümde çocukluğumu
unutup bir daha; seni bir daha bulamam diye
ne çok kadran kanadı, yaram eskidi.

Sayıklama beni!
Artık hiçbir şeyin tutkuyla yazıldığına
inanmıyorum. Aşk ya da çarşılara inmemiş
yaban inciri.
Boylu bir manastır boyunca yüzümü
bir aynaya burkup kalamam da.
Epey çiçekli bir dağ başını
duman tutmazmış.
Neden öyleyse!

Susarım, gerekmediğinde bile bana
yalnız olduğumu söyleme!
Adını yitirmiş esrarî bir aşk gibi durma arada.
Her an bir daha yaşanmaz yalanlarla
gezinip durduğumuz zaman konsolu.
Sana yalan söylenmiş bir tarihim belki.

Yeter ki dağınıktı her şey!
Bütün bildiğim bu değil elbet.
Yani sen orada bir azîze değildin.
Ben kucağında ölü bulunmuş
bir münzevî tespihi.

Kimi geceler
bazı şeyleri bilmenin
mümkün olmadığı vakitlerden
ansızın içlerini oyup paslı bir kılıç..
Biliyorum artık hiçbir cümleyi tamamlayamayacağım.
Dön bir akşam zehrini paylaş benimle.

Büyü olmalı dedim kendi kendime.
Ruhun o karanlık varlığı, o sesleri
geçirmez kılan vehimli biçimler. Yani varoluş,
ısrarla kargışlanan koyu bir denge.
Önceleri yalan yere kırılmış, derin dillerin batağı.
Sana ruhumun ölüsü dedim, ölmedim.
Bütün dillerin üzerinde bir saklı taş.
Büyü olmalı!

Sana bir su tarifi versem yapar mısın?

Artık her yerde bedelsiz bir günah,
çekiliyor uyuyan tüllere
sarınmış derin bir yalnızlığı sevmeye.
Zifir nasılsa orada, karanlık bir sedir çırasını
bir uğultuyu serinlemek gibi.
Unut hepsini!
Adlarımız, inzivâ yerleri ve kusurlu birer
uyruk olduğumuz küstah imparatorluklar.

Mehmet Butakın
Kayıt Tarihi : 2.10.2011 19:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Butakın