Kalbimizdedir her an-Atatürk'ün eseri
Dün bugün ile yarın-daim olacak yeri
Açılan yol çok kutsal-nur ile ışık dolu
Onu anan yürekler-kaybetmez asla yolu
Saygı ve sevgi göster-sev yurdunu Ata'nı
Gelişmediysen hâlâ-n' olur anla hatanı
İnan sana bağlıyız-bizler sonsuza kadar
..
Öğretmenlerimiz-bilgi pınarı
Hep öğrencilerdir-onların varı
Herkese verirler-gerçek önemi
Yetişen nesildir-onların kârı
Saygı sevgi sunar-şu öğretmenler
Erise mum gibi-hiç bitmeyenler
Zekâyı büyütür-geliştirirler
..
Uygarlık düzeyine-ulaşmada ilk başta
Sorumluluk çok büyük-gayret çaba uğraşta
Bizim Kurtarıcımızı- Başöğretmenimizi
Evet sen yetiştirdin-yaptın yeminimizi
Sizler öğretmensiniz-gece gündüz ders veren
Gönül ile ruhlara-saygı sevgiyle giren
Kudretli varlıksınız-tükenmez bir sabır var
..
Mutluluk kurulmuş üç temele
Sevgi,saygı ve anlayış
Sevgi senden olsun
Saygı ve anlayış benden
......
Dünya kurulmuş üç temele
Doğum,yaşantı ve ölüm
..
Hem analara hem babalara
Saygı duyalım sevgi duyalım
Gün gelir bizde ana oluruz
Gün gelir bizde baba oluruz
Gün gelir bizde bizde buluruz
..
ALAÇAM HABER MERKEZİ’NDEKİ RESİMLERİ KULLANABİLİR DİĞER HABERLERİMİ OKUYABİLİRSİNİZ! ..
www.alacamhabermerkezi.blogcu.com/
Samsun’un Alaçam İlçesine Meslek Yüksek Okulu Açan
PTT GENEL MÜDÜRÜ OSMAN TURAL’A ŞİİRLİ ÖVGÜ! ..
..
Sevgi bestesinin tınılarını yüreğinizde hissedeceğiniz, ümitlerinizin dostluklarla pekişeceği, gülücüklerinizin hiç bitmeyeceği, sevgi, huzur ve barış dolu bir yıl dileğiyle...Selam ve saygı sevgilerle...
..
8 Mart 2013 İstanbul
dünyanın en güzel varlığı olan insanlara
yılda bir gün saygı duyanlar bana göre (maskara)
cennet anaların ayağının altındadır,
söylüyor en ulvi Peygamber.
bir gün değil, her gün saygı görmelidir;
..
Bilge insanlar
Bildiğini söyler
Bilmediğine susar
Bilenede saygı gösterir
Cahil insanlar ise
Bilmediğini söyler
Bildiğine susar
..
En son doğruyu hâlk söyler,bir çok kapıları açar,bağlayıcıdır.huzur ve mutluluğun teminatıdır hâlk'ın kararı,herkes saygı göstermeli.
..
Ne öğretmene saygı ne anneye babaya,
Geçmişe, geleceğe, aileye, ataya…
Ne Rab’be bağlılık ne de Hakk’a itaat,
Hiç ilgimiz kalmamış verme boşuna vaat…
Kalmadı saygı, sevgi hiçbirisine karşı,
..
İnsanı insan bil, etme ihanet,
Zulüm edilirse, edilir lanet,
Şeffaf ol düşüncen, olmalı hep net,
Herkes senin kadar, insan nihayet.
Gökteki yıldızlar bile saygılı,
Hiç kimse olmasın senle kaygılı,
..
Emlek Hüyügümü anlatam size
Eski adetleri töre kalmamış
Yıkık harap gördüm köyümü yine
Eski adetleri töre kalmamış
Bayrak dikilirdi damat çimerdi
Yozucusu koyun alır giderdi
..
Kalbe yüklediği heyecanı da bilirim, acısını da bilirim,
Bilirim bu duyguyu, zaman her şeyin üstesinde gelir.
Geçmez hep hatırlanır ama o duygu ile yaşamak,
bıraktığı acıya tahamülde ve sabırda zamanla öğrenilir.
Bütün aşklar güneşin mehtabda battığı gibi batar gider.
Demiştim bir dafa sevgiliye, dediki; sen bunu nasıl söylersin,
olur mu öyle şey. Hiç kimse dorukta yaşamamıştır bizim yaşadığımız gibi.
..
Daha küçükken, bana okuma yazma öğretmek için, çok uğraştın öğretmenim
Dersten çıktığımız zaman, seni pazarda satıcı olarak görünce, çok şaşırdım öğretmenim
Bir taraftan bizlere ders anlatma mücadelesi verirken, o bir taraftan evini geçindirmek için mücadele veren sevgili öğretmenim
Artık şimdi anlar oldum, bizler muasır medeniyetler ülkesinin içerisinde, niçin? yer alamadığımızı, şimdi daha çok anlıyorum öğretmenim
Eğitim bizim her şeyimiz diyen yetkililerimiz, niçin? sizlerin elinizden tutmuyor öğretmenim
Ay sonunu getire bilmek için devamlı hesap içerisinde bulunan, bir türlü işin içerisinden çıkamayan saygı değer öğretmenim
..
Hayat bir gemidir,atarsın içine kendini,
Yaralı bir kuş gibi,açrsın gözlerini,
Yürüten kaptan olsa,dahi o gemisini,
Acımasızca hayat alır isteklerini.
Gemi güvertesinden,en derin köşesinden,
Mahsun mahsun bakarsın,kurtarıcı ararsın,
..
TERÖR KAHROLSUN
İnsanlık gereği yaşa ve yaşat
Dünya saygı sevgi barış var olsun
Haydi insanoğlu yap bir icraat
Dünya saygı sevgi barış var olsun
Bitsin bunca çile terör kahrolsun
..
Eskiden 30 Ağustosları kurtuluşun, zaferin, onurun gururun bayramı olarak kutlardık. Bu gün o da kutlayamadığımız bayramlar arasına katıldı artık. Eminim o kutlamaları özlüyor bu ulus.
İlgili bir anımla devam etmek istiyorum yazıma:
Sanırım 5-6 yıl önceydi. Afyon Kocatepe’ ye Zafer yürüyüşüne gidecektik 26 Ağustosta bir sivil toplum örgütünün düzenlediği. 25 Ağustos gecesi İzmir’ den hareket ettik. Toplam iki otobüs dolusu insan. Çoluk çocuk, tek yürek…
Gece ayazdı. Ağustos ayının sonu olmasına rağmen soğuk, içimizi donduruyordu. Otobüslerle tören alanının arası uzundu. Yaklaşık bir km. kadar yürüyüp Kocatepe’ ye ulaştık… Saatler sabahın 04.30 unu gösteriyordu. Tören alanında protokol ve halk yerini almıştı. Tören başladı. Garip şey… Doğrudan bir konuşmayla başladı tören alışılagelenin aksine. Günün anlam ve önemini anlatan bir konuşmaydı bu asker giysili rütbeli bir kişi tarafından yapılan. Çünkü program Kocatepe Üniversitesi ve Afyon’ da bulunan Tugay tarafından düzenlemişti. Şaşkın şaşkın bakındık sağa sola. Tam o sırada geceyi genç yüreklerden vakurla, onurla söylenen İstiklal Marşımız doldurdu, aynı anda herkes ayağa kalktı ve marşa katıldı var gücüyle.. Ardından, aynı gruptan bir ses, şimdi iki dakikalık saydı duruşu, Atatürk ve şehitlerimiz adına dedi… Herkes huşu içinde saygı duruşunu tamamladı. Töreni düzenleyenler önce bir panik, sonra hiçbir şey olmamış gibi törene devam ettiler. Ertesi gün Taarruz kararının alındığı karargâh olarak kullanılan binayı, Dumlupınar’ a kadar olan şehitlikleri ziyaretler program akışı içinde devam etti. Fakat bende iz bırakan en önemli anı İstiklal marşı ve saygı duruşumuzla ilgili bölüm oldu.
Demem o ki; Bizde böyle bir gençlik varken, henüz hiçbir şey bitmemiştir… Asla kuşkum yok, o gençler Atatürk' ün gençliği idi. Tek komut veya hareket bekliyorlardı. Hadi dense:
..
Ramazan ayının ulvi havası şehrimizin üzerine çöker, adeta bu havayı teneffüs eder, içimize çekerdik. Komşular arası yardımlaşmanın ve dolayısıyla yakınlaşmanın o büyük hazzını şah damarımızda hissederdik. Bayram Çocukları gibi, bayramın gelmesini, el öpmeyi, şeker toplamayı bayram gelmeden hayal eder, bayram günlerini coşkuyla eda ederdik.
Arife günü yapılan bayram hazırlıkları bizim için ayrı bir heyecandı. Özellikle lokma tatlısına çok sever, son orucumu bir an önce açarak lokma tatlısını afiyetle yemeği beklemeye bayılırdım. Komşuların ellerinde yapılan tatlı sinileri sıra sıra fırınların yollarını tutarlar, bir an önce hazırlıkların bitirilmesi telaşıyla evlere dönülürdü. Bayram kıyafetlerini bir sır gibi saklayan biz çocuklar. Bayramda kıyafetimizin beğenilme hayaliyle sabahları zor ederdik. Evlerin önüne yakılmış ateşlerin üzerinde kızartılan börek kokuları mahalleyi sarar, biz çocuklar bütün heyecanımızla ellerimizde tepsilerle komşu komşu börek dağıtmaya çıkardık.
Ayrı bir önemi vardı bayramların. Arife günü anne babalarımız ellerimizden tutarak, aile kabristanına gider yakınlarımıza dualar ederdik. Bu biz çocuklar için çok önemli bir ziyaret biçimi idi. İlk defa ölümün varlığını ve sevdiklerimizle öbür dünyada beraber olacağımızı bu ziyaretlerde öğrenirdik. Kabristanda yakınlarımızın manevi olarak bayramını kutlar ve anne babamızın pek de idrak edemediğimiz gözyaşları içerisinde evimize dönerdik. Bizim için onların manevi varlığı her zaman arkamızda hiç bitmeyen bir güç ve kalkan olarak kalırdı.
Bayramın ilk günü öncelikle aile büyüklerimizin ellerini öper, bin bir sevinç ve heyecanla koşar eğlenirdik. Daha sonra yakın akrabaları bir bir gezerek ellerini öper, onların hayır dualarını alırdık. Onların vermiş olduğu harçlıkları elimizde hiç eksik olmayan naylon poşetlere koyardık. Komşu ziyaretleri bir başka olur, başımızı okşayan bize değer veren insanlara minnet ve gıpta ile bakardık.
Biz büyükleri saymayı ve küçükleri sevmeyi hep bayramlarda öğrendik. Yardımlaşmayı, birbirine değer vermeyi, sevip sevilmeyi, aile bağlarının nasıl birbiriyle kenetleştiğini bayramlarda idrak ettik. Yine geçmişimizin ne denli önemli olduğunu bizim belli bir seviyeye gelmemizde kabristanda yatan yakınlarımızın ne denli katkısı olduğunu ve kutsal değerlere saygı duymayı yine bayramlarda öğrendik.
Şimdi yine Arifeler, bayramlar ve bayram çocukları var. Yine aileler var. Ancak kavramlar ve anlayışlar bize çok yabancı geliyor. Çocuklarımız bayram tatillerini kendilerine bir seyahat fırsatı olarak algılıyorlar. Anne babalar artık gezi planlarını bayramlara göre yapıyorlar. Çocuklar bayram tatilini internernet kâffelerde oyun oynayarak geçiriyorlar. Yaşlı ve yalnız başına yaşayıpta beni bir arayan soran olur mu diyen komşuların kapılarını hiç çalan kalmadı. Eski bayram heyecanlarını çocukların gözlerinde görmek mümkün değil artık. Mezarlıklar dua bekleyen yüzlerce yakınlarımızla dolu.
Komşu ziyaretleri en asgari düzeye indirilmiş durumda. Yardımlaşmalar dahi belli bir geleneğin zoraki yaşayışı misali yapılabiliyor. Birşeyler kaybolmuş bizlerden, sanki bir şeyleri eksik yaşıyor gibiyiz. O tatlı heyecanlara ve o eski saygı ve sevgi çerçevesi içerisinde yaşanan bayramları hep arıyor gözlerimiz. Ama ümitsiz miyiz? Asla… bir gün yeniden bayramın o güzelliklerini huşu içerisinde yaşayacağımıza inancımız sonsuzdur. Değişmeleri anlıyor ve saygı ile karşılıyorum. Ama lütfen her yeni güzelliğin eski güzelliklerle birlikte yaşaması için çalışalım.
..
Bayramların en temel sosyal savı, saygı, sevgi, dostluk, barış ve yardımlaşmadır. Bundan güzel, bundan ulvi bir amaç olabilir mi? Buna razı olmamak olası mı?
Ama hangi saygı sevgi? Dendiğin de, el öpüp, yüz değdiriyoruz ya, yetmez mi? Diyorsanız, diyecek bir şey yoktur. Bayramınız kutlu ola.
Hergün normalde olması gerekenin, toplumsal ve sosyal aidiyetçi bir çekimleşme davranışlarını ortaya koymanızın; yani zorunlu girişmenizin bir mesajlaşması olan bu kabil hareketlerin, bayramı olur mu? Her gün yüzünüzü yıkarsınız, her gün insanlara tebessüm edersiniz.
Yüz yıkamanın, insanlara tebessüm etmenin, bayramı var mı? Demek ki bayramların altında, bunlardan beri olan bir toplumsal sorun vardır. Ama bu sorun; saygı, sevgi ve yardımlaşmacı çekimleşme suretli kamuflaj görünüşle, herkesin ittifakı kabul edeceği bir sosla, gizlenip makyajın bayramı yapılmıştır!
..