Zor atıyorum kendimi,hayallerimin özğür olduğu o dört duvar arasına...
Sanki bir sihir var penceremin camında,insanları maskesiz gösteren.
Yada benim gözlerim daha net görüyo bu odada.
Örülmuş tuğlalar içinde hapis kalmış bir beden değil bendeki,saydam benim duvarlarım.
Uçsuz bucaksız bi şehir sığdırdım.
Ağaçlarım,kuşlarım,denizlerim,bulutlarım var benim kimsenin dokunup kirletemediği.
Zehirli duman gibi sarmış kötü düşünceler insanlığı,tehlikeli virüs yayılmış sanki sağdan soldan toplanıyo vicdan cesetleri.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan