Sayamazsın (deneme) Şiiri - Mutlu Gavcar

Mutlu Gavcar
138

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Sayamazsın (deneme)

Nice günler, mevsimler geçer. Nice mayıslar, temmuzlar, eylüller, kasımlar... Kaç kez çiçek açar ıhlamurlar, bademler, karanfiller, orkideler, lotuslar… Ve kaç kez yaprağını döker meşe, çınar ve söğütler. “Sen yoksun, ben yoksunum senden” dersin. Kaç damla gözyaşı akar gözlerinden? Kaç kez gözyaşlarınla yıkanır sabahlar? Sayamazsın.

Derdine derman olabilir mi içli şiirler, şarkılar?.. "Gözümde canlanır koskoca mazi/ Sevdiğim nerede, ben neredeyim?/ Suçumuz neydi ki ayrıldık böyle?/ Kaybolmuş benliğim, ben ne haldeyim?/ Efkârım birikti sığmaz içime/ Bin sitem etsem de azdır kadere/ Gülmeyi unutan yaşlı gözlere/ Mutluluktan haber ver dilek taşı..." şarkısıyla başlarsın güne. Sezen Aksu "İki gözüm seneler geçiyor/ Gönül ektiğini biçiyor." der kaç kez. Efkârın birikir, sığmaz içine. Bin sitem edersin talihsiz ömrüne. Sayamazsın.

Dost meclislerinde gülümseyip şen kahkahalar atarsın hüznünü bastırmak adına. Havadan sudan dem vurursun telefonla konuşurken. Derdini söyleyemezsin kimseye. İçine atarsın her zamanki gibi. Sayamazsın.

Sürekli "Bir istiridyenin kıymetli incisini sakladığı gibi, saklarım seni/ Bir bahar dalının narin tomurcuklarını sakındığı gibi, korurum seni" diyerek "Ben Seni Çok Sevdim" şarkısını söylersin. Sayamazsın.

Demlik demlik çay demleyip içersin hüznünle birlikte. Acından daha acı, kalbinden daha yakıcı... Demli, kesif, sıcak... Ama demlenmez bir türlü yüreğindeki acılar. Boğazın yanar, elin yanar, ciğerin yanar içtiğin çayla birlikte. Sayamazsın.

Kaç kare fotoğraf çekersin içinde huzur, deniz, kelebek, çiçek, kahve ve kitap olan. Sırf sizi anlatıyorlar diye. Geçmişin kapısını aralarken yüreğim titrer. Sahaftan sahafa, fuardan fuara koşturursun, aşkınızı en iyi anlatan kitabı bulabilmek için. Onlarca kitap alırsın. Yüzlerce sayfa okursun. Sayamazsın.

Çeşit çeşit erik, badem, zeytin, incir toplarsın dallardan. Yeşilin her tonunu, tüm renkleri toplarsın. İçindeki karanlığı toplayamazsın. Evini, kapını sürekli süpürürsün. Acını, hüznünü süpüremezsin. Misafirler ağırlarsın, hoş sohbetleriyle acını bastırsınlar diye. Ama gelmez bir türlü, asıl gelmesi gereken. Sürekli kapıya bakarsın. Sayamazsın.

Fırına attığın böreklerle birlikte yaraların da pişsin isterin. Yemekler pişirirsin kaç tencere. Pişirdiğin yemek değil, hüznündür aslında. Kaynattığın çorba değil, sabrındır. Dibi tutan yüreğindir, ocakta unuttuğun tencerenin içinde. “Bu da geçer ya hu!..” dersin ama geçmez bir türlü hüznün. Sayamazsın.

Kaç kez acını kucağına sığdırmaya çalışırsın. Öfkelenirsin, hırçınlaşırsın. Sessiz çığlıklar atarsın. Duyan olmaz. Cennet bahçelerine umut ekersin. Kurduğun hayallerin kırılır. Güneş küser. Kuşlar susar. Çiçekler solar. Kaderi sorgularsın. Sigara dumanına karışır efkârın. Sayamazsın.

Kaç saat ders alsan/anlatsan da doğru sıfatı bulamazsın “aşk, mutluluk, huzur ve vuslat” sözcüklerine. “Özlemek” fiiline miktar zarfları getirirsin. “Çok çok, daha çok özledim.” dersin. Derecesini bir türlü anlatamazsın. Sayamazsın.

“Üzülmek” fiiline hangi zarfı yakıştırsan teselli etmez. “Mutlu” ismini ek fiilin geniş zamanında çekimlersin/ çekimletirsin. Daha da artar mutsuzluğun. Sayfalarca bulmaca çözersin. Ama girift bulmacayı çözemezsin. Edebi sanatlar devşirirsin aşk şiirlerinden. Sayamazsın.

Şiir dinletilerinin adı bir başka anlamlıdır sevdiğin uzaktayken. "Şiirler Seni Söyler", "Leyla'dan Mevla'ya" adlı dinletilerde nice şiirler okunur. Sayamazsın.

Lakin duyamaz asıl duyması gereken. Leyla kimdi? Aşkı Mevla'ya ulaştırır mı Leyla'yı? Mecnun şimdi ne hâldedir? Anlayamazsın. Kimse de anlayamaz. Hiç kimse bilmese de şiirlerin kimi söylediğini, sen bilir, sen anlarsın. Derdini, hasretini, aşkını anlatan cilt cilt kitaplar yazamasan da takma adalarla şiirler yazar, şair bile olursun. İçten, samimi, sıcak şiirler… Sayamazsın.

Kaç kez acınla arkadaş olmaya çalışırsın. Başaramazsın. Defalarca hüznünü ayaklarında sallarsın. Uyutamazsın. Menzile ulaşmak için binlerce adım yürürsün. Sayamazsın.

Kaç fincan sade ve acı kahve içersin. Sade ve acı hayatına hoş bir tat getirmek istercesine. Yazmak istersin, yazamazsın. Haykırmak istersin, doğru kelimeyi bulamazsın. Kimselere anlatamazsın derdini. Yüzüne sahte bir gülümseme yapıştırsan da içinde cirit atar acılar. Sayamazsın.

Belki bu son mevsimdir diye her mevsim toplarsın valizlerini. İçinde hüzün, özlem, ayrılık, çaresizlik olan. Pişmanlıkların gelmez sonu. Sararan yapraklarla birlikte bohçalara sararsın gözyaşlarını. Sayamazsın.
Oysa dünyanın en özge aşkıdır sizinki… Kimselerin bilmediği, duymadığı, inanamayacağı… Sanki sen yokmuşsun gibi… Sanki sevdiğin yokmuş gibi… Umarsızca gelip geçer hayat… Yıllar geçer, sayamazsın… Rakamlar biter, sayamazsın… Kaç kez sayamadığını bile sayamazsın…

Mutlu Gavcar
Kayıt Tarihi : 9.9.2025 23:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


(İlk yazılış tarihi: 12/10/2023, Isparta) ***** (Son tashih zamanı: 10/09/2025, Isparta)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!