Sayamazsın (deneme) Şiiri - Mutlu Gavcar

Mutlu Gavcar
139

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Sayamazsın (deneme)

Nice günler, mevsimler geçer. Nice mayıslar, temmuzlar, eylüller, kasımlar... Kaç kez çiçek açar ıhlamurlar, bademler, karanfiller, orkideler, lotuslar… Ve kaç kez yaprağını döker meşe, çınar ve söğütler. Kaç gece uykusuz sabahlarsın. Kaç bardak çay içilir en demlisinden. Kaç kez gözyaşınla yıkanır sabahlar. Sayamazsın.

Kaç şiir/ kaç şarkı dinlersin içli seslerden sabaha kadar. “Gözümde canlanır koskoca mazi/ Sevdiğim nerede, ben neredeyim?/ Suçumuz neydi ki ayrıldık böyle?/ Kaybolmuş benliğim, ben ne haldeyim?/ Gülmeyi unutan yaşlı gözlere/ Mutluluktan haber ver dilek taşı..." şarkısıyla başlarsın güne. Mutluluktan haber versin diye. Sayamazsın.

Sezen Aksu "İki gözüm seneler geçiyor/ Gönül ektiğini biçiyor." der kaç kez. Efkârın iyice birikir, sığmaz içine. Bin sitem edersin talihsiz ömrüne. Kaç kez "Ben Seni Çok Sevdim" şarkısı çalar plakta. Sayamazsın.

Dost meclislerinde kaç defa gülümseyip şen kahkahalar atarsın üzüntünü bastırmak adına. Havadan sudan dem vurursun telefonla konuşurken. Derdin havaya suya karışsın diye. Demlik demlik çay demleyip içersin hüznünle birlikte. Acından daha acı, kalbinden daha yakıcı... Demli, kesif, sıcak... Ama demlenmez bir türlü yüreğindeki acılar. Boğazın yanar, elin yanar, ciğerin yanar içtiğin çayla birlikte. Sayamazsın.

Kaç kare fotoğraf çekersin içinde çiçek, kelebek, kahve, deniz, kitap ve huzur olan. Sırf sizi anlatıyorlar diye. Geçmişin kapısını aralarken yüreğin titrer. Sahaftan sahafa, fuardan fuara koşturursun. Aşkınızı en iyi anlatan kitabı bulabilmek için. Onlarca kitap alırsın. Yüzlerce sayfa okursun. Sayamazsın.

Kaç erik, badem, zeytin, incir toplarsın. Yeşilin her tonunda, tüm renklerden. İçindeki karanlığı toplayamazsın. Kaç kez evini, kapını süpürürsün. Hüznün ve acın da toz olup uçsun diye. Kaç misafir ağırlarsın. Hoş sohbetler edilsin de acını bastırsın diye. Ama gelmez bir türlü, asıl gelmesi gereken. Sürekli kapıya bakarsın. Sayamazsın.

Kaç tepsi börek atarsın fırına. Yanında yaraların da pişsin istersin. Kaç tencere yemek pişirirsin. Pişirdiğin yemek değil, hüznündür. Kaynattığın çorba değil, sabrındır. Dibi tutan yüreğindir, ocakta unuttuğun tencereyle birlikte. “Bu da geçer ya hu!” dersin ama geçmez bir türlü. Sayamazsın.

Kaç kez acını kucağına sığdırmaya çalışırsın. Kaç kez umut ekersin cennet bahçesine. Açmayacağını bile bile. Sessiz çığlıklar atarsın. Duyan olmaz. Öfkelenirsin, hırçınlaşırsın, küsersin. Kaç kez kaderi sorgularsın. Kaç kez hayal kurarsın, sonunda kırılan. Güneş küser. Kuşlar susar. Çiçekler solar. Sigara dumanına karışır efkârın. Sayamazsın.

Akşam olup kuşlar yuvasına dönerken bir şarkı takılır diline. “Suya hasret çöllerde beyaz güller biter mi?/ Dikenleri göğü deler mi?/ Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya/ Bu hep böyle gider mi?/ İçimdeki fırtına kör kurşunla diner mi?” dersin kaç kez. Sayamazsın.

Kaç saat ders alsan/anlatsan da doğru sıfatı bulamazsın “aşk, mutluluk, huzur ve vuslat” sözcüklerine. “Özlemek” fiiline miktar zarfları getirirsin. “Çok çok, daha çok özledim.” dersin. Miktarını anlatamazsın. “Üzülmek” fiiline hangi zarfı yakıştırsan teselli etmez. “Mutlu” ismini ek fiilin geniş zamanında çekimletirsin öğrencilerine. “Mutluyum, mutlusun, mutlu” dersin. Söylediğine sen bile inanmazsın. Daha da artar mutsuzluğun. Sayfalarca bulmaca çözersin. Ama girift bulmacayı çözemezsin. Kaç edebi sanat devşirirsin aşk şiirlerinden. Sayamazsın.

Şiir dinletilerinin adı bir başka anlamlıdır sevdiğin uzaktayken. Bazen "Şiirler Seni Söyler" olur adı, bazen "Leyla'dan Mevla'ya"… Lakin duyamaz asıl duyması gereken. Leyla kimdi? Mevla'ya ulaştırır mı aşkı Leyla'yı? Mecnun şimdi ne hâldedir? Kimse anlayamaz. Hiç kimse bilmez şiirlerin kimi söylediğini. Sadece sen bilir, sen anlarsın. Aşkını, derdini, hasretini anlatmaya cilt cilt kitaplar yazamasan da takma adlarla şiirler yazıp şair bile olursun. İçten, samimi, sıcak şiirler… Sayamazsın.

Kaç kez hüznünü ayaklarında sallarsın. Uyutamazsın. Derdinle arkadaş olmaya çalışırsın. Başaramazsın. Binlerce adım yürürsün, yürürsün de menzile bir türlü ulaşamazsın. Kaç fincan sade ve acı kahve içersin. Sade ve acı hayatına hoş bir koku getiremezsin. Yazmak istersin, yazamazsın. Haykırmak istersin, doğru kelimeyi bulamazsın. Yüzündeki sahte gülümsemeler avutamaz, yüreğine çöreklenen acıyı. Pişmanlıkların gelmez sonu. Sayamazsın.

İçinde hüzün, özlem, ayrılık, çaresizlik olan kaç valiz toplarsın. Belki bu son mevsimdir diye. Kaç bohçaya sararsın gözyaşlarını, sararan yapraklarla birlikte. Sayamazsın.

Oysa dünyanın en özge aşkıdır sizinki. Kimselerin bilmediği, duymadığı, inanamayacağı. Sanki siz yokmuşsunuz gibi amansızca gelip geçer yıllar. Sayamazsın. Söz uçar, rakamlar biter. Sayamazsın. Hatta kaç kez sayamadığını bile sayamazsın…
Çünkü sen yoksun, ben yoksunum senden…

Mutlu Gavcar
Kayıt Tarihi : 9.9.2025 23:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


(İlk yazılış tarihi: 12/10/2023, Isparta) ***** (Son tashih zamanı: 22/09/2025, Isparta)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!