Say Ki... Şiiri - İbrahim Baykurt

İbrahim Baykurt
75

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Say Ki...

Sevsen de sevmesen de,
Aynı ortamda yaşadığımızı,
Aynı dünyanın insanı olduğumuzu
Birbirimize her zamankinden de öte
Ne denli ihtiyacımız olduğunu,
Unutamazsın.
Biz aynı havayı teneffüs eden,
Aynı şeylere gülüp, aynı dertlere üzülen iki insanız.
Bir kere bunu hiç unutamazsın.

Say ki beni görmezlikten geldin,
İteleyiverdin bir tarafa doğru,
Bulutlu ve sıkkın bir gecede,
Aniden düşen ve insanı ferahlatan
İri yağmur damlaları gibi,
Bir yerden kulaklarına çalınıveren bizim şarkımız,
Seni hiç mi sarsmayacak,
İzin vermeyecek misin çalınmasına?
Hani biz ' Bir dünya yaratmıştık yalnız ikimiz için '? …
Yalnız ikimiz için yarattığımız dünyamızı,
Kendi ellerimizle, yine bizim zararımıza mı yıkacağız?
Hiç mi sızlamayacak içimiz sanıyorsun?
Ben şimdiden yüreğimin bir yerlerinin kanadığını hisseder gibiyim.

Say ki,için hiç sızlamayacak,
Demirden taştan gibi yüreğin,
Ya tırnağımızla taşı toprağı söke söke geldiğimiz bu günler,
Bu günlere gelinceye dek çektiklerimiz
Gözlerinin önünden hiç geçmeyecek mi?
Kar kış demeden aştığımız dağ yolları,
Bunaltıcı sıcaklarına bir zaman göğüs gerdiğimiz şehirler
Sadece bir masal olup mu kalacak gerilerde?
Hiçbir şey çağrıştırmayacak mı hafızamızda?
Yok demeni kulaklarımla duysam da inanmam.
Biliyor musun?
Nasıl akıntılı sulardaki taşlar yosun tutamazsa
Seven kalbi de hiçbir şey karartamaz.
Sevmediğini iddia etme sakın,
Benim kalp gözüm daha kapanmadı ki.

Say ki, yine de sevmesen,
Israr da etsen sevmemekte,
Biran peş peşe büyüttüğümüz çocuklarımızı düşün
Onları en iyisinden yetiştirmek için verdiğimiz uğraşı,
Belki tam istediğimiz düzeyde olmasalar da,
Yine de Allah’ı var hepsinin
Çevremizdekileri görünce.
İstersen kafanda bir hesap yap,
İyileri, iyilikleri bir yana topla,
Kötüleri ve kötülükleri de diğer yana
Göreceksin hep iyiler ve iyilikler çok gelecek,
Hep bu taraf ağır basacak
Her seferinde de eksilmeyecek.
Bu bile yetmez mi ki?

Say ki, kalbinin çok küçük bir yerini bile,
Bana kapatsan, temizlesen benden
Rahat edeceğini mi sanıyorsun?
Hiç rüya da mı görmeyeceksin?
Mümkün mü bu?
İnsan gerçek hayatta uzak kaldığı sevdiklerinden
Rüyada haber alırmış.
Bil ki rüyalar hiç bırakmazmış peşini
Türlü çeşitten zaman ve mekanlarda,
Hep içi içe olursun,
Bir anda yüz yüze gelirsin tüm gerçeklerle
Kurtulduğunu sandığın sevmediklerin bile
Karşına dikilivermişlerdir,
Sen bile şaşarsın, bunun nasıl böyle olduğuna.

Say ki, koptum dedin,
Bütünüyle sırt çevirdin hayata
Ya mevsimler, onları nereye saklayacaksın?
Bembeyaz karlarıyla bitmez bir senfoniyi andıran kışın ardından
Ipılık bir lodosla,
Tüm görkemiyle geliveren bahar,
Türlü renkten çiçekler
Mis gibi lale, sümbül, leylak kokuları,
Salkım saçak yediveren güller.
Öğle sonu yağan kırk ikindi yağmurları,
Derken geliveren sıcacık yaz.
Alabildiğine meyve bolluğu
Nasıl görmezden gelebilirsin ki?
Bir bakarsın yazda geçer,
Bir sabah puslu bir havayla uyandığında,
Sanırsın yangın yerine çevrilmiş her yer,
Gözünün alabildiği yere dek kızıla çalan yapraklar
Hüzün verse de inan, çok güzeldir sonbaharlar.
Görüyorsun ki mızrağı çuvala koymak zor iş,
Sen senden, sen çevrenden kaçsan da,
İçindeki senin, seni bırakacağını mı sanıyorsun?
Yok yok, kaçamasın sen,
Kaçamasın senden ve gerçeklerden.
Biliyorum pes etmeyeceksin, yılmazsın hiç bir şeyden,
Kafana koyduğun şey olsun istersin
Ama bazen olmuyor işte,
Bazı şeyler özü gereği eşyanın tabiatına aykırı.

Say ki, hala ısrarlısın,
Hala sevmediğini söylüyorsun,
Ya o bal damlaları, kıyacak mısın onlara?
Daha tadına bile varamadan, babaanne-anneanne sevgisinin,
Onları da mı bir çırpıda sileceksin?
Ağır gelmeyecek mi onlara bu darbe,
Çocukluklarının ilk basamağında?
İstersen bir kez daha düşün,
Her düşünce bir yenisine gebedir
Düşünceler çoğaldıkça yeni fikirlerde çoğalır
Belki de fikrin değişir.

Say ki, hala ikna olmadın,
Hala karmakarışık dimağın,
Derin bir soluk al şimdi,
Bir kez tövbe de.
Hak ve hukuku da düşün insanların birbiri üzerindeki.
Adım gibi biliyorum, benim senin üzerinde hakkım yok,
Ya senin benim üzerimdeki hakkın
Bunu nasıl inkar ederim, hiç inkar edemem.
Göğün yıldızlarını, denizlerin kumuna benim tarafa eklesen
Hep senin taraftaki kefe yine de ağır gelecektir.
Öyleyse gönlün razı olacak mıdır borçlu gitmeme?
Bırak da ödeştirmeme fırsat ver…
Şimdi de işte mutlaka senin yüreğin sızlıyordur,
Hatırlayamazsın biliyorum,
Sana gönlümü bağladığım, otuziki yıl dokuz ay altı günün
Herhalde birazcık hatırı vardır,
İşte bundan cesaret alarak, daima kuytu bir liman saydığım
Senin sıcacık yüreğine ve sevgine sığınıyorum.
Biliyorum ki o sevgi, hiç eksilmeyecek kadar çoktur.
Çünkü benim yaşam kaynağımın, olmassa olmazımın,
O sevgi olduğunu biliyorum.
İnsanların belki susuz da yaşayacağı bir dönem gelebilir,
Çünkü suya alternatif çeşitli içecekler vardır
Ama sevgisiz yaşanır mı?
Sevginin alternatifi olur mu?
İşte buna dayanamam,
Senin sevgin, senin sıcaklığın,
Senin iki kelime tatlı sözün olmadan hiç yaşanmaz ki.
Ben öylesi kupkuru yaşamaya hemen ölmeyi yeğlerim
Sensiz bir dünyaya aklımdan bile geçiremem,
Allah’tan tek istediğim
En son nefesime kadar seninle birlikte olabilmek
Son nefesimi de kollarında vermek
Çok şey mi istedim ki sanki?
Çok şey mi istedim?
Kapkaranlık gecede gökyüzüne yıldızlarıyla yağan,
Samanyolu gibi,
Senin çevreni öyle bir sardım ki,
Sevgimle boğuldun mu bilmiyorum?
Verebileceğim her şeyimi sana verdim sanıyorum,
Bu yönden çok müsterihim
Sonunda kalan kupkuru bir can bendeki,
Allah’ın ne zaman alacağını bilmediğim,
Ne zaman, ama ne zaman nerede istersen,
Onu da hemen vermeye hazırım, al senin olsun
En büyük isteğimde zaten, senin kollarında ölmek değil m ki?

Say ki, beni unuttun?
Mutlu olacağını mı sanıyorsun?
Tek başına bırakacak mı sanıyorsun seni anıların?
En başta sana kendin düşmandır,aramaya gerek yok dışarıda,
El ele dolaştığımız yollar, gün boyu geçtiğimiz sokaklar
Birlikte baş koyduğumuz yastık, bembeyez yorganlar,
Kıymetini hiç bilmediğimiz upuzun yıllar,
Sanıyor musun hesap sormayacaklar, yargılamayacaklar seni?
Şikayetçisi ben olmadığım bu dava
Ömrünce sürüp gidecek biliyor musun?

Say ki bensiz de mutlu olacaksan,
Tat alacaksın bir lokma ekmekten,
Çalan tüm şarkılar ağlatmayacaksa seni,
Mübarek bayram sabahlarında,
Öksüz çocukların duyduğu mahzunluğu duymayacaksan,
Ve daha da kötüsü,
Gayri ihtiyari sarılmak ve bayramlaşmak için etrafına bakındığında
Kaybettiğini, bir daha da dönüşümün olmadığını anladığında,
Eğer yeniden özlemeyeceksen beni
Ne yapayım git hadi demeye bile dilim varmıyor,
Seni öyle çok öyle çok seviyorum ki,
Sensiz düşünemiyorum bile kendimi.
Gözümü açıp gördüğüm,
Başka kokuları hiç tanımadığım bir tek gülümsün.
Elbette arada dikenlerde batacak,
Varsın olsun.
Sevdamın dal budak salıp büyüdüğü koskocaman topraksın,
Hepsi bir yana sen eli öpülesi bir anasın.
Gözümde fersin, gönlümde cevher,
Dünyamı aydınlatıp, ısıtan güneşim
Sevgili biricik eşimsin.
Eğer Tanrım bana dünyayı verecekse,
İçinde sen ol, seninle versin, yoksa istemem
Seni gönlümden hiç, hiç ama hiç eksik etmesin,
Hiç eksik etmesin.
Boş verelim gel inatlaşmaya,
Şu dört günlük dünyayı dar etmeyelim kendimize
Hadi gel kucaklaşalım, unutalım tüm kırgınlıkları
Öyle bir kenetlenelim ki,
Gösterelim her zaman sevginin galip geldiğini
İşimize devam edelim durmamacasına,
Yarattığımız dünyayı tamamlamaya çalışalım kaldığı yerden
Gel mutlu yaşamaya bakalım çoluğumuzla, çocuğumuzla.
Evli evinde, yolcu yolunda gerek
Gün kısa, zaman kısa
Kim bilir yarınlar nelere gebe?

İbrahim Baykurt
Kayıt Tarihi : 3.9.2010 23:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Baykurt