Cehaletin kırbacı indi sübyanın başına,
Hoyrat topuklar çiğnedi,
Zimmetlendi müşkiller,
Müstevli havsalalara.
...
Sezgilerde tahayyüllerini zorlayan ukdeler kımıldanışı,
Dimağlarda bembeyaz suretle bezeli ışığın çırpınışı.
Titrek huzmeli güneşler arşınlı, masmavi gökyüzleri vadonulmuştu,
Kerih dürtüleri aşıp,
Çevrilmişti soysuz ihtilaflardan,
Kadim bakışlar!
Onbinlerce yıl evveli,
Değişimin masum kalbleri atmıştı özgürlüğe,
Ta içlerinde arşın üstüne kanatlandılar.
Rayihasında başları dönmüştü,
Pek yakın bir vuslatın.
Tertemiz canlarıydı sunaklara adanan,
Soluyuşları tıkayan bir isimdi dudaklarına dolanan.
İkindi üzeri tadında diz çöküp zirvelere,
Nirvanada bir huşuyla mabedlerini gözlediler.
Sonra..
Gönüllerine çarpan nidaları kundakladılar,
A/pak bir ebediyete...
Noksan yekünden sıyrılıp sarıldı heybetli bir odağa,
Yalın kılıç yürekler üşüştü al bir çerağa.
Ayaklar altına alınmış mağlup külleri,
Kaldırıp göğsüne sapladı karanlığın.
Hissiyatına muktedir olamadığı gülümseyişler bırakıp ardı sıra,
Bembeyaz gelinliklere durdu ruzuşeb.
Sahranın kızgın kucağını aşınca,
Serabı tecelli etti vücuda gelip.
-onlar/a-
18n i s a n13
Musa BinolKayıt Tarihi : 16.6.2017 02:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!