Savaşın Meymenetsiz Rengi: Kırmızı

Nurşah Şenel
123

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Savaşın Meymenetsiz Rengi: Kırmızı

İronik bir resim sergisi...
Tablolardaki acının üstünde de grotesk bir hava
Acıları bastıran yalancı kahkaha
Pervasız çizgilerle baksa da meraklılara
Acının acısı var dominant kırmızının altında.
Ressamın paletinde başka renklerle oynaşmamış kırmızı
İnceltilmemiş
Ve başına buyruk kırmızı...

Bir bir sıralanmış tablolar

I. Tablo...
Sevgiyi yutan karanlık bir bataklık
Ve acılı bir peyzaj...

II. Tablo...
Sevgi yok bu tabloda da
Füzeler koklaşıyor hayvanlar gibi
mavisi tükenmiş göklerde
ve bulutlar kan kusuyor.
Bunlar tufandan da mı korkmuyor?

Yalın ayaklı yüreklerden biri
cesetlerle döşenmiş zeminde
annesini tanımaya çalışıyor.
Sonra sendeleyip o da düşüyor.
O yürüyemiyor bile
Henüz emekliyor

Birileri vahşetin atölyesinde acı koleksiyonu yapıyor
Bu acının seyrine alışmak çok zor...

III. Tablo...
Şekerleme dolu kanlı bir oyun masası
Masanın altına gizlenmiş ısmarlanmamış bir istila sancısı...

Küflenmiş bir susturuluş ertesinde
Korkulu fısıltılar birbirine sıkıca bağlanmış
Her birinin ağzı kenetli
Elleri mosmor...
Ekşi çığlıkların bedenleri daha bebek
Veryansınları çok genç
Bu ceza bu bedenlerin neyine?
Bu arada suç nerede...?

Bilmiyorlar onlar
Sevgiyi betimleyen renklerin çamaşırları
çoktan kirlenmiş,
onlar giyemeden...
Giyemezlerdi ki
Önünde ardında yatalak hüzünlerin kasveti varken.

Siparişi verilmemiş bu acının
Üstelik bahşiş bekliyor küstah ölüm garsonu.
Renklerin canı yanıyor
Tepeden tırnağa kirli can yakışların günahı
kimin boynuna?

IV. Tablo...
Bedenden bihaber yana düşmüş başların son bakışı
vurulacağını sezen güvercinin edası gibi,
Ürkek kanat çırpışında

Ve ölüm tınısı yayılıyor
Öylesine küfrediyor ki renk hırsızlarına
İnsan katil olmaktan utanıyor
Gel gör ki onlar utanamıyor
Gök bile utanç çiseliyor
Yağmur damlalarını kirletmeye çekiniyor
Sağanak gelemiyor...

VI. Tablo...
İki renk koyu bir muhabbete dalmış
Hoş olmayan bir dedikodu hali...
Kırmızı ve siyah...
Siyahlanıp silahlanan göğün parmaklarının ucunda
kalbi durmuş kırmızılık
Ve bölük bölük yürekler...

VII. Tablo...
Eli kırbaçlı ölümün kulağında
ölüm sebebini bilmeyen canların son çırpınışları...

VIII. Tablo... Son tablo...
Korkunun bakışlarında konuşlandığı
küçük bir beden daha...
Kırmızının anlamını izliyor
Belki de ilk heceleyişi o rengi
Ne var ki
Birileri son rötuşları yapıyor
Ve savaşın ortasındaki küçük beden kan cehenneminde
Kan çanağı gözlerinden yaş geliyor
Gözyaşı akamadan ısınan yanaklarından aşağı
Toprağı ıslatıyor
Yanakları buz kesiliyor
Ve sevinçleri alıkonmuş soğuk bedenlerin
Leş diye üstünden geçiliyor
Geçenlerin ayak izleri toprağın bile
intihar sebebi oluyor...
Toprak kendisine küsecek kadar yüreksizleşiyor...

Serginin sonunda insan kırmızıya hala kan diyemeyecek kadar
çocuklaşıyor
Aslında ressamın fırçasına lanet okuyor
Ama yine en delikanlı sessizliğe öykünerek
susuyor...

Nurşah Şenel
Kayıt Tarihi : 9.1.2009 14:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nurşah Şenel