Savaşçı Şiiri - Hadi Kuranlıoğlu

Hadi Kuranlıoğlu
102

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Savaşçı

Ben bir savaşçıyım..

Tarihin ve talihin zulmüne maruz kalmış çocukların, kadınların, annelerin, babaların, kimsesizlikten belleri kırılmış masumların isimlerini ve ahlarını bir kalkan gibi yüklenerek ağır ağır yürüyorum Troya surlarında..

Göğsümde göklerin ateşi, ellerimde ölümsüz ejderhaların kanı, sırtımda aşk meydanlarından kalan ihanetlerin izi, topuğumda ölümümü müjdeleyen bir rakkasenin yazgısı, sesimde harp meydanlarının yankısı..

Alnım varınca secdeye, taşların bağrını delip geçen bir yemine dönüşür zikirlerim..
Sanmayın ki yalnızca çeliğe tutkun bir bedenden ibaretim.
Kalbimde, dalgaların kayaları dövdüğü gibi çalkantılar; bir yanım acziyetle kıvranır, bir yanım kudretle taşar, aşkla ve ölümle yoğrulan derin bir sükûnete dönüşür ibadetim..

Kalbimin en derin, en girift, en kudretli ve en kırılgan yerinde en büyük savaşlarım saklıdır..
Ben Aşil’im; suretimdeki zafer, sadrımdaki aşkla sınanır…

Ölümsüzüm destanların dilinde, lakin zaaflarım kuşak olmuş bir rakkasenin belinde..
Styx’in sularına batmamış çocukluğumun izleri zehirli okların hedefinde..
Ölümsüzlüğün yükünü taşımayayım diye, kırılganlığım yazılmış göklerin kudretinde..
Daima dirilen bir savaşçığım kendi içimde, aşklarımın adı gizli saklı en kanlı zaferlerimde..

Benim için hazırlanmışsın, zırhım gibi parlak ve soğuk, mahçup bakışlarım teninde saklanır..
Saçların dans ederken hafifleyen bir rüzgâr gibi dalgalanır, her adımında arzularım ölüm gibi şahlanır..
Sen dahil kim ki yürek yangınımı söndüreceğini zanneder, bilmez ki en çok da o aldanır.

Ey şiirlerin ilhamı, şarkıların zerafeti, türkülerin safiyeti, raksınla hüküm sürüyor yeryüzü!
Bana sunulan zaferler, zarif varlığınla döndürüyor geceyi ve gündüzü..
Veyl olsun bütün zaferlerimi ve ihtişamlı zerafetini feda etmezsem tek kalemde; yeter ki bir tebessüme gark olsun kimsesizlerin yüzü..

Gözlerin titreyerek bakarken yaralarıma, bakışım kilitlenir şifa kokan bakışlarına..
Nefesin, aşkın dokunuşunu taşır; dayanamaz çelikten zırhlarım gölgende parçalanır, Troya surlarından düşen bir savaşçı gibi bırakırım kendimi kollarına..

Arzularımın ve zaferlerimin mezarıdır aşk,
sevgililerdir sevgili cellatlarım!
Tenleri, ölümsüz bir zırhtan dökülen son ateş gibi ruhumu yakar..
Kahramanlığım, onların küçümseyen bakışlarında horlanır..
Sen de beklemektesin anlaşılan sıranı,
gönlümdeki kırılganlığa talipsin; oysa her talip celladım olmakla sınanır..

Narin ellerinle bana kucak açacaksın önce, sonra aynı narinlikle kazacaksın mezarımı, bütün zaaflarımı ve topuğumdaki zayıflığı, göğsümdeki ateşle birleştirip raks ederek imzalayacaksın idam fermanımı..
İki dünya arasında, aşkın ve ölümün hududunda salınırken bedenim, surlardan bağırarak okuyacaksın selamı..

Ey Rakkase!
Aşil’i gördüğünde, sadece topuğuna bakma; kalbinde sakladığı derin yaraya da bak..
Sonsuzluğa açılan kapıdır o, ister boyun eğ, gir o kapıdan, ister isyan ateşinle yak..

Ben bir savaşçıyım sonsuzluk yolunda..
Her masumun yükünü taşırım boynumda..
Zaferleri görsem ne, görmesem ne!
Korkum yok ölümden, çok kez öldüm zaten bu uğurda.

Hadi Kuranlıoğlu
Kayıt Tarihi : 5.11.2024 14:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!