Mezarlık kadar siyah toprak
keskin ölüm kokusu
yer, gök kızıl
güneş batarken ağlamak istercesine
sıkılmadın mı
itaat etmekten karanlıklar efendisine
ve yüzlerce can ardında koşmaktan fena bir zafere
aynadaki suretin
gecenin içindeki ağaçların silueti kadar siyah
siyaha bürünmüş ruhun
en büyük nefretin kendine
pişmanlığına sığınmış hiddetin
durduramadığın perişanlığın
sen ki asil bir savaşçısın
ardında inleyen fırtına
kayaları delen şu feci rüzgar
atının ardında onurun
içinde can alıcı,saçma gururun
yok oluyorsun
var olmak için
var olmak için yok ediyorsun
sonsuzluk diyarında sonsuza kadar savaşın
huzur çok mu uzakta söyle bana
nedense aramıyorsun
yetişince aşk otağına
uzun sürer mi rüyan, gecelerce uzayan kabusundan
haksız bulursun mutluluğu kendine
Hak terk etti beni diye
uzun uzun düşünmekten kanı öfkeyi
terk etmiştin sen seni
ruhundaki asilliğin yanına aldın asiliği
ve sen var olmak için yok ettin kendinden iğrenerek
ve sen hala var olmak için yok ediyorsun kendini
sonunu çok iyi bilerek.
Kayıt Tarihi : 25.5.2006 16:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)