Yaşamın cenderesinde
Kopan sol elinde domdom izleri
Başında sevgi bilmeyen bir kurşun yarası
Gözpınarlarında çağıl çağıl
Oluk oluk yaşlar akan
Her bir damla gözyaşın
Yüreğimin çavlanında
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Savassiz, barisin, sevginin, sayginin ve kardesligin hakim oldugu bir dünya ve bir türkiye dilegim ile duyarli yüregini kutluyorum Kagizmanli abim. Yüreginin sesi hic susmasin
selam ve saygilarim güzel yüregine
Savaşsız, bütün sorunların barış, diyalog ve diplomasi ile çözüldüğü hür ve yaşanabilir bir dünya dileklerimi kardeşimin sayfasına bırakıyorum.
Çocuklar için üretilen oyuncakların bile içinde silah olmasın.
Sevgili dost yürek sayın:: Mehmet Çobanoğlu
Şüphesiz her şiirin yazılmasına vesile olan bir duygu yükü, edebi bir birikim ve ana fikir vardır. Şiirin kendisi de öyle bir şeydir ki her okuyucuda farklı bir etki bırakır. Okuyucun okuduğu andaki ruh hali, şiir hakkında o an için zamanla değişebilecek bir hüküm verir ve şiirden kendi duygu ve düşüncelerine hitap etme gücü oranında değişik boyutlarda ilham alır.
Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bu şiiriniz için kudretli kaleminizi tebrik ediyor ve başarınızın daim olmasını diliyorum.
Yuvanızda huzur ve mutluluk , yüzünüzde sevinç tebessümleri hiç eksik olmasın.
Her şeyin en güzeli sizi ve sevdiklerinizi bulsun efendim.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ.
Gönül bahçenizden bir demet çiçek gibi sunduğunuz ve benimle paylaştığınz bu güzel dizeler için teşekür ediyor.Başarılarınızın devamını diliyorum.Şiirle sağlıcakla kalın.
eyyyyy adı özgürlük, kendi esir olan çocuk ; ben ne zaman korkmazsam kardeş halkımın da emperyalizme karşı mücadele vermesini dile getirmekten,o zaman yaşadığın toprağın adı ölümistan olmaktan daha çabuk kurtulacak.utanıyorum yüzüne bakamıyorum kardeşim bu kadar korktuğum için.
'Özgürlük adına savaşıyoruz' narası atanların özgürlüğü de kirleterek, kime ve kimlere zarar verdiklerini anlatabilseydik eğer, insan olmanın erdemini öğretebilseydik,ecelle ölebilmenin huzurunu gösterebileceğimiz çocuklar yetiştirirdik yarınlarımıza...
Yüzyıllardır başarılamayan barış içindeki yaşam, umarım bir gün mutlaka sağlanır.
Yüreğinize sağlık Şair'im.
Sevgi yüklü saygılarımla derlediğim çiçeklerim yürek enginlerinize.
Barışa öyle gereksiniyoruz ki..
Ve barışı kendi ellerimizle öteliyoruz..
Bu çelişkiyi kavramak güç.
Masumlara,çocuklara dönük bir kıyıcılık içinde olmak 21.yy insanını daha da vahşileştiriyor.
Şiirinizden derin etkilendim.
Kutluyorum.
Erdemle.
Yaşamın cenderesinde;
Kopan sol elinde domdom izleri!
Başında sevgi bilmeyen bir kurşun yarası.,
Gözpınarlarında çağıl çağıl,
Oluk oluk yaşlar dökülen Kürt çocuğu,
Bütün dünya düysün seni,düymalı,
İsmi Aştî olan çocuk.,
Barış hatırına,
Bırakma tutuğun o kızıl güneşi
çok başarılı serbest bir şiir olmuş sevgili arkadaşım yürekten kutlarım selamlar
Hangi düşünceden olursan ol, eğer insan olmayı becerebiliyorsak, yüreklerin atışı hep aynı olacaktır, aynı resmin değişik açılarından bakıp tasvir edeceğiz. Saygı ve Selamlarımla
Dünyanın Çocukları
Yarınlar çocukların, bilmem bilmeyen var mı,
Dünya tüm insanların, yoksa sizlere dar mı,
Kirlettiniz bırakın, dünyamız temiz kalsın,
Yapılanlara bakın, zarar mı yoksa kâr mı,
Duysun benim sesimi, dünyanın çocukları,
Büyükler almasınlar, bizden oyuncakları,
Sizler şekil vermeyin, yarınki dünyamıza,
Bizleri kuşattınız, el atıp rüyamıza,
Dilimiz farklı olsa da, günahsız çocuklarız,
Sizi sokmayacağız, bilin ki bünyemize,
Duysun benim sesimi, dünyanın çocukları,
Büyükler almasınlar, bizden oyuncakları,
Ne gözyaşı ne de kan, görmek istemiyoruz,
Ne ağıt ne de feryat, duymak istemiyoruz,
Kine nefrete yer yok, bilin ki dünyamızda,
Ne ezen ne ezilen, artık istemiyoruz,
Duysun benim sesimi, dünyanın çocukları,
Büyükler almasınlar, bizden oyuncakları,
Biz dünya çocukları, barış barış diyoruz,
Sizler kan akıtırken, bilin ki susmuyoruz,
Susmak istemiyoruz, artık haykıracağız,
Ne yaparsanız yapın, artık biz pusmuyoruz,
Duysun benim sesimi, dünyanın çocukları,
Büyükler almasınlar, bizden oyuncakları,
Ne karanlıklar olsun, ne de kara bulutlar,
Gelecek bizim olsun, sönmesin hiç umutlar,
Hayır konuşmayanlar, susmasını bilsinler,
Ne darbe istiyoruz, ne askeri komutlar,
Duysun benim sesimi, dünyanın çocukları,
Büyükler almasınlar, bizden oyuncakları,
Biz çocuklar dünyanın, umudu olacağız,
Nerde bir zulüm duysak, oraya koşacağız,
Geçit vermeyeceğiz, ne zulme ne zalime,
Biz çocuklar yeniden, bir dünya kuracağız.
Duysun benim sesimi, dünyanın çocukları,
Büyükler almasınlar, bizden oyuncakları,
Sinan Karakaş
Yaşamın cenderesinde;
Kopan sol elinde domdom izleri!
Başında sevgi bilmeyen bir kurşun yarası.,
Gözpınarlarında çağıl çağıl,
Oluk oluk yaşlar dökülen Kürt çocuğu,
Bütün dünya düysün seni,düymalı,
İsmi Aştî olan çocuk.,
Barış hatırına,
Bırakma tutuğun o kızıl güneşi.
Ne olur…….
çok çok duygusal ......mehmet çoban arkadaşımız ağabeyimizin söz yorumuna bire bir katılıyorum söylenecek başka sözüm yok.....kutluyorum sizide duyarlı olmanızdan selamlarımla
aşiti dolu günleri özlemle bekliyoruz ustadım.yazan yüreğin dert görmesin insan kanıyla beslenen insanlar bu şiiri okumalı bence.tam puanımla kutluyorum hocam
Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta