SAVARONA’ yı ANLAMAK Şiiri - Yorumlar

Naime Özeren
610

ŞİİR


227

TAKİPÇİ

uşşak bir türkü dolanır güvertemde
tatlı Rumeli esintisiyle
“Aliş’ imin kaşları kare…”
vakti belirsiz bir göç telaşı düşmüş yüreğine
yanık bağrını verip yele
sanırım eşlik eder türküye
dayanıp küpeşteye…

Tamamını Oku
  • Meltem Ege
    Meltem Ege 12.11.2016 - 01:42

    nurlar içinde yatsın büyük insan

    Cevap Yaz
  • Yusuf Değirmenci
    Yusuf Değirmenci 11.11.2016 - 22:56

    Naime hanım savarona dile gelmiş ata ile olan aılarını hatırına kendisini okyanuslara salıp kendisini yok edememiş atatürkün kedisnden ayrıldığının üzüntüsünü yaşamaya devametmiş bir nevi fabl dili olmuş gel gör ki o savanoranın elden çıkarılması millete de üzüntü verdi şimdi kimşne lind ekimlere hizmet ediyor kutlarım duyarlı yürek sesiniz ve sizi

    Cevap Yaz
  • Bulutsuzluk Özlemi
    Bulutsuzluk Özlemi 11.11.2016 - 13:43

    Emeğinize sağlık Naime Hocam.. Çok etkili bir şiirdi..Tebrik ediyorum..

    Sevgilerimle...


    Cevap Yaz
  • Mahmut Mücahit Özdemir
    Mahmut Mücahit Özdemir 11.11.2016 - 11:38

    Ve o 'Savarona' ne badireler yaşadı o yüce insanın gidişinden sonra,kimlere peşkeş çekilmediki,hatta....dilim varmıyor söylemeye, oysa değerli öğretmenimin bu duygu yüklü şiirinde anlattığı gibi, her bir köşesinde o´nun hatıraları,anıları yaşıyordu hala...Yine çok duygulandım,bu cok güzel şiiri okurken.Değerli Naime Öğretmenimi ve bu duygu yüklü şiirini birkez daha coşkuyla kutluyor,selam ve saygılarımı iletiyorum..

    Cevap Yaz
  • Ömer Gündoğan
    Ömer Gündoğan 10.11.2016 - 22:43




    Bir kez daha kutlarım şiir annem çok etkili duygusal güzel bir şiir 10 ant

    Cevap Yaz
  • Önder Karaçay
    Önder Karaçay 10.11.2016 - 21:38

    Değerli Öğretmenim;

    Atatürk'ü ebediyete erdiği günde anmak bir başka heyecan o büyük insanı bir kez daha anlamak imkanı sunuyor bize ilkeleri, idealleri, devrimleri, emaneti bir başka hazine bizim için.

    Atama ve eserine karşı yapılan her saygısızlık yapanların saygınlığını yok eder. Atatürk'ün yaptıklarını dünya ve insanlık hayranlıkla bildiği halde kinine hizmet adına düşmanlıklar ancak Atatürk'ün değerini daha da artırır.

    Atatürk ölmedi, eseri yaşıyor, askerleri yaşıyor. Yazacak o kadar çok konu var ki yalnız siz şiirinizde fazlasıyla yazmışınız. Kutlarım bir kez daha...

    Cevap Yaz
  • Mine Kul
    Mine Kul 10.11.2016 - 13:14


    Gününde paylaşılmış özel ve anlamlı bir şiir, emeğinize sağlık Hocam sevgiler... Saygı sevgi ve minnetle her daim anıyoruz Ulu Önderimizi, Ruhu Şad olsun...

    Cevap Yaz
  • İbrahim Kavas
    İbrahim Kavas 10.11.2016 - 12:01

    Ulu önderin hastalığının ilerlediği son günlerinde avuntusu olduğu yattır Savarona. Yorgunluğunu, ağrılarını onunla teselli olmaya çalışmışsa da kısa sürmüştür onunla yaşamı. ölümünün 78. yılında minnet, saygı ve sevgiyle anıyoruz büyük insanı. tekrar okumak çok duygulandırdı.

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay 10.11.2016 - 10:54

    Gün 10 Kasım..
    Her anında Mustafa Kemal, yurdumun her yerinde Atatürk..

    İşte O'nun aziz hatırasını capcanlı anlatan bir şiir..
    Değerli Öğretmenim bir kez daha kutluyorum sizi...

    'Anılar da canlıdır...
    Hele isimlerinin yanına 'Atatürk' gelirse... Onunla varlığı şereflenmiş ise..

    Savarona..
    Adını kuğudan alan, bir devrin 'Reisi Cumhurluk Yatı' diye Atatürk'e ev sahipliği yapmış ve tarihi tanık olmuş bir yat ise söz konusu, anlamı daha bir başka...
    Şiir, gergef gibi işlemiş Atatürklü günleri..
    Yat dile gelmiş... Başından geçen maceraları anlatmış... Vefalı bir insan gibi Atatürk'ün son günleriyle kederlenmiş..

    Ve sonra...
    'Demir yığını' diye itilip kakılmış...
    Tepkiler üzerine 'jilet olmaktan' son anda kurtulmuş... Kurtulmuş ama bu seferde bir iş adamına kiralanmış.. Hizmet etmeye başlamış yorgun bedeniyle... Ta ki 2013 yılında başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına geçen Sn. Erdoğan'a kadar...
    Şimdilerde yeniden restore ediliyor.
    Yine Cumhurbaşkanlığı yatı olacak..

    Orada Atatürk'ün 'ruhu' dolaşacaktır.. O ruhla karşılaşacak olanlar rahatsız olurlar mı, olmazlar mı merak konusu...

    Düşüncemdir.. Eğer 'kadir kıymet bilenler' elinde olsaydı Savarona.. Çoktan müze olurdu.. Türkiye Cumhuriyetinin malı olduğu gerçeği unutulmazdı, bir dönemi yaşatır, canlı tutardı bedeninde...

    Hüzünle okudum şiirinizi Öğretmenim..Oldukça etkiliydi.. Kutluyorum değerli şahsınızı..'

    Cevap Yaz
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak 10.11.2016 - 10:04

    Naime hocam içimdeki derin acıyla hala kulaklarımdan silinmeyen 10 kasım sirenleriyle size bu vefalı çalışmanızdan dolayı çok çok teşekkür ediyorum...
    Atatürk yaşadığı dönemin stresi içinde ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ansızın hastalandı. Doktorların müdahalesi sonucunda tedavisi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya gitmek durumunda kaldı.Bu davranışı hastalığının artmasına sebep oldu. Ne yazık ki o tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askeri birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği milli dava uğruna, kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra, tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.

    Bu hastalığın şifası olarak deniz havası iyi geleceği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi sonucunda, Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar, Savarona yatında kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca, Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak, 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat çok arzuladığı hâl de, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı

    29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. 'Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!' sözü ile Türk Ordusunun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda 'Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini, dâhilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır' diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir.

    Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu, Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi, spor sahasında da idealine ulaştırılması için de Beden Terbiyesi Kanununu uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmadı.

    Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı.

    Bu kara haberle, yalnız Türk milleti için değil, bütün dünyayı yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.

    Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli, ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit’e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak, Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi.

    Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek, son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askeri yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak, Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasat tepe’de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi. Nur içinde Yatsın.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 143 tane yorum bulunmakta