Bekle,
Durabileceğin kadar gittiğin yerde sabrediyorum,
Düşüneceğin gün kadar beklemekteyim,
Emek için emeklemeye çalışmak gibisin,
Seni senin için seviyorum,
Gerçek bu.
İnandırıcılığını kaybetmiş bir yalan gibi geldi geçti gözlerin,
Kime de çekti huyu kuruyası huyun?
Nasıl da inandırıcı bakıyordu hâlbuki gülümserken,
Ne tatlı yanaklar onlar,
Kaç hava boşluğu kadar şişirdin benden arta kalanı?
Bu halimi gördükçe bulutları hatırlıyorum.
Kaç yağmur daha yazabilir ellerim?
Kaç kağıdı daha ıslatabilirim?
Asit gözyaşlarının arasında olmaya mahkum ettin beni
Ve ben şimdi zehirliysem,
Kendi kendimi kendim gibi öldürebiliyorsam
NE MUTLU KENDİME,
Bir aşk daha öldü gitti demektir.
Sicim gibi,
Bardaktan boşalırcasına,
Sağanak,
Aşk!
Nasıl yağacaksan yağ üzerime,
Her yaz, bir sonbahar gibi kuruyorum zaten.
Yaşanmışlar mahallesinin bir alt sokağında,
Benliğim oturuyormuş da haberim yokmuş,
Kendime geldim,
Kendime hoş geldim.
Loş ışıklar altında fener yaktık aydınlıklara,
Karamsarlıkları geceyle örtmek
gökyüzüyle örtüştüğümüzün bir göstergesiydi.
Ne kadar da sencilmişim,
Sadece seni düşündüğümden beni düşünmeye zamanım yokmuş.
Akıl fikir terk etti mayhoş duygularımı,
Ne gel diyebiliyorum,
Ne de gidişini hayal etmek istiyorum,
Olduğun yerde gayet iyisin,
Hayattasın.
Ne kadar da cesur bir şey bu aşk dedikleri,
Ne kadar kindar,
Ne kadar zâlim.
İyilikle kötülük arasındaki en kalın çizgi belki de.
Her aşıktan nefret ediyor.
Nefesi çıkmak üzere sanki şairin,
Şiirlerle can çekişiyor,
Ne kadar da günahkâr,
Şiirlerine acı çektiriyor,
Ya şair kalemi şiirlerin başlığına dayıyor,
Ya da şiirler şairi tekmelemekten zevk alıyor,
Kim haklı, kim aşık, kim kimin efendisi?
Şiirlerle ortak olan en baskın yönün,
İkiniz de hayal ürünüsünüz…
Erken yaşlandığım için değil
Seni erken yaşadığım için üzgünüm,
Zamanın yakarışlarına kulak vermeyince böyle oluyor insan,
Ne kadar da aptalım!
Hunharca harcıyor zaman bizi,
Akrep ve yelkovanın hikayesi
On iki saat başı tekrarlanıyor.
Karşılıklı sevme sesleri,
Tik taklar,
Saat on ikide içi kanayan,
Feryat eden bir çan.
Duracakmış gibi atan bir kalp ne kadar güçlüyse,
Boşluğu kaldıramayacak kadar güçsüzüm,
Kendime ağır geliyorum.
Ağırbaşlı olduğum en büyük yalan,
Ağır aşklıyım ben.
Seni hayalimden,
Kendimi yeryüzünden kaldıramıyorum.
Kaç gece daha uykum yarım kalacak kim bilir,
Geri dönüşüm kutusuna attım dertlerimi,
Yine yeniden yineliyorum seni,
Her saniye başı.
Uzun şiirleri okumamanın tembelliği,
Ne kadar da kırıcı.
Belli etmesem de kırgınlığımı,
Uzun uzadıya değil
Baya baya seviyorum seni,
Ne kadar uzun yazsam ki seni?
Özet gibi mi?
Destansı bir özet,
Uzayda bir yolculuk.
Yelkovan ısırdı akrebi,
Zaman intiharın eşiğine geldi sabır taşında,
Çatlasa ölecek.
Ölümsüzlüğün en güzel simgesidir ölüm halbuki,
Ölümsüz bir aşk yaşamak için onu öldürerek mi başlamak gerek?
Ben içimdeki aşkı öldürdüm,
Seni en somut hâlimle seviyorum,
Açık ve seçik.
Ümidim incecik bir tahta ellerimde,
Kalem sallasam kırılacak,
Bu kadar ümitsizlik yeter sanırım,
Vazgeçmenin eşiğinde vazgeçilmişlikleri kurşunluyorum,
Beni sevmeyeceğin her günün kutlu olsun,
İyi yaşayışlar…
Kayıt Tarihi : 10.10.2011 08:32:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kaç seni daha uykum gibi harcayacağım sonsuz uykuma dalarken? senden başka bir bilgim yok.
![Görkem Buğra Kızılkaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/10/10/satirlik-sevdalardan-bir-siir-daha.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!