Adamın elinde çıngıraklı bir sepet
Doldurmuş eskileri satıyordu
Sokak, pazar demedi sattı
Bir yüzüğü çıkardı sepetten
Yüzüne bakmadan sattı
Sattı tozlu bir kitabı, içi cız etti
Tabancayı sattı, oyuncak atı
Oku attı, yayı fırlattı
Bir kalem vardı elinde
Anlamsız bir şeyler çizdi, ileri uzattı
Para etmez o şekilleri, sattı bir iştahla
Adam bakışlarını sattı
Gözlerini açıp kapattı
Gözleri çaresizlik satıyordu
Günü geçmiş takvim yapraklarını
Sattı cebindeki bozuk saati
Aşkları yorulmuş, ümitleri ölmüştü
Varmak üzereyken yolun sonuna
İrkildi durdu birden,
Bakışları bunaldı, gözleri karardı
Okuyup üflediği tozu sattı, toprağı sattı
Nerden bilecekti
Ne para ederdi bu yüzyılda
Ne satılsa giderdi bu pazarda
Malın en kıymetlisi, en hasını
Döküp orta yere yedi ceddin mirasını
Adam evi sattı, hanı, hamamı
Eksiği, yarımı, tamamı
Sattı, ne varsa orta yerde
Satmak için bir daha satılmışı
Adam yüreğini ortaya koydu
Biliyordu canlar satılırdı aşk pazarında
Oysa adam can pazarındaydı
Kim alırdı, kim satardı bu ayıplı malı
Hangi pazardan geçerdi bunun yolu
Adam yükleyerek sermayeyi kediye
Belki bir ümit, bir çare diye
Beş para etmez her şeyi
Satmaya çalıştı mücevher kıymetine
Gerçek neydi, hayal neydi
Artık karıştı birbirine
Bilinen tek şey bu adam gerçek satıcıydı
Atadan kalan son yadigârı
Yağmur yüklü bulutları, yemyeşil dağları
Ve adam, yüreğini sattı
Bilseydi daha fazla para kazanacak
Cebindeki paraları bile satacaktı
Satmak bir sır oldu adamın içinde
Büyüdü, büyüdü, bütün ufkunu tuttu
Artık ne satacağını da unuttu
Elindekileri birer birer devirdi
Bu talihsiz, bu zavallı adam
Sonunda kendini de satmaya karar verdi
Kayıt Tarihi : 9.1.2008 15:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!