Dağların dorukları dumanlı olur
Geriye dönmez savaşçılar...
Fırtınayla yıkanmıştır ömürleri
Karla yıkanmıştır yüzleri...
Bu yüzden asla vedalaşmaz
Devamını Oku
Geriye dönmez savaşçılar...
Fırtınayla yıkanmıştır ömürleri
Karla yıkanmıştır yüzleri...
Bu yüzden asla vedalaşmaz
Şarkışlalı Serdarî, 1833 yalında fakir bir ailenin çocuğu olarak Şarkışla’nın Kayalıyokuş mahallesinde doğmuştur. Nüfus kütüğü kayıtlarında 1255 olarak yazılmaktaysa da, kendisi bir şiirinde “Tevellüt ellidir geçti vaktimiz / Nöbetin bekliyor salımız bizim” diyerek, 1250’da yani 1833’de doğduğunu teyit etmiştir.
Asıl adı Hacı, mahlâsı 'Serdarî'dir. Küçük yaşta eşekten düşmüş ve kolu kırılmış, kolunun kırığı tutmayınca kangren tehlikesinden kolu kesilmiştir. Bundan dolayı şairi 'Çolak ...
Âşık Şarkışlalı Serdarî — Omuzdan kesilen kol hâlâ türkülerde, zorbalık hâlâ destanlarda
Kolunu yitirmiş olabilir; ama sesi susturulmadı.
Serdarî, halkın yüreğini kelimesinde değil;
yüklenen direnişle sazında taşıdı.
“Düzen tutmaz telimiz bizim, omuzdan kesilmiş kolumuz bizim”,
dizesi sadece acı değil,
hikmetli bir meydan okumadır.
O, ne sarayın sevdalısıdır ne ödül sevdalısı.
Halka sözünü satan değil;
sözün kendisine zarar veren iktidara karşı halkın damarını titreten ozandır.
Hâlâ bugün zengin türkülerde seslendirilen bu ozanın şiiri,
halkın sabrını değil,
umutla dirilen iradesini anlatır.
Sana selam olsun Âşık Serdarî;
“Kolum yok, ama sözüm var” diyen büyük halk neferine,
dizisiyle yüreğini çaldığına selam olsun.
Haydar Güner