Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin
Cümlenin tâkatları tâk olduğun bilmez misin
Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Gâhi feyz-âbâda doğru azmedip eyle safâ
Asaf-âbâda gelip gâhî salın ey mehlikâ
Gel hele gör sahn-ı Sa'd-âbâda hiç olmaz bahâ
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Kapladup gül penbe şâli ferve-i semmûruna
Ol siyeh zülfü döküp ol sine-i billûruna
Itr-ı şâhiler sürüp ol gerden-i kâfûruna
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedim
Bend bend olsun hâm-ı zülfün şikâr olsun Nedim
Sen salın cânâ yolunda hâksâr olsun Nedim
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
hâke yeksan: yerle bir olmak, yıkık
ıyd: bayram
nâlân: inleyen
cümle: bütün
yârân: dostlar
uşşak: aşıklar
takat: güç
müştak: özleyen, can atan
gâhi: bazen
meh-likâ: ay yüzlü
sahn: meydan, orta yer, sahne
bahâ: kıymet, bedel, değer
ferve-i semmûr: samur kürk
sîne-i billur: çok beyaz göğüs
ıtr-ı şâhî: güzel bir koku
gerdan: boyun
kâfur: beyaz ve yarı saydam, kokusu kuvvetli bir madde
zâr: ağlama
hezâr: bülbül
ham-ı zülf: zülfün kıvrımı
şikâr: av
cânâ: ey can, ey sevgili
hâksâr: toz toprak içinde, perişan
Kayıt Tarihi : 29.10.2011 01:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'Ey fettan ....,
Abazanlık başa bela.
Kırıtarak bir geçsen önümden yeter..!'
Kısaca:
'Ey fettan ....,
Abazanlık başa bela.
Kırıtarak bir geçsen önümden yeter..!'
Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin
Cümlenin tâkatları tâk olduğun bilmez misin
Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Gâhi feyz-âbâda doğru azmedip eyle safâ
Asaf-âbâda gelip gâhî salın ey mehlikâ
Gel hele gör sahn-ı Sa'd-âbâda hiç olmaz bahâ
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Kapladup gül penbe şâli ferve-i semmûruna
Ol siyeh zülfü döküp ol sine-i billûruna
Itr-ı şâhiler sürüp ol gerden-i kâfûruna
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedim
Bend bend olsun hâm-ı zülfün şikâr olsun Nedim
Sen salın cânâ yolunda hâksâr olsun Nedim
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
hâke yeksan: yerle bir olmak, yıkık
ıyd: bayram
nâlân: inleyen
cümle: bütün
yârân: dostlar
uşşak: aşıklar
takat: güç
müştak: özleyen, can atan
gâhi: bazen
meh-likâ: ay yüzlü
sahn: meydan, orta yer, sahne
bahâ: kıymet, bedel, değer
ferve-i semmûr: samur kürk
sîne-i billur: çok beyaz göğüs
ıtr-ı şâhî: güzel bir koku
gerdan: boyun
kâfur: beyaz ve yarı saydam, kokusu kuvvetli bir madde
zâr: ağlama
hezâr: bülbül
ham-ı zülf: zülfün kıvrımı
şikâr: av
cânâ: ey can, ey sevgili
hâksâr: toz toprak içinde, perişan
Nedim
HAYATI (1680- 30 Ekim 1730)
Doğumu: 1680
Ölümü: 30 Ekim 1730
Osmanlı'nın en meşhur divan edebiyatı şairlerinden birinin mahlası. Şöhretini Osmanlı İmparatorluğunun 1718–1730 yılları arasındaki Lale Devri'nde kazanmıştır ve yaşamı ve eserleri ile o devrin ruhunun temsilcisi olarak kabul görmektedir.
18.yy da yaşamıştır.Asıl adı Ahmed olan Nedim İstanbul'da yaklaşık 1680'de doğdu. Babası Mehmed Efendi, Sultan İbrahim'in iktidarı esnasında kazasker görevinde bulundu. Küçük yaşlarda medrese eğitimi alan Nedîm burada Arapça ve Farsça öğrendi. Daha sonra fıkıh eğitimi aldı.
Bir şair olarak tanınma gayreti içindeki Nedim, Osmanlı Sadrazamı Ali Paşa'ya bir kaç kaside yazdı. Ama Topkapı sarayına girişini sağlayan Ali Paşa'nın halefi olan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'ya yazdığı kasideler oldu. Lale Devri'nin sadrazamı olan Damat İbrahim'in himayesi altında daha sonra kendisini meşhur yapacak olan eserlerini ve yaşam tarzını ortaya koydu. Şair gerek yaşamı, gerekse şiiri ile estetik, sanat ve eğlence eğilimleri ile göze çarpan bu devrin önemli bir temsilcisi olarak kabul görmektedir.
Nedim'in Patrona Halil İsyanı esnasında öldüğü kabul edilmekte ama bunun içeriği hususunda ihtilaflar bulunmaktadır. En meşhur rivayet isyankarlardan kaçarken Beşiktaş'taki evinin çatısından düşerek öldüğü yönündedir. Diğer bir rivayette aşırı alkolden öldüğü söylenir. Bir başka rivayet ise, İbrahim Paşa ve şürekasına yapılan işkenceden ötürü dehşete kapılıp korkudan öldüğü şeklindedir.
Nedim'in mezarı Üsküdar'da Karacaahmet mezarlığında bulunmaktadır.
**************
Allah gani gani rahmet eylesin...
Secici kurula sükranlarimi sunuyorum, bu güzel, degerli eseri, bizlerle paylastiklari icin, esenlik dileklerimle...Tesekkürler...
TÜM YORUMLAR (11)