Şark Masallarında Ölüm / Manifesto

Şair Aysegulguncan
28

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Şark Masallarında Ölüm / Manifesto

hürriyet ya da esaret
işte bütün mesele bu

S umrusuna sürüldüm intiharların
karbon monoksiti bol şehirlerde
ciğerlerimin içtiği rüzgar
parmaklarımda tetik, düşlerimde uçamayan balonlar
rüştünü inkar etmiş bir tarih tutanağında
dinime ruhsatlı kaypak tanrılarım var
korunaksız lahitlere ölüyorum
soruşturmalar, kuşatmalar, karartmalar…
ve gözlerin kahpe bir intikam sonrasını çağırıyor
benimse tenimde dibi tutmuş yalnızlıklar
dört yanı çevrilmiş ihanetlerden geliyordum
kirliydim, terliydim ve memnu düşlerin kaçağıydım
adımı arananlar listesinde en başa koydular bilmiyordun


E kim miydi kasım mıydı anımsamıyorum
konteynırlarca çöplük soludu piçliğim
çünkü ben aşkın yalandan peydahladığı döllerden doğuyordum
kafa kağıdımda sorgusuz şerh edilmiş hiçliğim
ve saç diplerimde zuhur eden kar değil yıllardı
inatla her fail-i meçhulü tırnaklarımdan biliyordum
bileklerime zimmetli sembolik façalarım vardı
ölgün, gri ve okunaksız layihalar ağladı şehir
hücre evimin kapısı maviyi soluyamayacak kadar dardı
gemilerini yaktığım bir ülkenin sınır boyunda
raylarında bilediğim korsan acılar yürüyordum
duymamıştım adını hiçbir sorgu ayininde
duysam gammazlar mıydım seni / yasal işkencelere
ah kabzası elinde kırılmış bir mavzere benzedim
kırıktım, döküktüm ve ırmaklar boyu şüphe kuşandım
gözlerimi bir şiirin darağacında sallandıracaklarına ant içtiler bilmiyordun


R evolverlerce vuruldum bir öğle vakti
gözbebeklerimin mazgalından sızan metal değildi
ihbarcımdın / önce teninle sonra tininle yüzleştim
ve ben seni sevdim diye bu şehrin tüm surları aşka eğildi
sana bir şiir büyüttüm sevgili
yasla başını imgelerine ve ağla istedim
ağlamadın
senin ideolojinde gözyaşları legal değildi
kim bilir belki de damlalara engel kurşundan çehren vardı
ve ben canlı bomba oldum tüm kutsal kitaplara
ihbarcımdın/ önce etinle sonra itinle yüzleştim
parçalanmaya muktedir ucuz pantolon paçalarım vardı
soğuktun, sığınaksızdın ve mattın
oysa ben imzasız tüm mektupları adressiz gözlerine attım
işgal gecelerinde basıldım
iptim, demirdim, coptum
0 rh negatif sızıntılarıma tuz bastılar bilmiyordun

D üşünüyordum / öyleyse yoktun*
darbe gecelerinin sabahında sokağımda büyüyen ıssızlıktın
cuntanın, mavzerlerin ve apoletlerin gölgesinde
sızım sızım kontrgerilla büyüyen bir intihar bildirgesi
ve bileklerimin ihatasındaki kelepçeler kadar yalındın
sonra yaprağı döküldü tüm kirli sarı hazanların
tarih: ocak iki bin on
mahal: yirmi sekiz şubattan arta kalan tank yolları
suç: komünist dudakların faşist bir tenle illegal buluşması
ki sen / gereğinin bile düşünülmediği bir gerçek kadar talandın
teninde ucuz fahişelerin lepralı kokusu
etrafa dağılmış peçeteler
sevişmekten arta kalan utanç balyaları
ve bedenimde kurumuş meniler kadar yalandın
saçlarının barikatsız mağaralarında tutuklandım
barandım, borandım, diş etlerinden sızan kandım
sorgu odasında adını itiraf ettirmeye çalıştılar bilmiyordun

A teşle sevişmek çeliğin kaderiyse su ne yapsın
süngü namluya, kurşun tetiğe sürülmüş bin kez
dışarıda kahpe bir mevsim/ dışarıda hezeyan
içimde baldırından vurulmuş bir kurt uluyor geceye
fikrimde ağır ağır ölmekte ongunlar, totemler ve çok sanrılı dinler
derken sen gelirsin hep
gelme demek isterim / diyemem / gelirsin
tanıdık bu koku / ter, parka ve tütün…
soyunduğum temiz çamaşırlarım kadarsın
ellerin tüm fahişe cesetlerinin faili
susmak, kahretmek, küfretmek hangisi vurur adamı
parmaklıkların ardında üşüyor dudağın
beni hep bu sancılı görüş günleri öldürür
kaç / infilak etmek üzere dilimde adın
onlar kokumu teninde yakalamadan önce kaç
sağım solum belli değil
savunmasızım, kararsızım ve hep sana çıplağım
içime sana ait olmayan bin tohum atacaklar bilmiyorsun


R ayihalar artık mor dağlara küskün
susku döner başım / kulaklarımda farelerin senfonisi
hücremin temelini kazdıkça terine çarpıyor tırnaklarım
yemin verdim söylemem adını
şuh bir şafağın buğusunda ilk fırsatta kaçacağım
düşecekler ardıma
anons geçecek ajanslar / üçüncü sayfalara basılacak adım
ığrıplardan sıyrılacak ihtilal türküleri
kaçacağım
bir şiir büyüyecek özgürlüğün kaleminden
dipnotlarca bilinmeyen bir dilde adını yazacağım
sonra çarpacak bir ekip otosu en “sen” yanıma
can kafesimden kuşatılacağım…
yılgınım, yorgunum üstelik yaralıyım
bilmiyorsun...
yüreğinin pasını bileklerime saracaklar
bir şark masalı daha tükenecek garp rüyasına
onlar sevmeksizin sevişmenin ızdırabını
ve dimağımızda kalan elmanın yasak tadını hiç anlamayacaklar
puştluğuna gömülmüş bir şafak vakti
yaka paça hücremden alacaklar
beni rezil / beni rüsva / beni düş(ünce) suçlusu sayacaklar
belki ürkecek, belki korkacak belki de ağlayacağım
yanıma bir imam ve iki asker koyacaklar
ah beni utanmaz bir devrin şaşaasında
şakaklarıma dayadıkları
ve gözbebeklerinden parçalanan
kehribar sarısı bir şarapnelle vuracaklar


© a n k a r a / ş u b a t i k i b i n o n

Şair Aysegulguncan
Kayıt Tarihi : 4.2.2010 03:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ayşe Yılmaz
    Ayşe Yılmaz

    :)

    SERDAR....

    ömrüm...

    Cevap Yaz
  • Keziban Arpacı
    Keziban Arpacı

    Serdar...iyi kalem...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Şair Aysegulguncan