Adını almışsın bir "sarıöz" den
Belki ayçiçeğinden, belki başaktan
Bir selam var desem Sarı Saltuk'tan
Köpüren dalgalarla şaha kalkarsın!
Katmer katmer gonca bir gül denizin
Rumeli türküleri; meltemin, sesin
Traverten köpüklü ak dalgalarınla
Kazibem’i oynayan Kezban gibisin!
Korudağ Ormanları tacındır senin
Firuzi gökyüzü yüzünde tülün
Güneş gözlerindir, sıcak kum tenin
İstiridye içinde huri gibisin!
Uzun sahil kumları, gelin tellerin
Şırıl şırıl türkü söyler mavi dillerin
Sahildeki izleri siler ellerin
Yeşil duvak altında gelin gibisin
Gökçetepe, Danişment, Erikli, Yayla
Gönülleri mesken tutan tatil köylerin
Gerdanında inci gibi sıralanırlar
Meşe, çam, iyot kokan bu beldelerin
Asırlardır nevruz yaşar burda köylerin
Boyası güneştendir bütün renklerin
Güneşin, gökyüzün…kum sahillerin
İnsana huzur verir yeşil Saros’um.
Kendini temizlerken ılık suların
Özenir bu haline başka koylarım
Ege’ye açaraktan mavi kolların
RUMİ gibi:
.......“gel! -gel!..”dersin, mavi Saros’um!
Güneyli'den Enez’e....mutluluk sende
Sazlıdere, Gülçavuş...Gala..sinende
Meriç’e dek uzanan o sahilinle
Balkanlar’da incisin,güzel Saros’um!
Adilhan, Gökçetepe..Gülçavuş başka
İbrice limanı’nda dalgıçlar gelir aşka
Sarmaş dolaş akisler oynaşırken sularda
Büyülenmiş çamların diz çöker kıyılarda
Sende iyot kokusu karışır çamlarına
Ahlatların kokusu vurur meşe dalına
Yarımada yüzerken sihirli sularında
Gönüller sultanısın
…................……benim güzel Saros’um!
Erikli’de kayıklar dururken dizi dizi
Balıklar “gel, tut! ” diye çağırır hepimizi
Mecidiye kumları, almış başını gider
Enez'in Sahili'nde yakalar yine sizi
Enez deyip te geçme; kayıklar katar katar
Balıkçılar gün boyu ağları suya atar
Çok eski zamanlardan kalan büyük çapalar
Geçmişi ayağından tutarak suya bağlar!
Hele Enez Kalesi dört bin yıllık bir kartal
Ege'nin sularına tepeden kanat açar
Edirnem'in Meriç'i Ege'yle buluşurken
Meriç Deltası'ndaki masal kokulu kuşlar
Gala'da, balıklarla birlikte güreş tutar
Persler'den kalan köprü sanki yaşlı bir çınar
Dalyanların suyuna ne de mahsunca bakar
Sema ile denizin vuslatını seyretmek;
Kale'nin burçlarından ah Saros, ne efsunkar!
Her yanın polen kokar; çiğdemler, akasyalar
Bayrağıma benziyor gelincikli tarlalar
Zeynep’in saçlarını andıran başaklarla
Bindallı giyer gibi sende bütün kıyılar.
Balkan Yarımadası’na yaslanırken bir kolun
Marmara’ya dayanır bol koylu diğer kolun
Traklar'dan Türklere ne canlar yaktı suyun
"Hadi gel, hadi gelin, açtım sizlere koynum! "
Diyerek, kucak açmak senin çok eski huyun!
Aç öyleyse koynunu, soyun Saros’um, soyun!
Görsünler nasıl parlar körfez boyunca kumun
Mavi gök, yanağına allık sürdüğü anda
Mendirekler altında balık yemeğe buyrun!
Saros sizi bekliyor bütün insanlar, duyun!
Tarih, deniz, doğanın güneşinde kavrulun
Yarımada üstünde yatanlara uğrayın
Savaş nasıl cehennem, gelin onlardan duyun
Fransız gençlerine, Anzak'a, İngiliz'e
Nerede olduğunu şaşıran Hintliler'e
Rumelili Hasan’a, Antepli Süleyman’a
Hakkari’li Kasım’a, Kara Şehmus’a sorun.
Kendini yok etmeye gelen düşmanlarına
Mehmet nasıl davranmış, gelin onlardan duyun!
Ben derim ki burası, cennet kokulu bahar
Destan yazan Mehmet’im, insanlığa gül atar
Beş yüz bin can yan yana,
……………................…yan yana dizilmiş te
Çanakkale Geçilmez! Diyerek gönül yakar!
El sallar Bolayır’dan bizlere Namık Kemal!
Kır atıyla şahlanır Süleyman Paşa, vay vay!
El sallar Piri Reis, tarihi bilen göze
Tan vakti dizilirken, tam ufuk çizgisine;
Kadırgalar…mavnalar..baştardalar…sandallar..
Haykırır Kemal Paşa: "Merhaba hepinize! "
Adilhan’dan sapınca körfeze doğru, şöyle,
Geçersin çam kokulu tak altından, sessizce
Orhan Veli, Kavak'tan bakarken gözünüze
Bir yanın mavi deniz, bir yanın kuş sesleri
Böyle bir güzelliğe gönül doyar mı sizce?
Ağaçların altından ne zaman sana baksam
Cennet te böyle midir? diye sorarım o an
Sularında raks eden ışınların tayfına
Gönlümün renkleri de katılır zaman zaman.
Her sabah kuşluk vakti kumlarına yaslansam
Gümüşi kaftanına sere serpe uzansam
Sana, harman kokulu hikayeler anlatıp
Desem ki: tarih kokar sende su,
..…………..................….....…..sende zaman!
Desem ki;
............duymuş muydun top sesini burdan
Mart 1915’ te gökten gülle yağarken
Yarımada üstünde cennete giden yolu
Mehmet’im kazma, kürek; iman ile kazarken
Sonra tepelerinden yükselirken dumanlar
Sen sandın ki yanıyor burda bütün imanlar
Senin burdan gördüğün o uçuşan kartallar
Destan yazan Mehmet’in kanadıydı Saros’um!
Tepelerin üstünde boşa yazmadık destan
Taşına toprağına aşığız biz her zaman
Şimdi senin koynunda dinlenmek için biraz
Sarar mısın bizleri kollarına her akşam!
Yıldızlar, göz kırparken yakamozlu sulara
Huzur yüklü gönüller dökülürler yollara
Karanlığın içinden saz çalarken cırcırlar
Meltemler türkü söyler ağaç yapraklarına!
Şaşırma!
Bu düş değil; doğa, kum, tarih burda
Kabuğunun içinden çıktı artık, Saros da
Gönüller mest olacak onun kokularıyla
Onun için buyurun Saros’un kollarına!
…...................*.................
Kayıt Tarihi : 5.4.2008 11:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
13.mayıs.2002.pazartesi-Önder. 1-Memleketim Keşan'da, Saros Körfezi'ni tanıtım kampanyalarının yoğunlaştığı bu günlerde, 2002 yılında yazdığım ve 13.mayıs.2002 tarihli Önder Gazetesi'nde yayınlanan bu şiirimle, tanıtım kampanyasına katkıda bulunmak istedim.. 1970'li yıllarda 'Keşan Tarihi' adlı çalışmayı yaparak bizlere önder olan değerli tarih öğretmenim merhum İlhan Özalp, Atatürk'ün 'Güneş- Dil Teorisi'ni savunanlardan biri olarak, Saros adının SARIÖZ'den geldiğini savunurdu. Onun bu görüşüne hürmeten, bu şirin adını SARIÖZ koyarak ve 0'na ithaf ederek adı geçen tarihte yayınlamıştım.. Bu şiir, aynı şiirin yeniden düzenlenmiş halidir.. 2-Kazibe:Az bilinen bir Keşan türküsü olup, halk oyunu olarak oynanır.. 3-Piri reis: Büyük Osmanlı Kaptanı Deryası..Zaman zaman Gelibolu ve Eceabat'ta kalırmış..Gelibolu'da müzesi ve Çanakkale'de heykeli vardır.. Çizdiği meşhur dünya haritası '0n YTL'mız üzerinde bulunmaktadır. ......... 4- TRAKLAR: Traklar, Antik çağda bugünkü Trakya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan'da yaşamış, M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender'in topraklarını ele geçirmesiyle asimile olmuş bir kavimdir. Herodot'a göre Hindulardan sonra dünya üzerindeki en kalabalık halk idiler. Bu kavmin en önemli boylarını Odrüsler, Getler ve Daklar teşkil etmekteydi. ***** Yazı kullanmadıklarından yazılı bir eser bırakmayan Trakiaların kökeni ancak Eski Yunanca'da anılan Trakça kelimelerle saptanabilmiş ve Hint-Avrupa dil ailesine ait oldukları belirlenmiştir. Trakya bölgesinin her üç ülkesinde de, Trakialardan günümüze kalabilmiş tek yapılar olan kral mezarları yığma tepelere (tümülüs) rastlanır. Öte yandan yapılan yeni araştırmalar sonucunda sunulan yorumlarda ise Trak'ların Prototürk halklarından olması muhtemeldir.[kaynak belirtilmeli] Prototürk kelimesi Öntürk anlamına gelmektedir. *** Bilindiği üzere Trakya'daki tümülüsler Ortaasyadaki kurganlara benzemektedir. Tümülüslerde Orta Asya geleneği olan kişinin atlarıyla gömülmesine rastlanılmıştır. Traklarında Türkler gibi savaşçı bir kavim oldukları da tarihte yazılmaktadır ve bu kavim Türkler gibi eski Çağlara ait taş yapılı yerleşim yeri kalıntıları pek fazla bırakmamıştır. Traklar Türk 'ler gibi diğer medeniyetlerde asker olarak görev almışlardır ve benliklerini kaybetmişerdir. Traklar [[Roma İmparatorluğu ]] ' nda Türkler ise Kuzey Afrika, Çin ve Rusya Topraklarında benliklerini kısmen veya tamamen yitirmişerdir. ***** *Traklar aynı zamanda Troia (Troy, Truva) medeniyetinin de kurucusudur.Troia şehri Trakların bir kısmına başkentlik yapmıştır. Kral ve üst kesim burada yaşarken çiftçiler at yetiştiricileri ve asker aileleri başkente Trakya'dan hizmet etmekteydi. *Truva destanında şehirdeki üstün Trakya atlarının salıverilme operasyonundan bahsedilir. *Trakların atlardaki kabiliyeti birkez daha Türkleri hatırlatmaktadır. Troia savaşında ise baş komutan general Turku dur. Trakya'daki Arda nehrinin adı Orta Asyadan gelmekte, şamanlar için kutsaldır Arda ismini kullanan hazar kökenli Türk Boyu kavmi lideri Ardahan şehri ile yaşamaktadır. *** *Truva savaşında ağır yara alan halkın bir kısmı buradan göç etmiştir ve kalanlar bir daha bölgeye eskisi kadar hakim olamamıştır. Göç edenlerin gittikleri yer ise italya istikametidir. Bu göçmenler orada yunanlılar tarafından arafından Tyrrhenoi veya Tyrrsenoi adlarıyla bilinmişlerdir. *Bu halk Büyük Roma İmparatorluğunun kurucuları olan Etrüsk lerdir. *Türk, Trak, Etrüsk, Truva, İtalya' daki Tarch(u) na (Tarquinii bugünkü Tarquinia-Corneto) kenti görüldüğü üzere birbirlerine gerçekten benzemektedirler. ***Etrüskler ile Türkler arasındaki bağlantının kanıtları ise şöyle sıralanabilir. Soyunu kurta dayandıran halklar yalnızca Türkler, Moğollar ve Etrüsklerdir. *Etrüsk dilindeki ve Türkçe’deki sözcük benzerlikleri.Dil benzerliğiKültür ve Gramer Runik Yazı Ölümle ilgili adetlerdeki benzerlikler. *Etrüsk iskeletleri üzerinde ve Anadolu’da yapılan DNA testlerinin sonuçları. Örneklerine yalnızca Anadolu’da rastlanan kulplu kazan gibi metalurji örneklerinin Etrüskler’de de görülmesi *Etrüskçe’nin Türkçe gibi agglutinant bir dil olması *Etrüsk yazısında kullanılan birçok yazı karakterinin Orta-Asya’da ve Doğu Anadolu’da rastlanan Proto-Türkler’e ait runik yazıdaki karakterlere eş olması. *Bu konuda Ünlü Tarihçimiz Kazım Mirşan önemli bulgular elde etmiştir. ..................................<>................... 'http://tr.wikipedia.org/wiki/Traklar''dan alındı ..................................<>................. NOT:Traklar yazısı GOGLE'DEN ALINMIŞTIR..
Şiirlerinizde tarihi bilgiler veriyorsunuz.. Aslında şiirden çok destan yazıyorsunuz..
Yüreğinize emeğinize sağlık olsun..
Leman Subaşı
yüreğine ve yazan kalemine sağlık.
Azizim.
saygı ve muhabbetle
TÜM YORUMLAR (2)