Sarılmadan gitseydin içimdeki haritanda bin bir hüzün kenti yok olurdu.
*Şimdi sorun şu: Neden hep sarıldı, hem gittinin sorusunda bin bir cevapsıza sızıyor yüreğim. O son sarılışın sınavını geçemedim.Hele sorunun ortasına düşen damlaların,hüzünlü bakışın, en çok da diyemediğin onlarca şeyin ortasında kaldım.
Şimdi soru şu sen şimdi gittin mi sahi.Buna gitmek denilir mi ki ben bin kez sana gelirken, ben milyon kez sana erirken söyler misin kadınsal ışığım.
-O nemli gözlerinle sarılıp gidiyorum aşkım, yüreğim,aslanım, bana bütün ilkleri yaşatan. İlk kez gidiyorum, ilk kezlerimde son kezlerimin mayınları düşeli.
-Ben bir yar yoluyum yüreğimde m’ayınlar, yolumda mayınlar.
Gelme diyemem, sevme diyemem, gitmeliyim damlalarımın emekçisiyim.Can kırıklarımın düşmanısın.Beni en güvendiğim dağlarda vurdun.Ürkek bir ceylan gibi seni severek bana yaşattığın, sevdamızla yeşillenen bin bir çiçekle açılan tutkunun kokusuyla, sevginin yelleriyle, özlemlerin kuşlarıyla, aşkın her tadıyla özel ve özerk bir yüreğe taşınmıştık.
-Şimdi bu sarılışım ilk sarılış gibi değil.Yürekleri ıslatan, aşkı kurşunlayan, vicdana atomlar bağlayan bir sarılış. Damlalarımı iyi göresin diye.Ya da içimde kopan fırtınaları hissedesin diye ya da aşkımın katiline son kez sarılmak istedim.Ne sayarsan gitmem bir gerçek oluyor.
*Vurgunlar yedi sevdamız.Gemisi su almış, algısı bozuk söylemlere komşu. Olguları değişken kırıklara kırk ayak.
Biliyorum geçmeyecek bu gidiş.Biliyorum bir kadın giderse hiç gitmez .Bir kadının gitmesi ile erkeğin gitmesi aynı değil.Bir kadının gitmesi, bin bir dünyanın gitmesine nazire.Şimdi
öyle ağır isteyişin sonunda cümle kurulmaz.Kurların yüreğimin borsasında hüzünler endeksi.
-Nefretinin reel faizi kalmış her hesabımda. Bu gidişin paradokslarını bilmiyor aşk ve hayat.
Her yazgının içinde içi içlenmemiş hayatlar var.İçimdeki tufanların ufalan yüreğinde neden son bakışın var.Sarılırken gözyaşlarının ıslattığı yüzüne değen yüzümün kaç bin yüzü oldu biliyor musun?
-O nemli gözlerinden nem kapıp içi buhurlaşıp senin yerine, benim yerime, ikimizin yerine yağmur olup ağladığım kaç gece var biliyor musun?
-Rotası gelişine dönen bütün döngülerin yeriyim, yariyim.Mesken tutan bülbüllerim var kırmızı güllerine.Yarın diye bir yar varken yarınlarıma emekçi olup sustum dualarla.
Yalnızlığın yapma çöllerinde aşktan kumlar yaptım, tek tek saydım seni.Tek tek sevdim seni.
Hasretlere düşürdüğümüz damlaları saydım.Seni tanıyor ıslak umutlar, günü hiç geçmeyen kavuşmalar, aşklar, ilgiler.
Öyle son kez sarılıp gitmelerin mumyası olamam.Neden son kez giderken sarıldın. Ya son kez sarılmadan gidenlerin hatırı ne olacak?
-Yüreğimizi bölüştüğümüz yaralı yaşamın yaşlarında yılım kaçacak sensizlikten?
-Sorgularıyla algımı zehirleyen her tavrının düşünce haritasında bütün içsel kentlerim metruk, bütün hüzünler sokak; ama bir gün gelişin bir kentin o güzel meydanı gibi duruyor.
-Bu aşkın sırrına erdim, bu erinç uzağıdır. Yanılgıların diline dolanan içsel akrebin zamansızlığı, sensizliği ısırma anından kurtarmalısın.
Özümüz hazinedir.Her zerresinde binlerce aşk zeri varken şimdi kalayı silinmiş hazan taslarında uzak kalışları içiyoruz.
Bu revamı ki? Kadınsal ışıltın, ruhsal ışığın, içsel enerjin, ilgilerinin doyumsuz akışı varken.
Bir şarkının yüreği esir ettiği o tüyleri diken etme mecrasındayım sanki.Yine sen yoksun, yine senden beslendiğim özlemler.
-Sarılmayı özledim.Ya da sarmanı özledim. Aşk sarmanı özledim.
Tane pirinç ben olayım, üzüm üzüm beni sar yüreğine.
- Yitmiş bir hali anlatan hangi yitik varsa benim gözleri olan sözlerim var.İçi ateşle dolu sözlerim var, seni de beni de yakıyor.Bir kitap sahilindeyim; ama damlaların özlem kayalarım vuruyor.
*Çelişkili durumun duruşlarında aklanmış gerçeklerim var.Bir varsıl rüyanın içindeyim. Bir son var gidişinde bütün ilkleri yeniden başlatan bir ilk gibi duruyorsun.
Yapayalnızlığın krokisini çizdim.Her karede bir kerelerin duruyor.
Son sarılışın mumyalandı içimde.Son iki damlanı bilirim, su deyince .
Ben oradayım hala vicdanım bu yüzden senli bir okyanus ; ama içinde sızıları olan , yüreği yaralı, pişmanlığımı taşıyan yunuslar yaşar.
Kayıt Tarihi : 4.9.2012 23:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!