Dur be yolcu! Celladın da yanında nereye?
Bir selam yok mu? Ayıp ettin bu ere.
Yazılmamış, belki adım mezar taşıma,
Bir adım daha atma! Saygı göster şanıma.
Yandı, bu semada yıllarca kutsal ay,
Pek de zalim görünüyor, bu yanındaki bay,
Nedir? Niyetiniz anlamak, bilmek gerek,
Bu sevdayı bırakmaz, terk etmez bu yürek.
Sevda dedim de yine gözlerim doldu,
Acaba kaç asır, kaç yıl, kaç ay oldu.
Bekledim asırlarca, alnım da pak,
Hiç saymadım, bir gün bile olsun şafak.
Biliyor musun? Duruyor hala damarımda kan,
Akmak için bekliyor, hazır her an,
Bu dağlar bu taşlar, bilir beni
Ezmedi, ezemez hiçbir namert, bu şanlı bedeni.
Söylerim, her gün yeni bir türkü,
Ölmez bu sevda, sönmez bu ülkü.
Sevmek için yaşamak mı gerek?
Bağlamaz beni ne ittifak ne de Grek.
Diyorsun şimdi, doğuda er, batıda er,
Yıllar önce verildi, bizlere bu nefer,
Gün olur, olur burası da Çanakkale,
Sen yan gözle bakmayı hele bir dene.
Yolcu! Yolun da sonu, artık dönmen gerek,
Var mı? Sence bu cellada gerek,
Biz ki ne cellatlar ne cellatlar gördük,
Biz bu vatanı, surlarla değil erlerle ördük.
Söyle, anlat, duymayan kalmasın cihanda,
İstemem ne bir gömlek ne de bir çanta,
Yatıyor Sarıkamış’ta şanlı bir er
O ne bir er, ne bir er, ne bir er…
Kayıt Tarihi : 9.5.2017 20:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!