Sarıkamış Şehitlerine Şiiri - Muharrem K ...

Muharrem Kılıç
81

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sarıkamış Şehitlerine

Muhayyel imparatorluğun kutlu şehitleri,
Sahipsiz cesetlerini kurtlar yedi ve dağların itleri!
Bu ülke için öldüler bir kurşun bile atmadan,
Cephe cephe dolaşmaktan, bir gece evinde yatmadan.
Hiçbir gerekçe haklı gösteremez bu acıyı,
Hiçbir söz teskin edemez anayı, babayı, bacıyı.

Biz Anadoluluyuz yarenler,
Biz Anadoluluyuz erenler,
Biz Anadoluluyuz üçler, yediler,
Kırklar, meydanında ikrar verenler.

ÖNCE ÇÖLDE ÖLDÜK

Biz ne biliriz çöl kumunu, çekirgeyi, deveyi?
Tanımayız kum içinde sarı, sıcak havayı.

Yeşil bağda, bahçelerde beğenmezken meyveyi,
Aç ve susuz kalıp ta yedik ya çekirgeyi.

Çöl kumu doldururdu taa gözlerin içini,
Mümkün değil korumak, kulağını saçını.

Kum yuttuk, kum soluduk, aylarca kumda yattık.
Allah için gazadır, diyerek rahatlardık.

Kanımız ılgıt ılgıt aktı çölün kumuna,
Kandı çünkü kardeşim, İngiliz altınına.

Yüz binlerce Mehmet’i yuttu Filistin, Yemen!
Aman ne olur bize, bir daha Yemen demen.

Ürdün’ün Salt kentinde üç yüz Türk’e kıydılar.
Kağnılarla getirip, mağaraya koydular.

Tam seksen yıl üst üste orada uyuduk biz,
Ey Allah’ı bilmezler, biz İslam şehidiyiz.

Siz özgür olun diye İngiliz’le savaştık,
Sizler sağ kalın diye, biz Tanrıya kavuştuk.

Ama siz utanmadan, “Hain” dediniz bize,
Kalın hain elinde, sizi bıraktık size.

Öleni yuttu çöller, çektiler kalanları,
Utanmadan “Tarih” diye, yazdılar yalanları.

ÇÖLDEN KARLI DAĞLARA

Sevindik bu savaşta sağ salim kaldık diye,
Şu hasretlik son bulsun, hele varalım köye.

Toplandık meydanlarda, ayrıldık bölük bölük,
“Hedef Kafkas cephesi” duyunca hep döküldük.

“Yorgun, hasta, yaralı” demedi kimse bize,
“Yürüyün aslanlarım, şu yeni cephenize.”

Ne olurdu evimde bir ay dinlenebilsem,
Özlemini çektiğim çocuklarımı görsem.

Kimin umurundaki bizim insanlığımız,
Onlara lazım olan, kanımız ve canımız.

Çölde giydirdikleri ince kıyafetlerle,
Vurduk yolu dağlara ve Allahuekber’e.

Tanrım bu ne dehşettir, ne yol var ne de bir iz!
Allahuekber dağında Allah’la baş başa biz.

Sarı çölden kurtulup, beyaz karlara düştük,
O ince giysilerle nasıl da üşümüştük.

Ne kumanya, ne giysi, ne bir tek battaniye,
Bulsak da direnseydik, bu kara ve geceye.

Kar, fırtına ve tipi kesti yollarımızı,
Hissetmiyorduk artık, bacak, kollarımızı.

Tekbirlerle seslendik yüce Tanrıya, bir bir,
Allahuekber dağında, Allahuekber’di tekbir.

Bıyıklarda nefesim, gözlerde yaşım dondu,
Vatan! Biz nettik sana? Bağrında naaşım dondu.

Çaresiz baka baka, yiğit kardaşım dondu.
Aç mide, çıplak sırtla, yolda yoldaşım dondu.

İstanbul’da rahattı, saraylarda paşalar.
Milletin varlığına tuzak olan maşalar.

Bir millet öz yurdunda, hiç böyle vurulur mu?
Doksan bin askeriyle, bir ordu kaybolur mu?

Biz ulaştık Allah’a, soğuk ve kar yiyerek,
“Allahuekber, Allahuekber, Allah…..” diyerek.

Kaybolduk kürtüklerde, bizler bu vatan için.
Seksen yıl ne demeye hatırlanmadık, niçin?

Hey Allah’tan korkmazlar, gözünüz canımda mı?
Çöllere saçtığınız, bir avuç kanımda mı?

Öldü doksan bin yiğit, söndü doksan bin ocak,
Bunun bir hesabı var, gün gelip sorulacak.

Rus geldi, selam durdu ayaktaki şehide.
İki el dürbündeydi, dürbün de gözlerinde.

Öylece donup kalmış, düşüp yere yatmamış,
Verilen görevi, yerini terk etmemiş.

“Bu nasıl kader” deyip, kahrından Rus ağladı.
Gösterdiği saygıyla, yürekleri dağladı.

Kiminin gözleri açık, kimi sanki gülüyor,
Kimi açmış kolların, sanırsın yar geliyor.

Ey tanrım, ne yaptım bunları hak edecek?
Başka bir ordu yok ki, Hakk yoluna gidecek.

Çölde yanan bizleri, karlarla serinlettin,
Allahuekber dağını tekbirlerle inlettin.

Altaylardan Alplere, tüm dağlar yurttur bize.
Ha dağlarda kalmışız, ha geldik evimize.

Atalar karşıladı, zirvesinde dağların,
Ey vatan, şen olasın, yeşil kalsın bağların.

Eğer ki peşimizden anan olursa bizi,
Daha mutlu sayarız, bilin ki kendimizi.

(8 Mart 2011 - İstanbul)

Muharrem Kılıç
Kayıt Tarihi : 28.1.2017 22:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muharrem Kılıç