Sarıkamış Destanı

Halil Yılmaz Hıtmiye
113

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sarıkamış Destanı

Açarken solan
Aşkın çiçekleri kan güllerinin
Ateşin ve ihanetin
Can pazarı Sarıkamış
Burada tarih donmuş
Hayaller, hasretler
Buzdan heykel olmuş
Rengini yitirmiş bütün mavilikler
Ferman eylemiş
Zatı Şahanelerinin damadı
Turan düşlü
Zatı muhterem Enver Paşa
Vatan canından
Cananından özge Memet’in
Boynu kıldan ince
Ferman kılıçtan keskin
Kutsal görev demişler
İnanmış yürümüşler
Yollar
Sarıkamış’a, Allahuekber’e düşmüş
Sırada Murat nehri
Yutmaya hazır, yedi başlı ejderha
Uzak, çok uzak diyarlardan
Cehenneme komşu çöllerden
Paltosuz, postalsız gelmişler
Mitil, mintan içinde garipler
Tinleriyle, bedenleriyle
Bedeller ödemiş Memetler
Aç, sefil, bir deri bir kemik
Bitli ve yorgun
Ufkun kaydığı
Zulmün sıraya girdiği
Bilinçlerin yittiği
Bakan gözlerin
Görmez olduğu yerdir Sarıkamış
Yer - gök kudurmuş
Gazaba gelmiş
Göz gözü görmez
Zılgıt zılgıt keşişler, tozudur
Kar, bora yalım olur
Ustura gibi keser
Savrulur, dehşete durur
Avaz avaz uluyan
Azgın bir ittir tipi
Kefen olur gömer Mehmet’i
Güneş üzgün
Güneş gibi gözler de fersiz ve baygın
Bütün kavramlar silik
Sis içinde sevdalar
Boyun büker, el sallar Memiş
Koku almış kuzguncuklar, kartallar
Döner durur havada
Can telaşında Memiş mecalsiz
Başı döner, Kendi döner
Başı kendinde
Kendi başında değil
Kanlı, kar gömleği kuşanmış Sarıkamış
Gözleri kan çanağı
Kurt ve çakal ulumaları
Tüyler diken diken
Süt kuzusu Mehmetçik masum
Kömür gözlü
Yavru ceylan bebecik
Kana kana su içmek
Çember çevirmek, seksek oynamak
Kamıştan
Al bir ata binmek bellemiş
Savaşı, Sarıkamış’ı
Üstü başı üryan
çarıklar yırtık, ayaklar çıplak
Çeneler çivili, dişler kenetli
Tir tir titrer
Kolları kuru bir dal
Buz tutmuş silahlar yürekler gibi
Suskun ve mahzun
Canından can kopmuş
İçlerine kan doğranmış
Karalar bağlamış
Yanık yürekli
Çığlık çığlığa analar
Uzunçalar, yanık öter
Kalk borusu tiz
Kimin umurunda
Yankılanır Allahuekber
Kişner doru taylar
Tepinir kısraklar
Gök titrer, yer çatlar
Ağlayan bir yıldız kayar ipil ipil
Can ipini çekmişler
Kırılası, samyelleri değesi eller
Karlı karlar üstünde ela gözlüm
Selvi boylum upuzun
Ay yaslanmış
Şavkı düşmüş, ak alınlar üstüne
Sevgileri, inançları
Deryalar gibi derin gariplerin
Yüreklerine sığmayan
Yüzlerinden taşan
Çaresizlik, şaşkınlık
Mercan mercan
Bal rengi gözlerinde
Harman harman
Sevgiyle acı, sarı ve soluk
Sanal bir resim şimdi her biri
Dünyanın son günü
Kıyametin koptuğu yer
Cehennemin beyaz adı Sarıkamış
Baharı hiç olmayan mevsimler gibi
Kavuşmasız
Ne sevdalar gömüldü, ne ocaklar söndü
Ölen bilir Sarıkamış’ı hemşerim
Ak yüzü
Ak sıcak ekmeğe gülmez
Gençliğe, mertliğe, yiğitliğe
Ve açlığa bakmaz
Halden anlamaz zalim
Gümüş bakırı, volkanik kızıla kaymış
Ulu, ulaşılmaz
Uçsuz bucaksız
Geçit vermez
Göklerle kavleylemiş Allahuekber dağları
Ölüm yağdırır
Kar altında kanlı deryalar
Kurt, kuş korkar, pusar
Uzak köylerden duyulur can çığlıkları
Haydut zûlası, kancık kasığı
Sessiz, sinsi
Pusu kurmuş koyaklar
Kuytu kaya dipleri
İpeksi, bembeyaz karanlıklarda
Kucak kucağa
Ilık, hoş ve dayanılmaz
Doyumsuz bir uykuya dalan
Ve bir daha hiç uyanmayan
Tarihin belleğine
Anaların, yavukluların yüreğine
Kanlı bir kalemle kazınan
“Vay anam” kurası
Kınalı kuzuların
Yattığı yerdir Sarıkamış

Halil Yılmaz Hıtmiye
Kayıt Tarihi : 30.12.2012 15:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Halil Yılmaz Hıtmiye