Merhaba sarı papatyam;
Seni tanıdığımda henüz 15 yaşında,kıvır kıvır sarı saçlı,cadalozmu cadaloz,
uçarı ve bir okadar da şirin ve güzel bir kızdın sen.Sınıfımıza sonradan başka bir şehirden nakil gelmiştin.Okuldaki bütün erkek öğrencilerin gözü sendeydi,tabiki benimde,diğer kızlar seni öyle kıskanıyorlardı ki sorma gülüm,okadar alımlıydın ki sana bakmamak senden hoşlanmamak imkansızdı.seni okula hergün baban getirip götürüyordu,kırmızı şevrole arabasıyla.Benim babamın arabası yoktu,hiç olmadı da.şehrin biraz dışındaydı evimiz,hergün sabah akşam yürüyordum, üç kilometrelik yolu.küçük eski ve köhneydi ama sıcacıktı evimiz,siz ise şehir merkezinde, apartman dairesinde oturuyordunuz,siz yukarıda biz aşağıdaydık anlıyacağın.
Artık okulların kapanmasına az bir zaman kalmış ve bahar turnuvaları düzenlenmişti,futbol takımı olarak finale kalmıştık,ben sınıf takımının kaptanıydım,ogün maçta hayatımın golünü atmıştım rakip kaleye,çünki o gol,bir anlamda hayatın kendisine atılmış bir goldü.maç bitmek üzereydiki harika bir gol atmıştım ve maçı kazanarak şampiyon olmuştuk,yanıma yaklaşıp beni tebrik ettin,ellerinin sıcaklığı,yanağıma kondurduğun öpücüğün ateşini hala hissedebiliyorum gülüm.ogün akşama kadar teneffüslere çıkamadım utancımdan,sanki yanağımın kızarıklığı belli olacak diye.akşam okul çıkışı kapıda bekliyordun beni,biraz konuştuk ayaküstü ve pazar günü tepedeki Recep dayının kır kahvesinde buluşmaya karar verdik.öğleden sonra saat üçbuçukta buluşacaktık,iki gün heyecandan titredim adeta,annem,halime bakıp oğlum neyin var senin böyle deyip durdu,hep geçiştirdim onu.pazar günü erkenden kalkıp banyomu yaptım kolonyalar süründüm,kendime ait parfümüm olmamıştı zaten,yeni elbiselerimi giyip yola çıktım,bir saat öncesinden, elimde bir demet sarı papatya ile oradaydım,karalaştırdığımız gibi tam üçbuçukta gelmiştin,giydiğin bahar desenli elbise sana çok yakışmış ve bütün çekiciliğini,güzelliğini gözler önüne sermişti canım.
Merhabalaşarak tokalaşıp öpüştük,ben yine utangaç ve çekingendim.ellerimiz hiç ayrılmadı o gün akşama kadar,gelecekten konuştuk bir müddet,sana verdiğim papatyaları koklayıp durdun, tıpkı sana benziyorlardı o sarı papatyalar.akşam yedi otuzda evde olman gerekiyordu kalktık birsüre sonra yolda elele yürüdük sarıldık birbirimize çocukça bir sevdayla.seni eve bıraktığımda yedi onbeşti saat,buluşmalarımız haftalar,aylarca devam etti aşkımız öyle büyümüştü ki! hiç ayrılmayacağız diye yeminler etmiştik ve hatta ölesiye sevmiştik gülüm.hiç bitmeyecek sandığım bir sevdaya kapılmıştım.aradan iki yıl geçti,yine bir pazartesi sabahı okulun kapısında bekliyordum seni,ama boşuna beklemiştim ogün.sen gelmedin sarı papatyam,yağız delikanlı kapıda öylece kalakaldı.günlerce bekledim seni,belki gelirsin diye okulun kapısında bekler oldum,bekleyişlerim hep boşunaydı,oturduğunuz eve gittim bir umutla,ev bomboştu dünyam başıma yıkıldı oracıkta.sonradan okul idaresinden öğrendim başka bir şehire taşındığınızı,baban ilişkimizi öğrenmiş okuldan almıştı seni ve başka bir şehire seni bulamayacağım bir yere kaçırmıştı benden.günler,haftalar,aylar ve yıllar geçti sensiz ve senden habersiz,birkez bile aramadın,nasıl arayacaktınki gülüm.hayallerimle birlikte sende yok olup gittin hayatımdan,ama ben seni her pazar aynı yerde,aynı saatte,aynı masada beklemeye devam ettim,elimdeki öksüz kırçiçekleriyle.
Her yıl olduğu gibi,aynı yerde,aynı masada,aynı saatte ve aynı günde bekliyorum seni.rengarenk çiçeklerin açtığı o eski kır kahvesinde.Çiçeklerin içinde bir sen yoktun papatyam.ne yeminler etmiştik değilmi? ölesiye sevmiştik ve ne hayaller kurmuştuk,bak bana,şimdi bir başıma kalakaldım yıkılan hayallerim ve sigaramla.
Pembe panjurlu bir evimiz,bahçesinde kasımpatları,mis kokulu fesleğenler,leylaklar açacaktı ve boy boy çocuklarımız olacaktı koşuşturan.hiç ayrılmayacaktık seninle,bir yastıkta kocayacaktık ömürboyu gülüm.bugün yine aynı yerdeyim,seninle buluştuğumuz o ilkgünki gibi
heyecanlıyım,elimde bir demet sarı papatya ile.aynı masada,aynı sandalyeye oturdum,ama sen yoktun oturduğun yer boştu,Recep dayı yine seni sordu,hatta önceleri seni kıskanan diğer kırçiçekleri bile sordular,gözlerim boş boş bakındı etrafa boğazım düğümlendi saklayamadım gözyaşlarımı, ilk kez ağladım ardından gülüm.bana hep kızardınya,içme şu zıkkımı diye,senin yokluğunda yalnız o vardı yanımda,beni terk etmeyen, sigaram senden vefalı çıktı bir görsen.hava yine karardı dönüş vaktimiz biliyorsun akşam yedi otuzda seni eve bırakmam lazım,ama sen yoksun ki!
Yine boynu bükük ayrılıyorum,sensiz dünyama karanlık gecelerime,hala inatla tüttürdüğüm ama beni terk etmeyen kadim dostum sigaramla başbaşa kalıyorum.gecenin bir yarısında bir ağaç kuytusunda sızıp kalıyorum bazen,üzerime kırağılar yağıyor pamuk gibi,bembeyaz,senli düşlerimle ısınıyor titrek bedenim.koca gözlü,kulaksız baykuşun sesiyle uyanıyorum,sabahın ilk ışıklarında.şimdi neredesin bilemiyorum,hala onyedi yaşında aklı bir karış havada,uçarı ama adamın aklını başından alacak kadar güzelmisin? sarı saçların kıvır kıvırmı hala? benim sevdiğim kadar sevdilermi seni,taptılarmı aşkına, ellerin oldunmu gülüm! bana verdiğin yeminleri unutup sarıldınmı kollarına.
Canım,sarı papatyam seni eskisi kadar hatta eskisinden de çok seviyorum,biliyormusun? nereden bileceksinki! senden sonra kimseyi sevemediğimi ve hatta senin üstüne başka çiçek koklamadığımı,kendine dikkat et gülüm,sakın ola ki seni seviyorum diyen herkese inanma,koklatma papatya sarısı saçlarını,beyaz bedenine dokundurma kirli ellerini.mazallah,eski bir paçavraya çevirirler seni, saçlarım kırardı artık lakin hala seni unutmadım canım,asla unutmayacağım.
Bir melankoli benimkisi,ancak ölünce biter.
Kayıt Tarihi : 25.9.2004 13:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İbrahim Dikmen 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/09/25/sari-papatyam.jpg)
Gaye Çoğal
Hasan Hüseyin Özak
Gaye Çoğal
TÜM YORUMLAR (6)