Resim sergilerini sevmiyorum, fotoğraf günlerini de...
Yaşamın ölü görüntüleri hep üzer beni.durağan, sessiz, sahte renklerle çığlıkları susturulmuş yaşamın resimlerini,
fotoğraflarını sanırım hiç sevmeyeceğim.
Resim sergilerine, fotoğraf günlerine gidenlere YOLCULUKLARI tavsiye ederim.
yolculuklara sık çıkmayız, yılda bir ya da iki.Hatta bazı insanlar tüm yaşamları boyunca bir ya da iki kez yolculuk yapmıştır.
Bu şanslarını uyuyarak geçirenlere, yorgunluktan öldümcü'lere, bu yol ne zaman bitecek diyerek sızlananlara üzülüyorum,hatta acıyorum.
Ben oldum olası yolculukları çok severim.
Yolculuklara çıkmak için mutlaka bir bahane bulurum.Herkes kara günler için bir köşede para bulundurur ben de yolculuklar için.
Ve yolculuklara mutlaka yalnız çıkarım. SARI ODALARIN İÇİNDEKİ GÖRÜNMEYEN ÖYKÜLERİ DİNLEMEK İÇİN.
Gerçek RESİM SERGİLERİYLE buluşmak için.
Tüm ihtişamıyla kentlerin yaşam şölenine katılmak....Binlerce yıldır 'saklı sırları' sokaklardan dinlemek için....
İstanbul- Van arası bir tren ya da otobüs yolculuğu yapın beni daha iyi anlayacaksınız.
Ben başımı cama dayar, avuçlarımı yüzüme yastık yapar, kare kare keyfini sürerim yaşamın, yolculuğun...
Resimler canlı, gerçek renklerle süslenmiş, her kare yaşıyor, yaşatıyor...
Hatta ara istasyonlarda ya da mola yerlerinde el sallayan çocuklar bile var.Canlı ve yaşam dolu gülümsemeyen resim sergileri gibi.
Resimler çerçevesiz ve alabildiğine özgür.
Mesela önce İstanbul'u yaşayın ilk gözden, aracısız, fırçasız...
Körfez'i, Sapanca'yı, Bolu'nun çam kokulu dağlarını... Hiç bir Bolu fotoğrafı çam kokusunu verir mi?
Ve Ankara. Ülkemizin kalbi.Gökdelenleri, resmi binaları, metrosu, varoşları...
Sakın uyumayın! yol çizgileri yıllardır sizi bu güzelliklere taşımak için bekliyor.Kırıkkkale,Aksaray,Kayseri, Konya,Adana,
Gaziantep,Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Bitlis, Van......
Karadeniz'i de baştan başa gezmeyi unutmayın.... Ve tabi ki Ege kıyılarını....
Otobüs camından geceleyin herhangi bir kentin görünümü kadar sımsıcak bir resim olamaz.! Bir şubat gecesi, bu görüntüyle çocukluğunuza kadar ısınabilirsiniz!
Kayseri'den, Niğde'den, Aksaray'dan geçerken yol boyunca binalardan el sallayan sarı ve beyaz ışıklar, ışıkların anlattığı görünmeyen öyküler...
Mümkün olsa o sarı ışıklı odalarda yaşayan herkesle tanışıp öykülerini dinlemek isterim. yol boyu bu sarı ışıklı odalarda yaşananları
merak eder, binlerce senaryo yazarım...
Televizyon dizilerine benzemez hiç biri.Yaşamla öyküler arasında duvar yok!
dokunabilirsiniz her ayrıntıya, Her çığlığı duyarsınız.Acı ve sevinç en çıplak haliyle yüreğnizle buluşur.
Her kentin gece ışıkları; bana binlerce sessiz çığlığı anlatır.susarak çoğalan ve çoğu duyulmadan mezara giden öyküler...
Konya'dan, Adana'dan, Diyarbakır'dan geçerken sarı ışıklı camlara daha duyarlı bakın siz de duyacaksınız o çığlıkları...
SARI ODALARA YOLCULUKLAR yaptıkça;
Yaşanmamış aşkları,yarı aç ama onurlu duruşları, denizler ötesi düşleri,kocaman yürekleri, umutları, sesszi çığlıkları, onulmaz
yaraları, yaşama sevinci dolu gülümsemeleri, sıcacık yuvaları, gece yarıları çocuklarının üzerini örten şefkali elleri, fedakarlık
öykülerini, masal anlatan babaanneleri, misafirikleri, yetimleri, asker yolu bekleyenleri, mahpus yakınlarını, bedeni felçli ama umudu sağlam insanları.....
yani yaşama dair tüm güzellikleri ve gerçekleri en çıplak en şeffaf en katışıksız haliyle görecek duyacak hissedeceksiniz.
tüm renkler doğal,tüm sesler kendi renginde...
Ünversiteden, askerden arkadaşlarımız işte bu evlerden birinde yaşarlar.
Bir tatil kasabasında ya da otogarda gördüğümüz ama seni seviyorum diyemedğimiz ceylan bakışlı kızlar,
yakışıklı adamlar da bu kentlerin sarı ışıklı odalarından birinde yaşarlar.
Bakarken yaşayın, tüm hücrelerinizde hissedin yaşamı ve öyle geçin.!
Adana'dan geçerken üniversite aşkımı, Kırşehir'den geçerken gecikmiş randevumu, Ankara'da yaz aşkımı hatırlarım.
Kimbilir hangi binanın sarı ışıkları saklıyor onları.!
Belki başka kentlere taşındılar, belki öldüler.... ama ben onları hala o kentlerde özlüyorum.
İşte size sarı odaların öykülerini bağıran yolculuklar; yaşamın gerçek renklerini anlatan resimler...
YOLCULUKLAR MI?
RESİM SERGİLERİ Mİ?
Seçim sizin...
ŞUBAT 2001
İbrahim EROĞLU
Kayıt Tarihi : 12.2.2008 10:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ünversiteden, askerden arkadaşlarımız işte bu evlerden birinde yaşarlar. Bir tatil kasabasında ya da otogarda gördüğümüz ama seni seviyorum diyemedğimiz ceylan bakışlı kızlar, yakışıklı adamlar da bu kentlerin sarı ışıklı odalarından birinde yaşarlar. Bakarken yaşayın, tüm hücrelerinizde hissedin yaşamı ve öyle geçin.!
iki mahalle de bile gezene pek rastlanmıyor
Gördüklerim de bir şeye kitlenmişler ne sarı ışık görüyorlar ne de oralarda yaşanan aşkların, sevdaların, acıların çığlığını.
Sahi bu sokaklardaki çocuklar nereye gitti.. Kim boşalttı sokakları böyle,
Sayın Eroğlu ikibin bir senesinde bir eser yazmış bırakmış okurlarına. Her okuru apayrı duygularla duygulandırıp anılarını canlandıran, özlemlerini tetikleyen bu güzel eser bu saygın öğretmene çok yakışmış.
Muhteşemdi; içeriğinde hem acı, hem sorgulama hem de yaşam sevinci taşıyan bu şiirsel eser, güzel duygular serpiştirdi hafta sonumuza.
Teşekkürler İbrahim bey, bu misyonunuz size daha ne şaheserler yazdıracak kimbilir. Tebrik ediyor gönülden kutluyorum.
sayın Apel,
çok mutlu oldum...
iyi ki yazmışım bu denemeyi evf iyi ki yolculuklar yapmışım..
ne mutlu bana seninle düşsel yolculuklar yapmışım ne güzel...
anlamak ve anlaşılmak ne güzel....
teşekkür ederim bu harika yürek sesi ve yorum için..
Kendimi hayal ettim bir yolda,o yolun ince kıvrımlarında ,yokuşlarında ,üstümde dağlar,altta yeşil vadiler,ormanlar belki bir denizin sesini duydum bir an ya da bir gölün üstünde güneşi gördüm.Bilmem kaçıncı kez aynı yer de verdiğim molalar ve o molalarda çeşitli insan örnekleri rengarenk kimlikleriyle. Ben de hep düşünürüm kuş uçmaz kervan geçmez gibi gözüken yerlerde tüten bir iki baca ...Acaba ne hayatlar vardır buralarda diye. ...İşte daha bir sürü şey. Canlandı hatıralarım bir kez daha ,Uğurlamalar,uğurlanışım ya da karşılamalar .....
Renkli renksiz hayatlar bir yol çizgizinde,mutluluklar,mutsuzluklar hep o sarı odalarda saklı değil midir giderken arkamızda bıraktığımız ya da /gelirken önünden geçip gideceğimiz
Kutlarım dost kalemi.İçimden yolculuk yapmak geldi öylesine,nereye olursa kimlikli ya da kimliksiz olabildiğince uzak diyarlara
TÜM YORUMLAR (84)