O sarı kedim ve ben — ikimizi de yaptı birer
Alışkanlığın yaratığı paylaştığımız seneler.
Hayatıma ilk geldiğinde yedi sene evvel
Cılız, ürkek bir talihsizdi, terkedilmiş kış ortası
Hasta, korkutulmuş, bütün tırnakları yolunmuş.
Vahşiydi biraz, haliyle, vererek hırsını dişlerine.
Seneler ona güvenceyle sevildiğini gösterdi
Bal rengi gözleriyle minnet şaçmayı öğrendi.
Kapımın önünde minik bir aslan uyur her gece
Patisiyle tıklatır her sabah "Uyan!" dercesine.
Açar açmaz kapıyı düşer önüme yol gösterir –
Mutfakta, yemeğinin olduğu yeri benden iyi bilir.
Bahçeden dışarı gitmemeye alıştı, şükürler olsun
Ne zaman dışarıya çıksa gözüm üstünde zira
Çok ta efendi, gözü tok bir çocuktur, maşallah –
Ne kuşlara sataştığını gördüm ne de sincaplara.
Öğleden sonraları serilip güneşlenmeyi pek sever
"Tamam, bugünlük bu kadar," deyince de içeri girer.
Sonra başlar akşam faslımız, ki o da ayrı bir tören
Bilir süt saatinin geldiğini kahve yaptığımı gören
Kuyruk havada, bacaklarıma sürünüp yürürken
Mümkün değil seçmemek akla karayı basmamak için
O yumuşacık patilere kaza ile de olsa, istemeden.
Karnı tok, sırtı pak yıkanma saati gelir yatmadan.
Yalanır o pembe dil ile uzun uzun üşenmeden
Ön patiler, kollar, sonra yanaklar, kadife kulaklar,
Göğüs, beyaz karın, arka ayaklar ve bacaklar –
Her yeri pırıl pırıl olduktan sonra bakarım kaybolmuş
Bilirim yukarıda sırt üstü yatmış mükâfat bekler –
Birkaç gevrek, bir öpücük - geçer OSman'la günler.
Montreal, 18. 8. 2017
Füsun AtalayKayıt Tarihi : 21.9.2017 03:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!