Bizim olmayan camları buz tutsa
Neye korkuyorsak, unutulmak
Bela paçamızdan sızmış
Karmakarışık.
Sözde özgürlüğün soğuk parmakları
Cephe ardımı berisi mi dost
Neye korkuyorsak, sevilmemek
İhtiyar adamın gözlükleri gibi
Düşüyorsak yalnızlığımıza
Patikaların farkı yok koridordan
Suçluymuşcasına gizli saklı
Yürüyorsak ayrılığa
Hangi kapıyı çalsak sevda
Neye daldırsak elimizi hicran
Kalp atışlarında yıldız tozları
Kan kaybeden zamana inat
Son damlaya değin yaşayacağız
Acımasız
Susadı gözlerimiz
Uzanacakken gökkuşağı saksıya
Sarhoş kaldırım taşı serseri çıkar önüme.
En kederlisi susturamamak karanlığı
Mutlusu, biteni ekleyerek başlatmak
Saatlerde yanık kokusu
Eksik ömrümden nice mevsim
Nasıl bağlayayım kendimi çocukluğuma
Telaşım keşke integral olsa
Duygu telleri nereye dolanmış çözebilen yok
Karmakarışık.
Niye değil derdin rengi mavi
Peltek geceye isli öksürük
Birikmekte çıkıntılı boğazımda balgam
Dişlerimi geçiririm Ağrı soğuğuna
Bakışlarınla ısınmak varken
Sarhoş kaldırım taşı serseri çıkar önüme.
Olmasam... intihar kimbilir nerende
Vakit günün öteki yarısında
Olmasam büyümüş bebek gibi çaresiz
Sabaha karşı, el değmiş diye panik
Çoktan bulaşmış olur soğuk ter geceliğine
Düşünüyorum...
Ah... seni düşünüyorum
Hep güneşin doğmasına ramak kala
Aynı dağın başka başka uçurumlarından düşüyorum
Karmakarışık.
Eminönü ikiye ayrılsa elma misal
Unkapanına yalın ayak
Kimse yok
Sokaklar boş, dizlerimiz burnumuzda
Büyüyoruz
Kapatıp gözümüzü ezberlenmiş İstanbula
Yalnız kendi adresimize yürüyecekken
Sarhoş kaldırım taşı serseri çıkar önüme.
Haftalar bozuk tütünlü sigara
Zorla alıştırılmış tiryaki
Avucumda dağılıyor dakikalar
Atmosferde adi sözler
Hınç birikmekte
Karmakarışık.
Tut öldüreceğim
Nasıl durdurayım benim olmayan beni
Büyüyor içimde umursamadan
Kapanmakta, kirpiklerim birbirine değecek
Ayrılık bitmeyecek gibi
Dolaşıyor damarımda şırınga
Panik içindeyim
Isıtacakken geceleri kızıl bir aşkla
Sarhoş kaldırım taşı serseri çıkar önüme.
Sarhoş kaldırım taşı serseri çıkar önüme
Aksaray Fındıkzade hovarda adımlar
Yıllara asılı kalmış hava zerrecikleri
Çıkıyor perde perde seyir
Aşkına uçuşan Marmara akşamlarında rüzgar
Bela herif!
Avucundan çizgiler silinmiş mi ne
Kıyameti harlayan sek küfürler savurmakta
Haberi yok dünya döner niçin
Bulanık beyin, ağzının payı zaman
Cigara yakıyorum unutkan umursamaz
Leyle-i kamer henüz piyasada
Orta yerde kocca gürültü
Gayrından duymuyorum, ateş istese biri
Gizlenecekmiş kelimelere
Hıh
Seni seviyorum apaçık
Beklemeyi bitirmenin ümidindeyken
Sarhoş kaldırım taşı serseri çıkar önüme
Yumruğum başkaldırıyor
Kaldırımlar fahişe, kaldırımlar leş yolu
Ayakkabımda kaldırım çamuru
Kısık gırtlağım sana kükrüyor
Yıldızlar utangaç, mecburi seyrediyor
İstanbul tırnaklarımda bitmiş
Karmakarışık.
Başını hatırlayamadığım düşler ortasında
Zil çalmakta kapıya bakan yok
Ayağa kalkışım gecenin Taksim yarısı
Uzatacağım elimi
Sarhoş kaldırım taşı serseri çıkar önüme
..................................................
............................
1995
İrfan KayaKayıt Tarihi : 19.6.2010 01:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İrfan Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/06/19/sarhos-kaldirimtasi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!