Sargon Yéhunda Şiirleri - Şair Sargon Yé ...

Sargon Yéhunda

Bıro'dan bir kilo kadın gerdanlığı
Bir satır
Ve bir barbarlık hikayesi...
Anahtarı oluverecekti bu Kelh'in!
Ama neylersin ki
Ben unutkan biriyim

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

Bir sevgili düşün ki; kabuğuna sinmeye çalışsın ve bunda inat etsin. Korkularından bir yumak yapıp içinde elini, ayağını ve cesaretini unutsun.
Bir sevgili düşün ki; varken olmasın, yokken var olmaya çalışsın! Varlığı acı, yokluğu boşluk olsun. Ben ya çok eski bir şeye aşığım ya da başka birine ama, bilmediğim, tanımadığım ve sadece beklediğim birine... Çok zor değil bırakıp gitmek ama beni bırakıp gitmeyen o hayaleti çok seviyorum.. O, bir yerde duruyor. Bana doğru geliyor, sonra geri adım atıyor. Paralel zamanlarda aynı şeyleri hissediyoruz ama kara deliklerimizin bizden istediği hızı hiç bulamıyoruz. Bu hız nedir bunu da bilmiyorum! Bir başka ben varsa bile benden, eminim o da bu sancının kollarında, yanlış kapıların öünde bekliyor.
Hangi kapıyı çalsam, anahtarı midemde kalıyor!
O hayaletin yüzü her yerde ve herkeste. Tanrının oyunu çok karmaşık! Kul olmadan kalem tutan ellere, arzuhalimi yazdım. Yar, resime karıştı, şiire karıştı, yazıya ve sihire karıştı. Ben, mırıldanıp bunları da bağıra bağıra 'seviyorum seni' diyemedim!
Bir sevgili düşün ki; baba evinde azize; benim yanımda şeytan olsun. Bazen korksun azize ruhundan; bazen de meryemin ruhuna lanet okusun. Muhammed'in nuru uğruna kendi nurunu yok etsin.
Çöle varsam, ayağımın değdiği yere ayağımı vursam ve orda toprak çatlasa, su çıksa, mucizem olsa, kendi nurunu benim uğruma da yok eder miydi?

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

Jojo! Seni şaşı gözlü, çirkin şey. Burnu ceviz, kıçı kurdeleli, sırtı çimene bak çimene duası. Suyundan biraz içebilir miyim?
Jojo! Bak dağ yarıldı ve bir mesih doğdu. Her yan bir kıble şimdi, secdeye vardı insanlar. İyilik adına, kutsal yolculuklar adına, çöl adına, serap ve şarap adına bırak da çimenlerinin arasında saklanayım.
Jojo! Babam hain, annem ceset, abim Dehaq! . Derler ki bu sefillik müstahaktır müstahak.Ama bu, bir mide bulantısından başka bir şey değildir. Yani, ufak ve pamuksu ve üşüyen ellerimi yaşamın gırtlağına soktum da böyle oldu.
Jojo! Gayrı, kaldırımlarda bir böceğim. Alnımda ayak izleri. Zevk doğurmuştu beni, şimdi de zevk öldürüyor. Kaldırımlarda bir böceğim. Günahını ödüyorum zillerin, davulların, ıslaklığın, mabedin, ayinlerin ve o bir kaç damla kanın..Artık bu şehir geri dönüşüm kutusundan başka bir şey değil. Sulanırsın, filiz verirsin, kırpılırsın; sonra çirkinleşir, çürürsün. Kokuna dayanamaz olurlar. Toprağa gömerler Jojo toprağa.
Jojo! Kente iyilik melekleri doluşmaya başlar. Gün boyu gökten yere inerek. Kanat çırparak. Gökten yere... O kadar kırık ki bu sahne, her parçasını ölü bir ruh taşır. Daha ışık yeni verilmişken, kenti bir sağanak alıp gider. Melek yağar gökten Jojo melek. Ağızlarından sarkan dillerine çıplak ayaklarımın kirini sürdüğüm hastalıklı, kötürüm melekler. Saman, çorap ve kırmızı ip aşkına sen kır kanatlarını da melek olma.
Jojo! Mavi rengini bir önlükte sevdim ben; içen bir şairin işaret ettiği gökten değil. Kapılar açıldığında, bir zil sesi ve koşuşturan kuru kıçlı kuzucuklar. İşte budur terazi ki hiç bir kefesine beni koymazlar. Ağır gelirim Jojo. Alışkanlıklarını yıkar ağırlığımın yarattığı bu gerçek. Mısır aldım jojo! Bu iyi bir alışkanlık olur diye düşünüyorum. Aziz'im sağ ol.

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

piştin
dişledim
bağırdın
utandım
üst katlardan
çekilmiş tırnak yaşamlar atılıyordu sokağa

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

Bana şerh alan, bana binaen bir bina, bir binek ve bir inek çizen benim en banal, bana en sanal, fırçası küçük bir dal, paleti hakikatten doğal, sakallı, püsküllü, milli ressam parçası hemşerim Resko Bey boşalan beline tiner sürerken, ben kumarda seni kaybediyordum.
Masa, bir savaşın tek dengesiydi. Dört ve tek. Üç ve bir. İki ve birer yada diğer olasılıkların oluşturduğu ittifaklar ve kara meleklerin ve ak meleklerin terden sırılsıklam oluşu, denge döngüsünün masaya kattığı derinlikti.
Bir savaşın ortasında seni bana yeğleyen benin bana kazandırdığı ikinci el, bozuk ve camı kırık bir hayatın bataryasını sende bıraktığını ve bunun sana geçen bir ganimet olduğunu kulağıma fısıldayan Resko’dan öğrenince, kendi üzerime bir oyun daha istedim. İlk elde, ilk on yılımı kaybettim. Meleklerimden biri öldü. Kalktım. Resko’nun çantasından biraz leblebi aldım. Dolaptan bir bardak pich aldım. Tekrar masaya oturdum.
Çocukluğunun hafızasını yitiren birinin olgun davranışlarının kaçta kaçının çocukluk sayılacağı evrime yeni bir teori ve boyut kazandırırken, dünyanın güneyini mesken edinen bilim adamları ve kadınları durmadan bir yerleri kazıyorlardı. İnatla ve sabırla kazıyorlardı. Bu yıllarca sürdü. Ve bir gün kayıp bir kente ulaştılar. hep aşağı doğru indiler. Kentin kalbine vardılar. Birden sırtım yarıldı. Bütün inenler oradan çıktılar. Bir meleğim daha öldü. İkinci elin sonuydu. Kanıma oynamıştık, kaybettim.
Sana kuduz olduğumu söylememiştim, değil mi? Yedi yaşımdaydım. Aşk ısırmıştı beni. Mesafeler için henüz bir aşı bulunamamıştı. Uzaklığın vücuduma yayılan virüsü enfeksiyonel bir hal alırken, bende ten korkusu baş göstermişti. O zamanki süt kokulu düşlerimi başımı dayadığım annemin dizlerine bırakırdım. Şimdi ise hüzünlerimi. Annemin dizi kangren, benim dizim ise daha ikinci bölümde en az izlenen program olduğu anlaşılıp, sabaha karşı, herkesin uykuda olduğu anlarda yayınlanır olmuştu. O an resim yaptığından uyanık kalan Resko, diziyi izlerdi. Gün içinde de bana anlatırdı. Hatırlamazdım. Dünümü hatırlamazdım. Hatırlayamıyordum. Resko, kumarda dünümü kaybettiğimi söyledi. Bu, üçüncü elin sonunda olmuş. Bir meleğim daha öldü.
Bir ara Resko’yu tanıyamadım. ‘’ pastel boya kullandığımdandır,’’ dedi. Yanıma oturdu. Bana beni anlattı. Bende kalmayıp sana geçen beni anlattı.

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

Bir narın imgesiydi çürümeye başlayan
Ve dumanın imlasıydı yoğunlaşan..

Bu bir kontrol kaybıdır
Gücün tükenişi ya da
Arenada düşen sözcüklerin

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

sır verdim sana
sır...
ateşe yemin
suya kin
iyilik tanrısının kemikleri sızlasın
artık kötüyüm

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

Kravatlı adamın kül kedisine anlattığıdır;
Sende artan bende azalıp da sana geçendir
Sen sırrını büyütürken
Ben cam kırıklarına yapışan tenimin bıraktığı mecralarda yüzüyordum
Şimdi masalın köşküne girip görkemli tahtına oturda kapında kul eyle beni

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

Saat 11.46
Gün ortası
Sıcak
Kazazede Zeki sedyede duruyor.
Alnı yarılmış
Göz kenarları mor ve şiş

Devamını Oku
Sargon Yéhunda

dostum şeyho'ya

Eski bir zamandı. Ben,hayatıma sinmiş börtü böceklerle bir masala sızar iken; keyif çatar, seyran eylerdim. Yanağımda usulca açılıverdi Ahmet, Muhammet, Keramet...Gece uzundu. Henüz dile gelmemişti. Kaya, bir sürgün heykeliydi. Sallallahüaleyhüvesselam, onu tanımadığını söyledi. Ağladım.keyif üzre ağladım.sevinç üzre ağladım.
Zevacın rahmine döl akıttım. Masal,beni tanımadığını söyledi. Kırıldım. Bir sızı oldum. Hayatımdan inen börtü böceklerin hayatlarına sindim.
Kaçtım? Hangi eklem bacaklıydım? Bilmiyordum. Kafka,beni gördü. Sırtına alıp şatoya götürdü.
Uzaktım.

Devamını Oku