Miljacka nehrinde
Her gurub vakti
Güneş kirli sulara batar
Arınmak ister
Bir zamanlar üstüne doğduğu
Zulümden, vahşetten…
Battıkça kirlenir
Doğdukça utanır
Battıkça kirlenir
Doğdukça utanır
Hiçbir yerde su kirlenmemiştir
Ve masumiyet…
Burada olduğu kadar
Ve güvercin çırpınışları
Ekmek kırıntıları için
Yürekleri sızlatmaz
Burada olduğu kadar
Bilinen
Konuşulmayan
Haykırılan sessizce
Unutulan
Hatırlanmayan
Bir bıçak keskinliğince
Mostar Köprüsü'nü Yıkamazsınız
Zümrüt kıyılara
Zümrüt sulara
Elmas kesilmiş hilal
Vicdan kesilmiş medeniyet
Köprü değil sadece
Bir vicdan aynası
Onu yıksanız da, kırsanız da
Topla tüfekle
Yeniden yükselir, yeniden dikilir
Tam karşınıza
Her şeyden kaçabilirsiniz
Ama vicdanınızdan
Mostar köprüsünden
Asla kaçamazsınız
O hep ordadır
Neretva'nın suları
Yutmaz onu
Suratınıza fırlatır
Vicdanınızdan kaçamazsınız
O hep ordadır
Elmas kesilmiş hilal
Vicdan kesilmiş medeniyet
Tam kalbinizdedir
Şehitlikte
Yeşil bereli, eli kalbinde
Bir çocuk asker
Yıldızla hilal arasında
Sonsuzluğa bakıyor
Bilge kralın baktığı yere
Gül mü ıhlamur mu yoksa
Baş döndüren bu rayiha
Hayır hayır değmez onlar
Ruhumdaki coşkunluğa
Bu kokunun tek sebebi
Ötelerden maveradan
Şehitlikten esen hava
Defalarca gelebilirim
Sadece bu koku için
Sadece bu koku için
Burada kalabilirim
Gazi Hüsrev Begova Camisinde
Gazi Hüsrev Bey Camisi'nin avlusunda bir çocuk
Minicik elleri
Üç veya dört yaşında
Ayakkabılarını çıkarıyor
Oturarak
Babasının eli gibi kavradığı
Camiye giriyor
Emekleyerek
O çocuk biziz
Tüm İslam milleti
O cami kendi özümüz, benliğimiz
Geçmişimiz
Adriyatik’ten Çin seddine
Tüm vatanımız
Biz şimdi hepimiz
O çocuğun şahsında
Gazi Hüsrev Bey Camisine giriyoruz
Kendimize geri dönüyoruz
Kayıt Tarihi : 23.6.2013 00:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!