Yuh olsun bana be..
Neden düşünemedim ki.
El ayak çekilmeden,
Almalıydım bir büyük rakı.
Şimdi her yudumdan sonra ekşimezdi suratım.
Yıllanmış olsa neyse
Köpek öldüren cinsinden bu meret…
Senin yüzünden,
Bu ikinci tongaya düşüşüm.
İlkinde..
Hanı gitmiştin ya gecenin bir vakti….
….ve hatta beni karakola bile düşürmüştün…
Baş komiser anlat bakalım dediğinde
Seviyorumdan başka söz duymayınca
Aptallığıma sinsice gülüp,
Az biraz nasihatten sonra hadi git dediğinde
Yine böyle kekremsi bir şarapla
Ağlatmıştın gidişine…
Oldu bir on yıl..
Gündüzün ne zaman çınlatsan kulaklarımı….
….ve ne zaman olur olmadık bir anda..
Bir seslenişle adın geliverse aklıma.
Gidenin ardından,
Belki sensin ümidi ile adımlarımı sıklaştırsam….
….ve hatta seslensem ardından.
Uzaklaşan adımları yakaladığımda
Bitsem, tükensem, kahrolsam…
Ağlardım gidişine….
….ama böyle değil…
Sende farkındasındır;
Unutuyoruz artık dünlerimizi….
….ve hatta isimlerimizi…
Ben çoktan unuttum deyipte yalan söyleme
Az önce..
Nasıl kızarmıştı yüzün….
….Alt dudağını nasıl kanatmıştı dişlerin…
Bir gülümseyişin vardı ki…
Çaresizlik miydi, pişmanlık mıydı, neydi?
Anlayamadım…
Seni suçladığımı düşünme sakın
Bu acıları sen vermedin bana
Biliyor musun gidişi nede kızmıyorum artık.
Doğmak gibi, ölmek gibi gerçekler var yaşamda.
Sebep aramakta neyin nesi ….
…..öylesine kabullendim artık her bir şeyi…
Ağlamak mı?
O da bir gereksinim..
Gülmek gibi…
Kayıt Tarihi : 18.6.2008 00:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!