Komedi izlemeye meraklı
Edepte diretken
Müstehcen yaralarımız saklı
Kifayetsiz olan yaşam değil
“Yaşıyor olurken”in telaşı
Bedeninin tuzuna gizliyor tenindeki yalanı
Bizi anlatma diyor
Aramızda geçenleri ve hatta kalanları öylece bırak, anlatma
Aldırmıyor lakin içimdeki anlatıcı
Deşifre edecek üstü kapalı altı fazlasıyla açık olan bütün yaşanmış sanılanları, yaşanmayanları…
Bir önceki gibi
Bir sonrakinde de yapacağından emin olabildiği gibi anlatacak anlatıcı, oldurulamayanları…
Alışkanlık biriktirmek için koleksiyona gereksinim duymuyorduk
“Seviyorum” tükettikçe sıradanlaşıyorduk
Kullanıldıkça anlamını eskiten gazete kupürleri gibiydik
Mutfaktan sesleniyordu sessiz diliyle
Hep uzaktayken nüksederdi konuşma hevesi
Uzaklaştığı her alandan bağırarak dillendirirdi dinletmek istediklerini
Yarım yamalak anlamamı alışkanlık etmişti
Cümledeki bazı kelimeleri duymaz, olasılarını ben tamamlardım o nedenle
Salataya limon koyayım mı?
Ömrümüzün en inatli zamaninda keçi boynuzunun bir gida oldugunu Ögrenmistik seninle
Tadina bakmaya heveslenmistik
Bir gidayi ilk yeme zamaninda insanin yüzüne gelip oturan veya vuran, Nereye vurduguyla yansima yaptigi anlasilamayan
Komik anlar vardir bir de
Illaki havaya bakmalar
Yüz burusturmalar
Bir öncekinin parmağında gördüm izini
Ses etse, bozulacak tamiri asla becerilememiş bunca aşksal kahırtı
Ve kapanması olur olmaza dahi yakartan o irinli yaralar
Öncekinin sesinde duydum sesini
Adını yan yana getirirken
Ve “canımsın” kelimesinin en soluna senden öncekilerinin kirlenmiş kanını sürerken gördüm onu
Kitap kapağı taslağında
Mona Lisa kadarız seninle
Bir yanımız ağlıyor
Diğer yanımız da öyle
Mona Lisa neresinden baksan acılı, ağrılı bir kadın
Kim demiş bir sureti gülüyor diye
Es verilmiş
Ve hatta bir notaya son anda eksik basılmış çingene bir yaz yaşanıyordu hiç görmeden tanıdıksız yüz göz olduğum o iklimi çarpık kaldırımlarda
Sabahın en şekersiz çay zamanında şiirin dizesinde baş harfini gördüm
Bir cadde olsaydı eğer
Uzağı görememe gerçeğimle yalan olur, görmezden gelirdim seni
Bir şiirin en afili dizesiydi baş harfini unutturmayan o “şey” her ne ise işte
Acıyan çok kapı kolu dirseğimde ilikli
Bugün nakli vardı sevda yüklü ömrümün
Ve ben çok itirazsız bir ayrılıkta
Kabul günü öğütüyorum…
Yeni başlarken, bitmiş geri dönmeler
Etrafta gürültüsüz ayakaltı dolaşmalarımız
Her özleyebilme halinde öyküler saklanıyor
Ebe olanı, saklananı, sayanı, ebeleyeni, sayıklayanı umursayan yok.
Düşüncesinde gölgeler bulunuyor dediler
Kılıfına inandılar
Yapmayın dedim
Gölgesi aklından büyük
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!