Sessiz sabahın başat nefesinde
Kan çağlayanı çayın narin sesinde
Zamana âmâde ağacın kafesinde
Düşer duldasız, erir mahlep yaprağı
Bu sabah kan damlar
Sapsarı kan damlar venüsün hum gözlerinden
Bohem bir sarılık saye düşer
Ab-dâr günün rengin dudaklarından
Sızım sızım efkâr basar
Parke taşlarını
Ve sararan sol yanımı
Yosun bağlayan kaldırımlarda
Seylap göz yaşları
Titreyen gözlerimde
Vahın ateş peykanı
Ayrılık damlar sabahın refref yastıklarına
Dalından kopmuş yaprakta
Hicran hıçkırıkları
Dizlerimde dermansız derdin dumanı
Matemler içindeki bardağa
Ve Leyla'nın sarı saçlarına
Dolanır ölümün semender parmakları
Yaş kemale erdi mi başlar ihtiyarlık
Göz yaşı döker sürur, biter bahtiyarlık
Hükmün geçmez sabaha, söner şehriyarlık
Usulca bir nida bırakır mahlep yaprağı
Gül-geşt ömrümüzün perisi
Nihayete erer bir gün
Nâgâh can çekişir kapımızda
Dalında okşadığımız hayallerimiz
Avuçlarımızda sıkı sıkıya bağladığımız
Seher vakti nefeslerimiz
Behiç ruhsarımız sararır
Günbegün zamana karşı
Solar gurup kızıllığında
Duhada karabasan basar
Çocukluğumuzun azra düşlerini
Sahrada ayrılık çığlıkları
Mecnun'un hüzün-bâr avuçlarında
Ve kapımda vakitsiz, davetsiz
Dakik zamanın akrepleri
Ti-ki-tak saatlerde yüklüdür miat
Dolar içime inceden inceye
Habeş sabahın tüm hüzünleri
Bardağın ucunda asılı sarı ölüm
Sinemi dağladın naçar gülüm
Masaya bıraktığın acılar bana zulüm
Hafifçe can verir mahlep yaprağı
Tundra yalnızlığı başlar
Ömrümüzün son demlerinde
Ölümün anafor sesleri
Visalin yüreğinde hançer yarasıdır
Efgan sabahlarda, sapsarı caddelerde
Tebessümleri yetim bırakır ölüm
Ne yer dinler, ne de yâr
Haccac karasıdır ölüm
Cahit’in sühan yalvarışları
Solan yaprağın haykırışları
Nafiledir bugün, son fasıldır
Vakit doldu mu çare yok
Tükenir son zerda nefesimiz
Afra düşlerimiz dalında mahzun
Heybemizde doyamadığımız nazenin güllerimiz
Dudaklarımızda tutuklu son kederlerimiz
Elveda limanına yanaşır "Sessiz Gemi"
Meçhul diyarlara başlar gizemli yolculuk
12-28.08.2014
Muhammed AhengKayıt Tarihi : 29.8.2014 13:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
12.08.2014 tarihinde taze bir sabahın ilk demlerinde, mahlep ağacının gölgesinde sıcacık çayımı yudumlarken bir ara masaya bıraktığım yarım kalmış çay bardağımın ucunda asılı duran, dalından düşmüş sapsarı yaprak beni hayretler içinde bıraktı. Sanki benden imdat diler gibiydi. Ya da bana: Ey dost hazırlığını yap! ihtiyarlık da ölüm de dört nala yaklaşıyor sana.Gül mevsiminden sonra sapsarı bir hazan devri başlar. Tedbirini hemen al. Nazenin yaprağın narin mesajını alıp kelimelere dökünce bu mısralar bir araya geldi. Can çekişen sararmış yaprağı alıp bir kitabın sıcak ve dost sayfalarının arasına aldım.Not: Mahlep (kenêr) ağacı,doğuda az yetişen bir ağaç türüdür. Daha çok orta anadoluda yetişir. Kokulu kiraz, yaban kirazı veya idris ağacı olarak da adlandırılır. Önemli Not: Olay kurgu olmayıp aynen gerçekleşmiştir.
Mânâ arayınca civan, yorum'u bulmuş yoldaşı
Aşkları yapınca vatan, âşık olmuş vatandaşı.
Seven arayınca civan, sevilen olmuş yoldaşı
Meşkleri yapmışlar vatan, Dil'ler olmuş vatandaşı.
TEBRİKLER...yüreğinize sağlık sn Muhammed AHENG bey
En derin hürmetlerimle...başarılar dilerim,
Her şey gönlünüzce olsun..esen kalınız her daim.
Sinemi dağladın naçar gülüm
Masaya bıraktığın acılar bana zulüm
Hafifçe can verir mahlep yaprağı
Duygu yüklü kelimeri adete örmüşsünüz...Tebrik ederim...
Harika bir şiir okudum. Dili kullanmadaki ustalığınız mükemmel. Kutladım içtenlikle.++
Göz yaşı döker sürur, biter bahtiyarlık
Hükmün geçmez sabaha, söner şehriyarlık
Usulca bir nida bırakır mahlep yaprağı
_____________Mevsimlerin sonbaharı olduğu gibi ömründe sonbaharı var ve bu ikisini öyle güzel harmanlamış ki şair Kutlarım..
Yürek sesiniz ve Usta kaleminiz hiç susmasın Muhammed bey
..Ant10 saygılar
TÜM YORUMLAR (15)