Şiirler yazdım kavak yellerine
Yaz, kış, bahar mevsimlerinde
Yapraklarını dökerken yollara
Şıvgınlar verirken baharlara
Sular yürür gövdeden doruklara
Doruklar yükselirken mavi bulutlara
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Çığırtkan duygularım kavak yellerinde
Estirir oraya buraya, çağlar atlamış bana ne?
Hey akıl, bilimsel mi kalbimi dinlemem
Var mı kalbimin verileri bilimselinden
Kavak yellerim esince alabora düşlerimden
Söyle bilimsel teoriler, hipotezler çıkar mı ilkelerinden?
Bilirim kanunsuz eser benim kavak yellerim
Haydi, söyle bana, varsa bilimsel bir diyeceğin ..
kutluyorum efendim..
kaleminiz ve yüreğinizi..
namık cem
Çığırtkan duygularım kavak yellerinde
Estirir oraya buraya, çağlar atlamış bana ne?
Hey akıl, bilimsel mi kalbimi dinlemem
Var mı kalbimin verileri bilimselinden
Kavak yellerim esince alabora düşlerimden
Söyle bilimsel teoriler, hipotezler çıkar mı ilkelerinden?
Bilirim kanunsuz eser benim kavak yellerim
Haydi, söyle bana, varsa bilimsel bir
emeğinize sağlık çok güzel bir çalışma
saygılar gönderiyorum .........
Şairin şiirselliği, içinde bulunduğu zamanın düşünme saçılımlarında gelişmedir.
İşte sevgili Çaban'ın yaptığıda bu.
Erdemle...
kalem gücünüz hep mükemmel....zevkle okuyorum.....her zaman yetişemiyorsamda ..af ola....saygıyla
üstadım;
çok anlamlı ve düşündürücü zarif yüreğinizin sesi olan güzel çalışmanızı beğenerek okudum.. çok çok güzeldi..
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz
Tam puanla kutluyorum Yüreğinize sağlık
KAVAK YELLERİNİN ESTİĞİ YERDE, NE AKIL KALIR, NE TEORİ. NE SENTEZ.NE HİPOTEZ, NE TEORİ.HELE BİRDE ILIK ILIK ESTİMİ DEĞME KEYFİNE ÖMÜR BOYU , BU YELİ ESTİREBİLENE NE MUTLU.KUTLARIM KALEMİNİ SAYGILAR. EROL SAGUN.
yine esse başımızda..
ben memnundum..
Değişiklik ve günceliği yakalamış şiirniz.
Ahenkli akışla dizeler, insan düşüncesini sarıyor ve uyarıyor.
Kavak yellerini gözleyen, dinleyen bir çınar gölgesinin anlattıkları....
Kutluyorum sayın Mehmet Çoban...
Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta