(Mutlak ve Görece)
- Anahtar -
Neresinden başlasan sonu hüsranla biten
Hiç bitmez zannedilen ama zamanla biten
Kararmaya yüz tutmuş yorgun akşama dair
Geceyi sevda bilmiş mutsuz yaşama dair
Anlatılmış son öykü,söylenmiş son şarkı bu
Gördüğüm rüyaların, gerçekten tek farkı bu
Sessiz sedasız bir düş, belki masal şimdilik
Belki çölde kaybolmuş yalnız bir sal şimdilik
Zamansız bir terk ediş, sessiz bir veda belki
Susturulmuş bir çığlık, yankısız seda belki
Kimbilir; yaz göçerken, dal inceldiği zaman
Belki duyulur sesim, vakti geldiği zaman
Ama şimdilik sesim, bir bahçede konaklar
O bahçe ki; kimbilir kaç hüsranımı saklar
Aslına bakarsanız, işin masal kısmı bu
Gece, karanlık ve ben; hikayenin aslı bu.
- Kapı -
İsmim yok! Kimliksizim; eğer tabiri buysa
Dünyada yaşıyorum,doğduğum yer doğruysa
İsmim yok! Soyismimi yıllar önce kaybettim
Gölgem beni taşıdı, bense gölgeme yettim
Gökkuşağından korkan bir hayalken sözlerim
Sabahsız bir gecenin kıyısıdır gözlerim.
Ve kimbilir kaç yıldır devasız bir sızıyım
Tüm terk edilişlerin, kronik yalnızıyım.
Önce ışıklar söndü; bir ben kaldım yanımda
Hasret de bana kaldı sahipsiz isyanım da
Sonra yıldızlar kaydı; herkes bir dilek tuttu
Kimisi murat oldu, kimini gece yuttu
Kimi karaya güldü, kimini ak ağlattı
Kimi erken yoruldu kimi duvak bağlattı
Kimi bir kez emretti; yeni kölesi geldi
Kimi aşka mecburken aşkın ölesi geldi
Benimse ne dikenim ne gülüm sabah gördü
Yüreğim hergün eyvah, gözlerim günah gördü
Üstelik ışıl ışıl, aydınlık bir gündüzden
Gözlerim kaçar oldu - ve belki sırf bu yüzden -
Yıldızıma kar yağdı, buz tuttum; üşüyorum
Tutunacak dalım yok, yoruldum; düşüyorum
Düşüyorum ve toprak ne yumuşak ne çok sert
Ne ismim kadar mağrur ne gözyaşım kadar mert
Düştüğüm yer ne deniz ne okyanus ne de göl
Ne kimsesiz bir ada ne de vahasız bir çöl
Düştüğüm yer bir kapı, kapının kilidi pas
Gördüğüm her yüz gerçek,gerçeğin adı kumpas
Baktığım yer karanlık; karanlık çırılçıplak
Girdiğim yer bir bahçe,bastığım her yer ıslak
Islanmış bedenimle sırılsıklam yürüyüp
Düşlerimi ardımdan bir suç gibi sürüyüp
Korkuların üstüne korkarak gidiyorum
Kendimden korkuyorum ve biad ediyorum
Ardımdaysa,ardımdan dört nala koşup gelen
Artık sığınacağım en son adresi bilen
Yalınkılıç kuşanmış düş avcısı atlılar
Cehennem sorgusunun baş savcısı atlılar
Anahtarı pas tutmuş bir kapının önünde
Ve duvarı çatlamış bir yapının önünde
İhanet namlusunu öfkeyle fişekleyip
Karanlık düşlerine binbir yalan ekleyip
Hüzzam kokan bahçeme girmeyi denerlerken
Ama seferlerinden eli boş dönerlerken
Cinaslı cümlelerin anlamını yorarak
Kimliksiz ahvalimi kapı kapı sorarak
Gerçeğin aynasına bir kaç kurşun sıktılar
Ve ne kadar suç varsa üzerime yıktılar
Saat durdu,gün sustu; sus pus olmuşken nefes
Sessizce fısıldadı rüyalarımdaki ses:
'' Aynaya kurşun sıkan önce kendini vurur,
Tenhada gebe kalan karanlıkta doğurur. ''
Artık biliyorum ki; söylenirken son şarkı
Kainat dursa bile; döner düzenin çarkı.
Ama sizin hüzünle doluysa sandığınız
Yani mutluluk diye hüsransa andığınız
Rüzgarın ters estiği yönden buyurun lütfen
Yasaklı düş bahçeme önden buyurun lütfen ->
Kayıt Tarihi : 23.11.2006 13:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

kaleminize ve yüreğinize sağlık
selam ve saygılar
TÜM YORUMLAR (2)