Sanma Şahım Şiiri - Yorumlar

Yavuz Sultan Selim
7

ŞİİR


256

TAKİPÇİ

Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur
Herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur
Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur

Tamamını Oku
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 20.09.2010 - 11:40

    Sayın, Doğaner Erorhan efendi; Muhterem Yavuz Bahadıroğlunun romanlarını tu, kaka(!) ilan ederken nankörlük etmiyormusunuz? Belli ki sizde ciddi bir eksen kayması olmuş ki, vesile-i nimetleri tenkit etme vefasızlığını gösteriyorsunuz! O güzel romanlar sayesinde bu kadar vatan ve millet sevet olabildiniz! yoksa hangi izimin uydusu olacaktınız acaba?
    Hem o, güzel romanlara alternatif daha gerçekçi hangi romanları tavsiye edebilirsiniz çok merak ediyorum?

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 20.09.2010 - 11:33

    Şanlı ecdadı diline dolamaya çalışanların kendi ikrarlarına bir bakın da, ne mal olduklarını anlayın!
    'Arap naci' Gibi ne idüğü belirsizlerin ecdadıma dil uzatmaya çalışmaları tam bir denaet ve şenaet! Adam(!) resmen;'Benim atam değil ki) itirafında bulunuyor! Onun gibi müfterilerin kimlerin torunları olduklarını tahmin etmek hiçte zor olmasa gerek! Ya sabateisttir, ya Ermenidir, ya Rumdur, Ya bulgardır ya da; Şah ismailin torunudur! Ha, Rus da olabilir! Nazımofun dedesi de Polonyalı değilmiy di?
    Bu gibi zevattan şanlı ecdada mersiye düzmelerini beklemek fazlaca safdillik olur du. Herkes sütünün muktezasına göre konuşacak yada ürecek!
    Heyy yöneticiler bu gibi aykırı sesleri burada öttürmenin şiirle, şairlikle ne alakası varda, onların çirkin iftiraları halen yorum hanesinde göz tırmalayıp mide bulandırıyor?
    SİLİN BU ZIRVALARI SİLİN!
    EY ŞANLI ECDADIM BU GİBİ GAFİL VE HAİNLER HER ZAMAN VARDI VE KIYAMETE KADAR DA OLACAK! SİZLER HAYATLARINIZI BU GİBİ NADANLARLA MÜCADELE EDEREK GEÇİRDİNİZ ŞİMDİ SIRA BİZLERDE! MERAK ETMEYİN BU TENLERDE ŞU DEĞERSİZ CANLAR BAKİ OLDUĞU MÜDDETÇE SİZE YAPILAN BU HAKSIZ VE ÇİRKİN SÖVGÜLERE GEREKEN CEVABI SADIK VE HELAL SÜT EMMİŞ AHFADINIZ VERECEKLERDİR! SİZ KABRİNİZDE RAHAT UYUYUN VE YAPTIĞINIZ ŞANLI FETİHLERİN MÜKAFAT-I AZİMLERİNİ NUŞ EDİN!
    Bütün ecdat torunlarına ve iftiradan beri kadirşinas dostlara hayırlı çalışmalar dilerim.

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 20.09.2010 - 11:19

    Osman bey, remel behrindedir şiir. Bildiğiniz bir şey varsa söyleyin de bilelim

    Cevap Yaz
  • Orhan Balkarlı
    Orhan Balkarlı 20.09.2010 - 11:11

    Ortaçağ Avrupa’sında bir dine bağlı olmak ve dinden çıkmak da dâhil her şey kilise’nin tekelinde olduğu için bütün fikri tekâmüller, bilimsel ve sanatsal gelişmelerde kilise etrafında şekillenmişti. Dolayısı ile filozof, şair yazar, bilim adamları vesaireler hep çoğunlukla din adamlarının içinden çıkmış ve kilise’nin görüşüne aykırı görüş beyan eden, bilimsel buluş yapanlar falan hep aforoz edilmiş, öldürülmüş, asılmış kesilmişti.
    Peki, bizde durum neydi. Amerika’nın fasulyesinden, patatesinden onlar gibi bizimde haberimiz yoktu. Latife bir yana bizde işin rengi biraz farklı olsa da aynı baskıcı totaliter zihniyet hâkimdi. Hanedan etrafında şekillenmişti her şey ve din adamları hanedanın baskıcı zorbaca ve zalimce idaresine Allah katında bir kılıf bulmak cahil halk kitlelerinin gözünü boyamak için vardı. Bizde de fikri tekâmüller, bilimsel ve sanatsal gelişmeler hanedan etrafında oluştu. Onun içindir ki bu aydın, şair, yazar, feylesof, bilim adamı takımı ekseri saray çevresinde yetişti. Hem şehzadelerin, sultanların; hem de vezirlerin, şeyhülislamların; hâsılı diğer ekâbir zümrenin içinden; ya da bunların çevrelerinden çıkmıştır, ekseriya bilim ve sanat erbabı. Efendim bizde hoşgörü vardı yoksa bu Yunus’lar Mevlana’lar falan nerden çıktı denilmesin. Evet, hanedan’ın dışında Anadolu’da bir halk edebiyatı gelişmiştir. Ama bu tamamen kendi çapında merkezi idare ile barışık ya da yerleşik otorite ile bir derdi olmayan bir edebiyattır. Çok basit bir örnek Pir Sultan Abdal’ın neden idam edildiğini herkes biliyor. Aykırı sesler her daim susturulmuştur.
    Sözü çok uzatmadan meramımıza gelelim. Osmanlı Sultanlarının pek çoğunun şair olduğu söylenir. Öyle olmaları son derece normaldir. Çünkü saray çevresinde kendi devirlerinin en iyi eğitimini alarak ve özel hocalar elinde yetişerek büyüyorlardı. Ve bu insanların hemen hepsinin şehzadelik dönemlerinden tutun hayatlarının sonuna kadar baştan sona macera bir hayatları vardı. Hem at üstünde savaşıp, hem de en nadide cariyelerin koynunda sevişiyorlar; hem kelle kesip, hem ten okşuyorlardı. Bana göre 3.Selim iyi bir şair ve bestekârdır. Kanuni iyi bir şairdir. Hürrem’in kölesi olacak kadar küçülmüştür kendi oğlunu öldürtmüştür insanlığından feragat etmiştir maalesef o da var. Fatih hem şair hem ressam hem filozoftur ama kundaktaki kardeşini boğdurtmuştur ne yazık ki. Ve dahası kardeş katlini yasallaştırmıştır. Yavuz elde çok fazla eseri yok benim bildiğim 3–5 eseri var onlar bile dikkate alınsa şairdir. Kan dökmüştür, oğlancıdır, sucudur, bucudur Kürtleri kesmiştir Kızılbaşları asmıştır onlar ayrı mesele bu köşenin konusu olmamakla birlikte bir padişahtan söz edilince ister istemez gündeme gelir. Bunların hep tartışmaya açılması ve toplumun gerçekleri öğrenmesi lazım.
    Birde bu sultanlar Yavuz, Fatih, Kanuni falan hepsi dâhil bence çok ta mutlu insanlar değil yaşadıkları hayattan hep ızdırap duymuşlar. Yavuz’un şu şiirine bakar mısınız?
    Derdü bela
    Gözlerimden aktı deryalar gibi yaşım benim
    Dostlar ummadık şeyler gördü bu başım benim
    Ben geda gurbed diarında kalır idim yanlız
    Olmasa milletü derdü bela yoldaşım benim.
    Kanuni’nin de benim bildiğim pişmanlıklarını ya da sultan olmaktansa rastgele alelade bir insan olmayı arzu ettiğini söylediği şiirleri var Hürrem için yazdıkları arasında.
    Tarih iyi incelendiğinde apaçık görülecektir ki Yavuz öyle pek de ele alınacak bir insan değildir. Bu da benim kendisinin nasıl bir insan olduğuna ilişkin edindiğim bilgiler ışığında vardığım kanaatimdir. Ama şairliği 3–5 şiiri var bildiğim ne kadar yeterlidir değerlendirmeye tartışılır şair yönü vardır. Günün şiirindeki şiiri de devrine göre hem içerik yönünden şiirdir; hem de şekil olarak yeniliktir. Kısadır, özdür, hikâyesi doğru ise şiirden daha şiirdir. Ama geçmişte kalmıştır ayrı mesele. Öte tarafta sorgusunu vermiştir, veriyordur ya da verecektir yaptıklarının. Bizim konumuz şiiriydi görüşlerimiz bu minval üzeredir.Saygılar.


    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 20.09.2010 - 10:14

    Şiir aruz vezninin remel behrinde yazılmış,
    Tefilesi: fAilAtün fAilAtün fAilAtün fAilün - dür.


    Şiirin ikinci mısrası hatalı, orijinalde hata olduğunu sanmıyorum:

    Herkesi sen.. dostun mu sandın.....belki ol ağ.......yâr olur

    fAilAtün .......mefUlü fe*lün...............fAilAtün......... fAilün.

    Göründüğü gibi vezin bozulmuş
    'dostun mu sandın' ( dört hece değil beştir) mefUlü fe*lün olmuş
    aslında 'dost mu sandın' olmalıdır

    Şiirin adı 'Didar Olur' yazılmış. 'didar' değil 'dildar' olmalı şiirdeki gibi
    didar- ayık uyanık uykusuz
    dildar - gönül dostu. yar demektir


    Cevap Yaz
  • Nalinnalin Denizdeniz
    Nalinnalin Denizdeniz 20.09.2010 - 09:44

    iran şahına yazılan bu şiirin özelliği yukardan aşağı ve soldan sağa aynı olması...

    Cevap Yaz
  • Ulvi Ziya
    Ulvi Ziya 20.09.2010 - 09:09

    Burda bakış açısı çok önemlidir...Kendisinin Şah İsmail'in tarafından olduğunu hissedenler , bu şiir ne kadar iyi olursa olsun KIH demeyi , karalamayı ilim(!) ve bilgilerine (!) uygun bulacaklardır...Kimler bu şiire kötü der bir düşünün...Turnosol kâğıdı gibi akı ...b.k'dan ayıran bir şiir...

    Cevap Yaz
  • Mücella Pakdemir
    Mücella Pakdemir 20.09.2010 - 09:02

    Padişahların şiir yazmasına şaşırmamalı. Şehzadelerin her birisi doğdukları andan beri ileride padişah olacak şekilde 4/4 lük yetiştiriliyorlardı. Edebiyatın, bilimin, sanatın her dalında sıkı bir eğitim alıyorlardı. Devler yönetimi, savaş teknikleri, diplomasi, tarih matematik, aklınıza ne gelirse uzman seviyesinde donanımlıydılar. Karar verme, tahmin etme, yargılama, yürütme yetenekleri uç seviyelerdeydi. İçlerinden en mükemmeli, en yüreklisi, en kabiliyetlisi seçilip padişah yapılıyordu. Ya da Yavuz Selim’de olduğu gibi halkın ve askerin desteği ile bileğinin de gücü ile padişahlığa geliyordu.
    Yavuz zamanını anlatmak çok uzun sürecek ama kısacık değinmek istiyorum. Doğudan gelen dui papazları, aynen bu gün pkk nın yaptığı gibi Doğu Anadolu’nun köylerine, kasabalarına baskınlar düzenleyerek, yakıp yıkarak, insanları öldürüp evlerini talan ederek Osmanlı mülküne zarar veriyorlardı. Şehzade Selim o sıralarda Trabzon valisiydi. Babası 2. Beyazit’e durumu iletmek istese de Dersaadet’e sokulmamış, babası ile iletişimi kesilmiştir. Nihayet babasının ordusunu yenerek tahta çıkmıştır. Tabi ki askeri anlamda ilk işi doğuyu emniyet altına almak olmuştur. Şah İsmail’le yani Safevilerle yaptığı Çaldıran savaşı (1514)ve önemli kale ve şehirlerin fethi gibi (1515). Daha sonra Memlük devletinin sonu olan Mercidabık savaşı.(1516). Mısır seferi ile kazanılan Ridaniye savaşı (1517). Bu tarih aynı zamanda Abbasi halifeliğine son veriliş tarihidir. Halifelik Yavuz’a geçmiştir. Bundan sonra Yavuz batı seferi hazırlıklarına başladı ve Edirne’ye doğru yola çıktı. Sırtında çıkan şirpençe denilen çıban sebebiyle vefat etmiştir. (1520) Oğlu Kanuni’ye güçlü bir ordu, dopdolu bir hazine ve iç karışıklıkları bitmiş, sınırları emniyet altına alınmış huzur dolu bir ülke bırakmıştır.
    1512 de tahta çıktığı anda 2.375.000 km2 olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölümünde imparatorluk topraklarının 1.702.000 km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2'si Asya'da, 2.905.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır.
    Arapça ve Farsçayı ana dili gibi biliyordu. Selimi mahlası ile şiirler yazıyordu.

    Sanma Şahım / Herkesi Sen / Sadıkhane / Yar Olur
    Herkesi Sen / Dost mu Sandın / Belki ol / Ağyar Olur
    Sadıkhane / Belki ol / Alemde / Serdar Olur
    Yar Olur / Ağyar Olur / Serdar Olur / Dildar Olur

    Santranç tarzını ilk olarak Yavuz bulmuştur. Aynı tarz günümüze kadar şairler tarafından denense de emsali kuvvette dizeler hala yazılamamıştır. Bu şiir koca Sultan’ın ne kadar becerikli, akıllı, bilgili olduğunu adeta haykırıyor. Kendine hayran bırakıyor.

    Bu arada şunu belirtmek isterim. Aşağıda okuduğum yorumlarda kızıl sultan lafı geçiyordu. Bu lakap bir türlü baş edemedikleri için içlerindeki kini anlatır bir şekilde BATILILAR tarafından 2. Abdülhamit’e takılmıştır. Yavuz’la alakası yoktur.

    Yavuz Sultan Selim hanı ve Asya’dan itibaren Türklüğün tarihini, yazdığı eserleri ve konferansları ile bana ve milyonlarca kişiye sevdiren değerli tarihçi yazar Yavuz Bahadıroğlu’na buradan teşekkür ederim.

    Cevap Yaz
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 20.09.2010 - 08:47

    bu kadar hiddetli, kudretli bilinen bir padişahın şiir yazması ayrıca dikkat çekici. yinede aldıkları eğitimin ve öğretinin kişisel özellikleri ile birleştiğnde nasıl farklılık yarattığının bir kanıtı. Yavuz Sultan kalemi, kelamı ve yönetici yanıyla unutulmaz bir değer.

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 20.09.2010 - 05:27

    Nefis (ciğere) erişemeyen kediler,ciğeride bıraktılar ciğerin sahibine mundar demeye başladılar.FesuphanAllah.Yöneticiler bu tür yazıları anında silmeli..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 107 tane yorum bulunmakta