Sanır mısın ki
Gölgenin boyu kadar büyüktür sevdan
Nefasetsin, eksilmeyen aşk sofralarından
Bir o kadar heybetli yaşamın
Ve de müteselsil kefil O minnacık dünyan…
Yüreğindeki cılız mumu söndür
Sonra dönüp bak arkana
Kuruyan damağına yapışır adeta sivri sandığın çaresiz dilin
İner kepenklerin gıcırtıyla
Asma bir kilit vurulur dudaklarına
Çürümüş saçaklarından damlalar düşer
Paslı sular akar boş sokaklarına…
Boy ölçüş boş bir zamanında
Kesretli sandığın abes dakikalarınla
Kendini mi saklarsın
Kendinden mi saklanırsın
Bir dem sohbet et ücra köşelerde aynalarınla…
Gücün değil giydiğin kıyafette
Varsa
Sevgidir yüreğinde yeşerttiğin
At kendini yeryüzünün kollarına
Kokla
Uzak dağların arkasındaki Ardıç Otundan gelen rayihadır nefeslediğin
Sal ki kendini kasıtsız
Bilinmeyen bir el saçlarını dağıtsın
Suçlusun de
Asıl yanaklarını okşayan yaramaz rüzgarın kulaklarına
Ne ektiysen odur tanımlayan seni
Aldırma
Fukara sokakların çamurlarına
Bu sensin, iliklerinde hissettiğin
İşte bidayet o andır kendini keşfettiğin
Unutma!
Gözlerindeki güneş gülümsediğinde
Cesametli olur gölgelerin…
Sana açılan kanatlarıma attığın çakıl taşları canımı acıtsa da,
Yüreğim hep kır çiçekleri taşır o tatlı hatıralarına,
Sen yine de aldırma o kendini bilmez takvim yapraklarına,
Yolun yarısına asırlar var daha(!)
Kayıt Tarihi : 2.4.2005 11:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ruhumuz bazen böbürlenmeye bayılır, Kaf Dağını kendisinin yarattığını sanacak kadar...
Varsa
Sevgidir yüreğinde yeşerttiğin'
ne denilebilirki....muhteşem....muhteşem....muhteşem......
Suna Doğanay
TÜM YORUMLAR (11)