Kuşlar..Ahh..kuşlar, küstüm size
Konmayın bundan sonra pencereme
Yıllardır bakıp gözlerime
Yürüyemeyeceğimi bile bile
Yalan söylediniz bana, niye? ...
O saf çocuk değilim artık,
Büyüdüm hüzünlerimle
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Evet engelli insanların engellerini gözlerine sokmamalıyız. En acısı bu işte. Onlara normal bireyler gibi davranılmalı. Tabii ki engel durumlarını da gözardı etmeden...
Yüreğinize kaleminize sağlık öğretmenim. Çok hüzünlü bir şiirdi...
Kutluyorum sizi...Sevgilerimle...
Hepimiz bir engelli adayı olduğumuzu unutmayalım..
Duyarlı yüreğinize ve kaleminize sağlık Naime Hanım..Kutluyorum sizi.
Saygı ve sevgilerimle...
Meslek hayatım çok farklı sosyal kesimlerin olduğu çevrelerde yaptım... Birçok engelli öğrencim oldu...
Beni en çok etkileyen onların ağırbaşlı, kaprissiz ve uyumlu tavırları oldu... Arkadaşlarının yaptığı şımarıklıklara hayretle bakarlardı. Kendilerinden istenen hiçbir şey için mazeret üretmezler, ellerinden geldiğince emek harcarlardı.... Kısacası çok güçlüydüler....
Bu öğrencilerimden biri hiç unutamadığım Şükrü'ydü...
Lise birinci sınıfta öğrencim oldu ilk kez... Ağır spastik engeli vardı... Zor yürüyor, ellerini de kullanamıyordu. Ailesi okuması için her şeyi yapıyordu. Okulun bahçe duvarına bitişiğindeki evi, Şükrü çok yürümesin diye satın almışlardı. Annesi onu sınıfa kadar getiriyor, çantasını ve giysilerini taşıyordu...
Çok başarılıydı Şükrü... Keskin ve pırıl pırıl bir zekası vardı... Elleri çenesinin altında kilitlenmiş olarak bürün derslerini hipnotize olmuş gibi izlerdi, ve bütün işlemleri zihinden yapardı.
Seviye üstü öğrencileri ölçmek için zaman zaman zor sorular çözerdik... Bir dil bilgisi dersinde yine öyle bir örneği tahtaya yazarken, 'kim çözebilir' diye sordum sınıfa... Kısılmış gözleriyle ayağa fırlayan Şükrü, 'ben çözerim öğretmenim' dedi. Bu ani hareketiyle beraber elleri çözüldü ve yanındaki arkadaşının suratına tersten okkalı bir tokat indi...
Sınıfta bir anda hayat durdu... Arkadaşı büyük bir olgunlukla yerinden kalkıp onun ellerini kenetlemesine yardımcı oldu, Şükrü o nada kıpkırmızıydı. Çok özür diledi, arkadaşı onu öptü. Şükrü söyledi ben çözdüm, kusursuz bir cevaplama oldu...
Her sınavına jokerle alırdık Şükrü'yü.... Bir Fizik sınavına denk gelen joker MF bölümünde son sınıf öğrencisiydi. O soruyu okuyor, Şükrü'^nün söylediğini yazıyordu. Bir anda Şükrü öğrenciye koluyla vurdu, 'sil onu, ben öyle demedim' dedi... Öğrenci yavaşça kulağına eğilip bir şeyler söyledi... 'şükrü çok sinirlendi ve 'bana acımanı istemiyorum, doğru olmasa da benim dediğimi yaz. Ben hak etmediğimi istemiyorum' dedi.
Aynı yöntemle girdiği sınavlarla Uludağ Üniversitesi'ne girdi ve dönem kaybetmeden mezun oldu....
Bu çok güçlü özel insanları saygıyla, sevgiyle kucaklıyorum...
Bu duyarlı yaklaşımınızla kaleme aldığınız şiirinizi ve sizi kutluyorum Naime Öğretmenim.... Sevgilerimle...
Günün anlamını belirten şiirinizi tekrar okudum ve oldukça duygulandım. Engel, yeter ki yürekte olmasın, gerisi bir şekilde yerine getirilebiliyor. Aslında bizler engelliyiz çünkü; engelleri biz koyuyor ve yaşamlarını zorlaştırıyoruz. yapılacak en büyük iyilik, acımak yerine işlerini kolaylaştırmak... Duyarlı yüreğinizi gönülden kutluyorum.
Dün akşam American God Talent programında bir yarışmacı izlemiştim. Dört yaşından beri şarkı söyleyen ve müzik aleti çalan bir kız an altı yaşında duyma yetisini geçirdiği bir ateşli bir hastalık sonrası kaybediyor. En sevdiği müzik hayatından o an siliniyor. Duymuyor artık... ne şarkı melodilerini ne ona bestelerini yaparken ilham veren doğaya ait / insana ait sesleri duymuyor artık...Ama duymamak değil de müziksiz kalmak dayanamayacak olduğu olunca özel eğitim programlarına katılıyor. Titreşimlerle kaslara seslerin ritmini aktarma yöntemi... ???....
Ve on yıl sonra bu programda sahnedeydi...Şarkısını söylemeye başlamadan önce ayakkabılarını çıkarttı, Yerden gelen titreşimleri alması gerekiyordu. Arkasında iki enstrüman çalan kişi daha yerini aldı.
Ve evet işte elinde gitarı, kendi bestelediği şarkıyı söylüyordu. I just tried / sadece denedim. Muazzam bir ses...her kelimesi yüreğe vuran bir şarkı sözleri... ve herşeye rağmen mutluluğun taştığı ezgiler... Sonuçta; salon ayakta alkışlayanlarla yıkılıyordu ve özel kararla ilave eleme turlarına katılma durumunda kalmayacağı şekilde istisnai olarak yapılabilinen bir uygulama ile bu duyma engelli kız direkt finale taşındı. :)) mandy harvey ..Tabii ki sulu sepken biri olarak Mandy'nin başından aşağı konfetiler yağarken ben de onunla ağlıyordum...
Ama ya bu tedavi imkanlarını uygulayan ünitelerin sayısının yaygın olmadığı ve kontenjanlarının çok sınırlı olduğu ülkemdeki engellilerin, yeniden hayatlarının kıyısından köşesinden tutma imkanları...Yüzde / binde kaç ihtimalleri var..ne kadar şansları var... Mandy gibi mutlu oldukları şeyleri yeniden yapıyor olabilecekleri tedavileri ve destekleri alabilecekleri yerler kaç tane var... Devlet bütçesinden karşılanmayan özel eğitimi verecek uzmanların sayısı bu kadar azken ve saat bedelleri bu kadar yüksekken kaç kişi bu tedaviyi kendi imkanlarıyla finanse edebilir...Veya şiirinizde de özellikle en çok hoşuma giden yerde belirttiğiniz gibi
Söyle dostlarına lütfen anne:
Acıyan gözlerle bakmasınlar sana / bana öyle
Hiç ister miydim en güzel yıllarını sürüklemek
Sandalyemin tekerleklerinde?
Bir can, kaç ezen bakışı kaldırabilir ve yaşamaya devam edebilir ki... Kim engelli olmayı ister ki... Ne bu nları yaşamış olmayı ne de etrafındaki sevdiklerine yaşatmış olmayı kimse istemezken...niye bin bir milyon kere daha onları bakışlarla ezip engel kazıklarını yüreklerine çakarlar ki...
Bu anlamlı şiirinizi kaleme aldıran yüreğinizi ... bu günü unutmayan fikrinizi zikrinizi......Yani böylesi bir naiflikte güzelliğe sahip olan sizi.. canı gönülden kutluyor ..sevgi ve saygılarımı gönderiyorum..
Bu gün 3 / ARALIK Dünya Engelliler Günü...
Sahi engel bedende midir? Yoksa yüreklerde mi?
Bedendeki engellerin zorlukları acıdır, hep eksikliktir ama bir türlü çekilir o zorluklara göğüs gerilir ama yüreklerdeki engellilik sakatlık pek çekilecek gibi değildir... Çünkü sakat yürekler her türlü kötülüğün anası gibidirler...
Unutmamalıyız ki her sağlıklı kişi bir engelli adayıdır...
Onların gözüyle görebilmeli, hisleriyle yaşamayı bilmeliyiz ki onca zorluklarına bizlerde birer engel olmayalım, acılarına acı katmayalım... Özellikle de duygularını incitmeyelim... Çünkü o yürekler daha narindir en küçük bir bakış bile onların gönül saraylarında depremler yaratır...
Çok güzel ve oldukça duyumsanmış, empati kurularak kaleme alınmış başarılı bir şiirdi...Kaleminize duyan yüreğinize sağlık Naime Hanım Kutluyorum...
Saygılarımla
Yürek burkan dizeler. Engelliler, yalnızca beyninde özrü olanlar olarak kabul ediyorum. Diğer engeller, yaşamaya asla engel olamaz... Duyarlı yüreğinizi gönülden kutluyorum.
Öğretmenim, hani adam gibi adam denir ya, İşte şiir gibi şiir okudum. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Damdan düşenlerin hallerinden ancak, damdan düşenler anlarlar. Dilerim sağlıklarımızla birlikte, kimselere muhtaçsın, göçer gideriz, bu dünyadan saygı ve sevgilerimle...ANT 4 10 SAYFAMDA.
Öğretmenim, hani adam gibi adam denir ya, İşte şiir gibi şiir okudum. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Damdan düşenlerin hallerinden ancak, damdan düşenler anlarlar. Dilerim sağlıklarımızla birlikte, kimselere muhtaçsın, göçer gideriz, bu dünyadan saygı ve sevgilerimle...
Söyle dostlarına lütfen anne:
Acıyan gözlerle bakmasınlar sana / bana öyle
Hiç ister miydim en güzel yıllarını sürüklemek
Sandalyemin tekerleklerinde?
Bu şiir ile ilgili 125 tane yorum bulunmakta