‘Bana onun kellesini getir’ yemeğinin ustalığı
Sanatın yeni merkezi
Heykeller müzede değil, lokantada sergileniyor
Bu heykeller bir lezzet, yemesi serbest
Türk gençliği işte! Sanat aşkıyla dolu yüreği
Düşünmeye doğan sanat varlığını zevk duyarlı
Mikel Ancelo heykelinin modeline bir emeği
..
Elli
Bir yaş.
İnsanın ne yaptığını bilmesine yeterli
Yine de yapmaya yeterince genç değeri.
Elli yaşına ömür taktım ben:
Onbir
Gençliğe özenimli çocukluğun heyecanı olduğuyla
Ciddiyet kamçısı eşiği…ona yaşam beşikti oysa..
Acaba o çocuk olduğunu mu unuttu yoksa?
..
''........DeĞiŞiM RüZGaRı...
Görülen sürekli gelişim,
.....
dinlenirken yaşamın koynunda..''
________________________Neşer Selman
Ruhumun rüyası gibi...düşlerdeyim yine,
eyy cana doy şimdi kana kana
..
““Akıl
Akıl akıl olsaydı adı gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu.
Necip Fazıl Kısakürek““ (Ruhunuz şâd olsun büyük Üstad)
Akıl, gönül gözüne inebilmeyi şaşıdı
Gözler, bakarken takılmaya çakıldı
Yürek, coşkuda çarparken fırdöndü oldu
..
Yörüngede dönerken ve kendi eksenini
Bir cennet sahnesi bu dünya fotoğrafı:
Dönüşü bir ritimde DANS
Zamana sığdırılı tüm akış MÜZİK
Doğa o RESİM güzelliği, her yürek sadeliği ŞİİR
Her emek bir heykeltıraş yontusu BİÇİM
Dünyanın beşik nazı edasıyla bağrında barındırdığı
İnsan olarak doğmak varlığının doğallığı
..
İnsanın çirkinine
Sanatın güzeline aşığım!
Sevilen sadece bu tüm saltanatı
Müzik, resim, doğa, şiir, tiyatro, dans..
Oluşturur bunlardan yine bir yeni yaşam
Rejim, teknoloji, bilim ve dahalarcası..
Bu kadar şaheser! O kadar şaheserliklerle!
Yeryüzünde böyle şirin varlık
..
birkaç cümle sadece:
BİRLİK VE BERABERLİK İÇERİSİNDE ELEL HAYDİ BAKALIM YAZALIM BİZLERİDE PASİFLESİNLER
KAÇ KİŞİNİN BAYRAĞIMIZI ANASAYFAYA TALEP ETTİ DİYE PASİFLENDİĞİNİ BİLMİYORUM AMA DÜN FİLİZ KILINÇ VE DESTEK OLANLAR PASİFLENDİ.BU GÜN OSMAN YILMAZ...PEKİ BİZ SÜRÜMÜZDEN AYRILANLARA SAHİP ÇIKMAYACAKMIYIZ?
Gerisine cüret edemedim buraya kopyalamaya…
buna inanmıyorum! Mahkeme kararı gelinceye kadar da inanmayacağım!
Bu hakaretle, burada yıllarca dır dır ettiniz mi demeye cüret ediyorsunuz! Ya ispat edin dediğinizi, ya ürpertmeyin insan yüreğini! Kınıyorum... bu grubu, bu kişileri, bu olur olmaz kışkırtıcılığı kınıyorum...
..
El emeği, göz nurunu önce ruhuna nakşetmiş
daha çocuk yaşlarda
Gel gör ki sanatkâr olduğuna sözde pişman imiş
ara ara gelip sanatını da gösteriyor
bu dikiş, nakış gibi işlenir böyle kumaşa diyor
Kumaş nakışından, usta dikişinden onurlu
yorgun ustanın bezgin ruhuyla sesi şefkat bürülü
aç kalınıyor diyor kendi kendine
''...sanat artık bir boş zaman keyfi olmalı
onun adına da nasıl sanat demeli....''
..
Tek dil tek ulus uğruna yatırım azaldıkça, gösterişli tarım yardımı gibi saptırmalar hatta, gün ihtiyacını karşılar, ama yarını çökertmeye kökten sarsan en dehşetli garanti olur. Önce şunu sonra onu diye haklılık boyamacılığı kolay yerleşir, kolay etkiler git gide… Tek dil tek ulus öncelliktir Anayasası ile, kadını çocuklarıyla, ancak bu öncellikle başarı adımlamayı bilmeli, eğer niyetler yıkmak değil, hatta insanlığa hizmetse, kaldı ki vatan sevgisi ağızda sakız iken ancak, asilliğin beli bükülür. Tarihlerce hep söylenir: Türk ulusunu koynundakine vurdurmalı. Başka sarsılamadı çünkü tarihler boyu…
Teknolojinin hız aldığı çağa doğuyor nesillerimiz. Makbul kadın, makbul öğrenci terimlerinde yılışıklık da kanayan yaramdır, Anayasa yüreğine çomak sokmaya an bekleyen fırsatçılık gibi. Tuzağa düşmeden teknoloji hızına çoklu zeka uygarlığını korumaya engel, zaman aşındırmaya yarayacak duvar örecek, içe kapatılı yığın halinde çepeçevre sarılmış olarak çöküşecek. Bu konuyla ilgili güncel bir örnek vardı, bununla düşünmeyi deniyorum: Gençlerle sohbet ediliyordu…
Çoklu zekaya gelişim sınıfında öğretmen bir orkestra şefi olur, her biri kendi özelliğinde gelişebilen öğrenciler ahenk sağlarsa, ortaya çıkan bir nağmedir. İyi vatandaş zarar vermeyen, korku kuluçkası akışında kulaçlamayan iyi insandır. Hükümet dinciliği, Anayasa yüreğinde çelik çomak tepinişi nedir?
Bağımsızlık karakteri tarihlerce aslımızdır: Türkün doğuşudur düşünmek. Öğrenmeyi öğreniyoruz. Toplum kültürü ve ahlak sistemi bir taraftan hükümet gelişmesi kadardır, öğretmen niteliğini halk olacaktır. Medyayı kontrol eden bir hükümet neyi anlamlandırıyor? Halbuki Cumhuriyetimizdir, egemenlik milletindir, halk olacaktır soran, sorgulayan, araştıran… diğer taraftan yine, şehir planlaması kimin aklıyla çalışıyor? Karakterini bağımsız geliştirmeye hareket alanı olan yöresinde, çocuğumuz orada makbul kadın kıskacında makbul öğrenci bağnazlığı, hükümetin uğraştığı ve kurtulamadığı, hadi diyelim ki güya anlamıyorlar, hükümet gelişene kadar, kendini yöneten bebeklerimizden kaç nesil deveyi hendek atlatır… olacak…
Çocuklar önder veya öncü hayranlığından konuşuyor, bakanlarımız bildiklerini ülkelerden de örneklerle, sağolsunlar sayıp döküyorlar, millir ruh demeyi esirgemiyorlar ansızın sonra… Bebek olarak ilk öğrendiğimiz kültür ve ahlak Göktürk-Oğuztürk-Atatürk tarihimizdir, ilk hecemiz anne, baba, nine sultanlar, hatun yiğitler, Ay dede, Allah demeye varır varmaz daha… etkilenmek diye ufak da olsa, felsefe, çevre, konuşma, tanışma yeteneğini alıştırma alanı olarak, seyahat, spor, tiyatro, sinema, piyes, dans, -yoktu kütüphane, ama büyükanne babalar doluydu kütüphanelerden de zengince, manevi değeriyle, anlatım heyecanlarına tarih sevgisiyle, konferans yoktu, konserler vardı, Zeki Müren hatırlayabildiğim en güzeliydi- okul gezisi kırlarda daha çok, şehirler arası yarışmalar vardı, ülkeler arası bugün sunulamıyor bile… milli ve manevi değerlerine barışık ruhlarıyla yaşam kaynağı yavrularımızın kendileri oysa… gülücüklerinde mutluluk tadıyoruz, git gide bedavadan, ucuzca, yavrum demek mi bu? ... hükümet, Türkiye ile gerçekten dürüst ve samimi mi?
..
her meslek alanı gibi
bu sanat da böyle süpriz dolu
misafirlerle haşır neşir olmaya hem güzel hazırlıklı
ben de kendimi misafir sundum ona
buyur etti, böylesi de olmalı diye şaşarak
yer ayırdı üstelik, süprizlere hem güzel hazırlık planında
sıra sohbete gelince ama
duygularım utangaç, bilgilerim mahcup
..
Öyle az heyecanlıyız ki
Canımız boğulmasın diye Atatürk aranıyormuş
Asya’da, Güney denizinde, Rusya’da bile değil
Amerika’dan heyecan ithal edilecekmiş…
Öyle az duyarlıyız ki
Canımız boğulmasın diye duyarlık aranıyormuş
Yunan, Bulgar, Polonyalı, Slovak bile değil
Amerika’dan duyarlık ithal edilecekmiş…
..