Yediden, yetmişe vatandaş gelsin,
Kütüphanemizden bilgiler alsın,
Sunduğum kalemler hatıra kalsın,
Kültür sanat evi sizin eviniz.
Birlikler, dernekler program yapsın,
Merak edenlerde ibretler kapsın,
..
Değerli “Serhat Kültür Dergisi” okurlarım ve şair dostlarım. Çok uzun bir zamandır Çağdaş bir yapılanma içinde örgütlenmenin çok önemli olacağı hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşmaktaydım. Şimdi bu düşüncelerim bir anlamda, gerçeklerle kucaklaşmaktadır. Bu günden itibaren kamuoyu nezdinde yerini almıştır.“Anadolu, Kültür, Sanat ve Mozaik Derneği’ni” kurulmuştur. Sonucu itibariyle, yapmış olduğum Bu çalışma toplumsal bir örgütlenmedir. Bu örgütlenme, okurlarımla birlikte şair dostlarımı da kucaklayacaktır. Bu çalışma içinde yer almak isteyen herkesle çok büyük işler yapacağımıza da inanmalıdır. Bizleri ilgilendiren sorunları nasıl çözüp ve nasıl zorlukları aşabiliriz diye düşünmekteyim. Bunun içinde, bir düşünsel grubumuzu kurmak istemekteyim. Bu kuruluşun, siz arkadaşlarımla olmasını da arzu etmekteyim. Bu çalışmayı yaparken, kendimi yetkili kılmıyorum. Bütün arkadaşlarım ve yönetici dostlarımın fikrini almak istiyorum. Bu çalışma ve bu düşünce içinde yer alacak arkadaşlarımın tümünü canı gönülden bekliyor ve istiyorum. Benim düşüncelerime katkı sunmak isteyen her arkadaşı da yanımda görmek beni mutlu edecektir, biline. Bu itibarla, çok yakın bir zamanda, bütün Türkiye düşünürlerini ve şairlerini, hatta 'AB' cenahında bir gelişmenin içerisinde olunmasının kaçınılmaz olacağını da bildirmek istiyorum. Bu kuruluşun çok önemli bir kuruluş olduğunu ve bunun içinde, siz dostlarımın olmasının çok önemli bir gelişme sağlayacağını diliyorum.
Çok değerli okurlarım ve şair dostlarım. Bizler hayatın ve yaşamın her alanında, yapıcı bir bütünleşme sağlamak zorundayız. İşte bizler bunu başarabiliriz. Ben, sizlere bunu başaracağımızın müjdesini vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, sanal bir dostlukta çıkarak, yüz yüze bir bütünleşmenin içerisinde olmak kaydıyla, kültür ve sanat becerimizi bütün insanlarla paylaşmayı kanıtlamanın tam zamanı geldi diye düşünüyorum. Sizlerin bu düşünce içerisinde olmanızdan övünç ve kıvanç duyacağımı bilmenizi istiyorum. Eğer bu çalışmanın içerisinde olmak istiyorsanız, isteyenler genel veya özelime her düşüncelerini yazabilirler. Bu çalışmanın, akabinde bir ' Anadolu Kültür ve Sanat Mozaik Derneği' kuruluşu içinde olurlar. Bu kuruluşun içinde yer alan arkadaşlar, kendilerini daha iyi ifade etmiş olacaklardır. Genel çalışma da adresimiz vardır. Aynı zamanda, [email protected] dan dan bana ulaşabilirsiniz. Derneğimizin ilk giriş ödentisi 50YTL olup, aylık üyelik bedeli 10YTL dır dır. Genel çalışmaya dikkat ederseniz, hep birlikte çok büyük işleri başarabileceğimiz söz konusu olacaktır. Her Ay düzenli dinletilerimiz olacak ve tanışma çevresi genişletilecektir. Sürekli şiir kitaplar çıkarılacaktır.Bu hususta genel bilgi verilecektir.Bu itibarla, bütün arkadaşlarıma sevgimi ve saygımı sunuyorum.
ANADOLU KÜLTÜR SANAT VE MOZAİK DERNEĞİ TÜZÜĞÜ
Derneğin Adı ve Merkezi: Anadolu Kültür Sanat ve Mozaik Derneği
Rıhtım Cad. Teyyareci Sami Sok. Enginler Ap. No:11 Kat:2 Da.:4 İSTANBUL-Kadıköy
Madde 1- Derneğin Adı: “Anadolu Kültür Sanat ve Mozaik” Derneği” dir.
..
AMASYA SEVDASI Tanıtım GÜNLERİ Başladı
Kelkit vadisi, Karadeniz Bölgesi ve Türkiye coğrafyasında birçok bakımdan önemli bir konuma sahip olan; Amasya ve İlçelerinin özelliklerini güzelliklerini şiirlerle aksettirme k gayesiyle proje çalışması olarak Ankara, Çankaya’da hazırlanan, Tanıtım Turizm Kültür Sanat Eseri Amasya Sevdası ilk tanıtımı; Dünya Şairleri Şöleni, Şiir Bayramı, Nevruz Bayramı, Ağaç Bayramı, Türkiye Sevdası Doğum Günü ve Aşık Veysel Şiir Etkinlikleri Haftası vesilesiyle; 21 Mart 2013 tarihinde Ankara, Ulus Meydanında Amasyaşat Başkanı Müzeyyen Keskin sunumuyla, Amasyalı Şiir Yorumcusu Mustafa Yasin’e armağan edilerek başlatıldı..
Tanıtım turizm kültür sanat eseri Amasya Sevdası hazırlık çalışmalarına Türkiye Sevdası Kültür Sanat Danışmanı iken yıllar önceden başlayan Müzeyyen Keskin PROJE çalışmaları ile ilginç bir kaynak kitap hazırladığını söyledi.
AMASYA ilgi yoğunluğu, Amasyalı Kadın Şair Mihri Hatun ŞİİR geleneği, 5 Yıldızlı Amasya Elması Tanıtımları ile Ünlü Amasyalı Keskin Ozan Müzeyyen Keskin tarafından güzel sanatlar öncüsü kültür sanat dostları ile sanatsever Amasyalılar ile hayranlarının beğenisine arz edilen AMASYA SEVDASI’nın Birinci Baskı Tarihi: 21 Mart 2013
Genel Yayın Yönetmeni Hikmet Okuyar olan kapağı Müjde Peder tarafından yapılan Tasarımı da Kültür Ajans tarafından gerçekleştirilen Eser; A - 4 Ebadında, Renkli Kapak içinde toplam 72 sayfa.
Eserin ilk imza günü, Ankara, AKM’de 22 Mart 2013 Cuma günü, 12.00 - 14.00 Saatleri arasında İlesam yerleşkesinde, İlesam Üyesi, Amasyaşat Başkanı Şair, Şiir Yorumcusu, Müzeyyen Keskin (mkeskin6@) hotmail.com tarafından gerçekleştirildi. AMASYA SEVDASI imza günü ETKİNLİĞİ; Amasyalılar saygınlığında ’’ Genelge ’’ duyarlılığında ilgi yoğunluğunda Türkiye Sevdası ile paylaşıldı.
..
Gece olur göz yaşım dinmez
Hep türk sanat müzigi dinlemekte bu yürek dinledikçe,ağlatır beni
Bana bir türk sanat müziği bestesi yap
Ağladıkça ağlasın bu çoukcuksu yürek
..
Baktığın her yerde herşeyde bir sanat var.
Güneş battı diye gün batmaz ki. Günün içindedir o daima varolan.
Güneş battığında ancak yeni güne ışık doğar.
En büyük sanat;
...Allah'ın yaratma sanatıdır.
Kainat bir kitap ve insan yaşayan düşünen varolan iç sayfalar.
İçinden yansımak ve paylaşılmak duyuşu etkileştirmektir herzaman.
..
Bir yıl öncesinden çizildi model,
Titizce işledi marifetli el,
Bu gün monta oldu seyretmeye gel,
Sanat evi mutfak dekorasyonu.
Eksiği var ise önceden söyle,
Davlumbaz antika, fırında öyle,
..
AMASYA ve İlçeleri yine şiirlerle tanıtılacak.. / Hikmet OKUYAR
*
AMASYA ve İlçeleri;
Amasya (il merkezi) , Göynücek,Gümüşhacıköy, Hamamözü, Merzifon, Suluova veTaşova; 'yı;
şiirlerle tanıtacak olan aşık ozan şairler için, 19. Hikmet Okuyar Ödüllü Şiir Yarışması şartnamesi yayınlandı..
*
TÜRKİYE ’nin, illerimiz ve ilçelerinin; tanıtım turizm kültür sanat etkinliklerine canlılık kazandırmak ve Şüsiyad Başkanı Hikmet Okuyar tarafından Giresun, Şebinkarahisar, Köprübaşı, Bağlar içinde Proje çalışması olarak hazırlanan tanıtım turizm kültür sanat eseri Türkiye Sevdası'na KAYNAK oluşturmak için ''ÖZELLİKLERİ ve GÜZELLİKLERİ ile İLİMİZ ve İLÇELERİ '' Konulu;
..
Aşk bir sanattır diyorum ben, bilmem katılırmısınız bu görüşüme..
Çünkü herşeyden önce aşk bir yaratıdır ve yaratılan herşey yaratıcılıktan gelmiştir..
Sanat bir yaratıcılık nihayeti olduğuna göre, aşk ta neden bir sanat olmasın..
Sanat özgürce yaşamak demektir..
Bence aşkı yaşayan kişi özgürdür..
Aşık olan kişi yaratıcılık yeteneğini kullanabilen kişidir ve aşka her sahip olan kişi birşeyler üretir..
Bu da bi yaratıdır ve sanatın açığa çıkması söz konusudur..
..
Şairler Atışma Kitabının Tanıtım Konuşması
Sevgili okurlarım, uzun bir aradan sonra yine sizlerle birlikteyim. Bu yazımda şairlerle çıkarmış olduğumuz “Şairler Atışma Antolojisi” kitabını tanıtım konuşmamı paylaşmak istedim. Bu konuşmamda, şiirle ilgili düşüncelerimi paylaştım. Bu paylaşımı sizlerle de paylaşmak adına köşemde yayınlıyorum.
Sayın konuklar, baylar, bayanlar kıymetli gençler, değerli basın mensupları. Bugün Anadolu Kültür Sanat ve Mozaik Derneğinin kültürel çalışmaları hakkında sizlere bir takım temel bilgileri Sayın konuklar, baylar, bayanlar kıymetli gençler, değerli basın mensupları. Bugün Anadolu Kültür Sanat ve Mozaik Derneğinin kültürel çalışmaları hakkında sizlere bir takım temel bilgileri sunmak adına huzurlarınızdayım.
Ülkemizde bir birinde seçkin olan şairlerimizle birlikte, çeşitli konularda yapmış olduğumuz atışmanın ve yarışmanın “Şairler Atışma Antolojisi “ kitabını çıkarmış bulunduk. Bu değerli eseri tanıtmak üzere huzurunuzdayım.
Siz değerli konuklarımızı, değerli şairlerimizle bir arada görmekten mutlu olduğumuz kadar, bizleri onurlandırdınız.
Hoş geldiniz, sevgiler getirdiniz ve de gücümüze güç kattınız. Teşekkür ediyor, sevgiler saygılar sunuyorum.
..
Her insanın şiir yazmaya eğilimi vardır. Bu eğilimi genelde belirli bir çağa kadar sürer. Özellikle ergenlik çağında şiir sevdası başlar. Bu çağın teması aşktır. Kişinin yeteneği var ise şiirlerle kendini ifade etmeye çalışır. Şiir yazma yeteneği yok ise başka sanat yeteneklerini dener. Hangi dalda yetenek sahibi ise o dalda kendini yetiştirmeye çalışır. Zaten insan olmanın en belirgin özelliği de güzel sanatlardan birinde odaklanmaktır. Duygu. düşünce ve coşkularını toplumla paylaşmak isteyen yeni yeteneklere yararlı olabilir düşüncesi ile bu yazımızı sunmak istedik.
Şiirin yüzlerce tanımı yapılmıştır. Bizlere göre de bir duygunun bir tasarının ya da bir güzelliğin anlatımında kullanılması gerekli yöntemlerin hepsi ya da bu anlatım sonucunda ortaya çıkarılan üretim ve yaratıcılık sanatı diye de tanımlanabilir.
Zengin semboller, edebi sanatlar, sözcük birikimi, ritimli sözlerle yola çıkarak düş gücü ile hayal zenginliği ile gönüllere seslenen anıları ile canlandırma sanatını da katarak duygu, düşünce. coşku uyandıran, bu coşkularla kişiyi ve toplumları etkileyen yönlerini de beraberinde sürükleyebiliniyorsa bu bir sanat yapıtıdır. Ustasına da şair denir. Anlamlan dolu dolu sözcükler, her dizesi düşündürücü, her kıtası derinden etkileyici şiirin bütününde de doyurucu bir ekolün sonucunu da oluşturuyorsa insan belleğinde kalıcı izler bırakacağı kuşkusuzdur.
Gerçek şair şiirlerinde derin izler bırakır. Düşündürücü sözcüklerle duygu ve düşüncelerini vezne, kafiyeye ve ahenge ölçü ve duraklarla ayarladığı gibi serbest de yazar. Bu gün çağdaş Türk şiiri serbest tarzda yol almaktadır. Serbest denince nesir gibi değildir. Bize göre son dizenin uyağı (kafiyesi) geri izlendiğinde ikinci dizenin uyağına uymalıdır. Anlamsız ve boş sözcüklerle dizeler oluşturmak bir beceri değildir. Dizeler dolu dolu olmalı. Okşayıcı bir ahenk.düşündüriicü. coşturucu, yeni kazanımlı dizelerden oluşan şiir elbette ulusal ardından daevrenselleşir.
Her sanat alanında olduğu gibi niteliğine göre şiir de ulusal ve evrensellik vardır. Şairin duygu ve düşüncelerinde estetiği okşuyorsa beğeni kazanır. İşlenen tema iyiye, güzele, doğruya götürerek insana mesajlar verebiliyorsa ulusal ve evrensel kişilik kazanır. Şair düşüncesini benliğinin ahengine ayarlamış, davranış ve rastlantılarından ilhamını oluşturmuşsa ayrı bir kişilik kazanacak demektir. Şiir yazmak için şiir yazılmaz. İnsanı şair yapan kişinin içinde bulunan koşullar, kişisel ve toplumsal acılar. sevinçler, öneriler ve eleştirilerle topluma yön veren duygu ve düşüncelerinin aktarımıdır. Evrensel şair, ulusuna sahip çıkacağı gibi tüm insanlığa da sahip çıkabilendir. Siyasal ve ideolojik düşüncelerin tutkunu değil bunlara rehber olabilenidir. İyiye, doğruya, güzele götürebilecek üst düzey kültür kaynağı olmalıdır. Şair şiirleri ile bireylere ve toplumlara yol gösteren, onlarla sevinçleri, acıları paylaşan gerekirse ulusal çıkarları destekleyerek toplumu harekete geçiren ve onları kucaklayan bir aydındır.
Şunu unutmayalım ki ulusları hatta insanlığı badirelerden kurtaran toplumların bağrından güçlü ordular ve devlet adamlarıdır. Bu yüce insanların kazanımlarını ileriki nesillere taşıyarak yaşatacak olan şair ve yazarlardır. Kamuoyunun oluşmasında bu denli etkin olan şairler elbetteki büyük sorumluluklar taşırlar.
Nice insanlar vardır ki yeryüzünün zevkleri ile kaynaşır. Birinin kederini kendisini ilgilendirmez.ruhları bomboştur. Görülen, hissedilen kavramların kendi üzerinde bir iz bırakmadan göçer.gider. Gerçek insan duyan,hisseden ve yaşamın derinliklerine inerken sevinci,acıyı kaderi ile kavramları içine sindirir, onları tadar. Bunlar değerli insanlardır, toplumun aydınlarıdır. İç zenginlikler içinde yaşamı sürdürürler. Ağlamasını bilmeyen gülmesini de bilmez. Buna ters düşenleri siz değerlendirin.
..
Besle kargayı da oysun gözünü,
Küçük yaşta duydum ata sözünü,
Benden kaçırıyor arsız yüzünü,
Sanat öğrettiğim rekabetçidir.
Açlıktan üç öğün kapı çalardı,
Kemik versen bile onu yalardı,
..
Merhaba dostlar,
Bir tartışma ortamına bir geri bildirim yaptığınız zaman, bu ‘zamanı’ nasıl arayıp da bulduğunuzu sorgulayınız lütfen; o ‘zaman’ı, siz mi ayırdınız; yoksa kendi kendisini mi oraya sürükledi bu ‘zaman’?
Bir tartışmaya başlatıcı olup, onu orada öylece bırakmak yerine, paylaşımın devamını getirmek, daha ileriye götürmek çok önemlidir. Sanat adına görüşlerimizin tartışılmasını daha genişçe sağlamak adına, böylesi bir yazıyı, ‘zaman’ sorununu biraz daha deşmek için kaleme aldım elbette. Aslında böylesi konuların, henüz kendi paylaşımlarımıza rast gelmezden önce tartışılması zorunlu olmasına karşın, ancak bir geri bildirimde zor durumlara düşenlerin sorunu olarak izole edilmektedir.
“Şaire geri bildirim”; gerçekten de paylaşım ve gelişim sürecinin şaşmaz bir bileşenidir. Hele bu bildirimin bir yarışmada derece dışında kalması halinde verilmesi elzemdir. Çünkü şair, yazdıklarının hep beğenileceği umudunu taşıyarak yayına, topluma sunar; yarışmaları da buna vesile veya bir çıkış noktası olarak görür.
..
Geçmişten bu güne neler yaptıysak,
Ustalarından da ibret kaptıysak,
Emek değerini alıp sattıysak,
Sanat gücünüzü ispatladınız.
Ressamlık sıradan bir meslek değil,
İnce sütunlara titizce eğil,
..
'Hoşça Kal Anne ” Romanıyla tanıdığım eğitimci, hikaye ve roman yazarı Fatma Çetin Kabadayı ” Yüreğimden Güvercinler Uçurdum” adlı eseri ile edebiyat dünyasına yeni bir giriş yaptı. Kültür sanat çalışmalarınım arasında tanıdığım öğretmen yazar, Fatma Çetin Kabadayı gelecek adına umut vaadeden güçlü bir hikaye yazarı olarak gözüküyor.
Okurlarımızın da bildiği gibi, zaman zamanda bu köşede güçlü yazarları, şairleri ve sanat dünyasında adını duyurmaya çalışan kültür sanat adamlarını konuk ediyor, tanıtımını yapıyoruz, röportajlarla onları okuyucularımızla buluşturuyoruz.
Okurun az olduğu bir toplumda, inatla kültür sanata emek veren, alın teri döken, göz nuru ve gönül hamuru ile yoğurdukları eserleri okuyucuları ile buluşturmaya çalışan dostlarımız var. İşte bu kültür sanat dostlarından birisi de Öğretmen yazar Fatma Çetin Kabadayı’dır. Sürmeli fetivali şiir yarışmasında bizden (Şiir dalında) “Jüri özel ödülü” kazanan yazara, plaket taktiminde Yozgat’a olan özlem ve sevgisini dile getirerek bizleri de mutlu etmiştir.
FATMA ÇETİN KABADAYI
..
Şairlik, yazarlık benim sanatım,
Özgürce konuşsun tatlı diliniz,
Hayır yapmak için sürer hayatım,
Kültür sanat evi sizin eviniz.
Kırk yıllık arşivim mevcut burada,
Basılacak eser işte şurada,
..
Sorgun Yazarlar Şairler Derneği Kongresi
Hafta sonu cumartesi günü Sorgun’daydık. Sorgun’un “Kültür Çınarı “ SOYAŞAD’ın genel kurul toplantısı vardı. Bu güzel kongreye Yozgat Şairler ve Yazarlar Derneği olarak ben, Ruhi Bakır ve Ekrem Gürer hoca ve Selim Nemli abiyle birlikte katıldık. 10 yıl önce bir grup fedakâr arkadaşımızın gayretiyle kurulmuş olan SOYAŞAD’ın olağan genel kurulu toplantısı vardı.
Toplantı öncesi konuklara nefis bir yemek ikramında bulunuldu. Yemek ve çay muhabbetinde Yozgat’ta yapılan kültür sanat çalışmaları değerlendirildi ve Yozgat kültürüne olan katkısı konuşuldu. Şair ve yazar derneklerinin Yozgat kültürüne kattığı önemli çabanın devam etmesi gerektiği vurgulandı. Oluşan genel kanaat seviyeli, etkin ve daha organizeli programlarla kalitenin yükseltilmesi düşüncesiydi.
Sorgun Yazarlar Şairler ve Ozanlar Derneği bu manada ciddi çalışmalara imza atmış, Araştırmacı Yazar Durali Doğan’ın gayret ve çabalarıyla bugünlere gelmiş başarılı bir ekipdi. En önemlisi de bu arkadaşlarımızın uyumlu bir ekiple yoluna devam ediyor olmasıydı.
..
Şair, Gazeteci ve Yazar Suat Tutak; 7 Eylül 1945 günü Aydın ili, Söke ilçesinde doğdu. Babası Da-vut Tutak, 93 Harbi Kafkas Muhacirlerindendir. Üçü erkek, ikisi kız kardeşin en küçüğüdür. Babası Davut, Kurtuluş Savaşı’nda kendi atı ve silahı ile gönüllü ola-rak Kuvay-ı Milliye’ye katılıp, Afyon Cephesi İLK-KURŞUN denilen mevkide yaralanan, bir Kurtuluş Sa-vaşı Gazisi’dir. 1313 tevellütlüdür. İbrahim ve İdris amcası Çanakkale’ye gönüllü olarak gidip savaşa ka-tılmış, İbrahim amcası şehit olup orada kalmış, İdris amcası da Çanakkale’de kalıp ne olduğu bilinmeyen, kayıp askerlerdendir. Annesi Zehra ise ev hanımıdır. Annesi 1958 yılında vefat eden şair, on iki yaşında anneden öksüz kalıp büyümüş, babası Davut ise, Şairin askere gitmesinden yirmi gün önce, 6 Mart 1965 tari-hinde vefat etmiş, yirmi gün sonra da şair Suat, öksüz ve yetim olarak askere gitmiştir.
Suat Tutak; İlk, Orta ve Söke Akşam Ticaret Lisesi’ni ilçesi olan, Söke’de bitirmiş, Eskişehir Ana-dolu Üniversitesi (AÖF) İşletme Bölümü 2. sınıftan öğ-renimine ara vermiştir. Ekonomik nedenler sebebiyle, çocuklarının Lise ve üniversite çağı gelmesi nedeniyle okula ve öğrenimine son vermek zorunda kalmıştır. Şairin; A. Mustafa, H.-Taner, Melek, Muharrem ve Murat adlarında ikisi evli, H.Taner nişanlı olmak üze-re beş çocuğu vardır.
Suat Tutak; yaşamında Edebiyata, kültür ve sanata çok önem vermiş, 1960 yılından buyana edebiyatın her dalında diyebileceğimiz, çeşitli e-serler vermiştir. Ayrıca Tiyatro oyun yazarlığı, Si-nema senaryosu çalışmaları, amatörce yağlı boya resim çalışmalarını sürdürmüştür. Resim dalında da 2’lik Ödülü gibi aldığı ödülleri vardır. 657 Sayılı Devlet Memuru emeklisidir. Söke Belediye-si’nden 1993 yılı Mart ayında emekli olmuştur.
Suat Tutak’ın 1980 yılında ilk şiir kitabı olan, “SEVGİ BAAHÇESİ” yayınlanmış, elinde mevcudu kalmamış, tükenmiştir. İkinci baskısını planlamaktadır. 1998 yılında da ikinci şiir kitabı olan “CANIMSIN TÜRKİYE’M “ adlı kitabı yayınlanmıştır.Ondan da e-lin de çok az sayıda kalmıştır. Şair Suat; bilgisayarda hazırlayıp ciltleterek, birer örnek şeklinde elinde bu-lundurduğu, ekonomik nedenlerle baskısını yaptıra-madığı, “BAZEN AĞLAMAK GEREKİR “ adlı ro-manı, “YAŞAM TÜNELLERİ “ adlı öykü kitabı, on beş öyküden oluşmaktadır. “ANILARLA SÖYLEŞİ “ adlı ikinci öykü kitabı, “ŞİİR KÜLLİYATIM” Cilt-1 adlı tüm şiirlerini içinde toplayacak olan ve 3 cilt ola-cak olan DİVANI, “ GÖNÜL ÇİLESİ “ adlı şiir kita-bı, “SEVGİYE ÖMÜR VERDİM” adlı şiir kitabı, “GÖNLÜMDEKİ ÇİĞ DAMLALARI” adlı şiir kitabı, “ZAMANA TUTUNMAK “ adlı şiir kitabı, GÜL YAPRAĞINDA AŞKI YAŞAMAK” şiir kitabı ve “HAYAT BÖYLE BİR ŞEY (Her son başlangıçtır) -adlı Tiyatro oyunu,
“BİR BAŞKADIR ŞİİRDE YAŞAMAK” kitapları ba-sıma hazır olarak beklemektedir. Ekonomik ortam doğdukça bu kitaplar basılıp, okuyucusuyla buluşacak-tır.
Şair Suat Tutak; bu sürekli üreticiliği yanı sıra Söke kentinde bu güne kadar yapılan kültür ve sanat etkinliklerine katılmayı, vazgeçilmez bir görev sayıp katılmış, çok sayıda şilt, başarı ödülleri, çok sa-yıda teşekkür ve takdir belgeleri almıştır.Bu çalışmaların yanında 1967 yılında Söke’de Amatör bir Şehir Tiyatrosu kurmuş, Hababam Sınıfı oyununu sah-neye koymuş, oyunda kendisi de küçük bir rol almıştır. 1992 yılında Söke Hacı Halil Paşa Halk Kütüphanesi Koruma Derneğine bağlı olarak SÖKE BEŞPARMAK Kültür ve Sanat Dergisi’nin yaşama girmesinde kurucu olarak büyük emeği vardır. Ardından; 2001 yılında Sö-ke Şairler ve Yazarlar Derneği’nin kuruluşuna yine Kurucu üye olarak katılıp, yönetiminde görev a-mış, halen bu derneğin Yönetim Kurulu Başkandır. Dernek kuruluşundan bir yıl sonra 2002 yılı Eylül ayında, Söke SARIZEYBEK Edebiyat, Kültür, Sanat ve Turizm Der-gisi’ni yayın hayatına sunmuştur.
1990’lı yılların ikinci yarısında Söke TV.-de bir süre Haber Editörlüğü, YENİ SÖKE Gazetesi’nde de Haber Müdürlüğü yapmış, Gazeteci-Yazar-Öykü us-tası Abdullah Ziya KABAK ile birlikte, Söke Esnafın Sesi Gazetesini kurup, yine ekonomik nedenlerle mer-hum Mehmet Ali AKKAR’I gazete sahibi olmaya ikna etmiş, kendisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, Abdullah Ziya KABAK da, Genel yayın Yönetmeni ve kurucu üye olarak kalmışlardır. Daha sonra Mehmet Ali AKKAR-’IN ölümü ile gazetenin yayınına mirasçılarınca son verilmiştir.
..
Şair, Gazeteci ve Yazar Suat Tutak; 7 Eylül 1945 günü Aydın ili, Söke ilçesinde doğdu. Babası Davut Tutak, 93 Harbi Kafkas Muhacirlerindendir. Üçü erkek, ikisi kız kardeşin en küçüğüdür. Babası Davut, Kurtuluş Savaşı’nda kendi atı ve silahı ile gönüllü olarak Kuvay-ı Milliye’ye katılıp, Afyon Cephesi İLKKURŞUN denilen mevkide yaralanan, bir Kurtuluş Savaşı Gazisi’dir. 1313 tevellütlüdür. İbrahim ve İdris amcası Çanakkale’ye gönüllü olarak gidip savaşa katılmış, İbrahim amcası şehit olup orada kalmış, İdris amcası da Çanakkale’de kalıp ne olduğu bilinmeyen, kayıp askerlerdendir. Annesi Zehra ise ev hanımıdır. Annesi 1958 yılında vefat eden şair, on iki yaşında anneden öksüz kalıp büyümüş, babası Davut ise, Şairin askere gitmesinden yirmi gün önce, 6 Mart 1965 tarihinde vefat etmiş, yirmi gün sonra da şair Suat, öksüz ve yetim olarak askere gitmiştir.
Suat Tutak; İlk, Orta ve Söke Akşam Ticaret Lisesi’ni ilçesi olan, Söke’de bitirmiş, Eskişehir Anadolu Üniversitesi (AÖF) İşletme Bölümü 2. sınıftan öğrenimine ara vermiştir. Ekonomik nedenler sebebiyle, çocuklarının Lise ve üniversite çağı gelmesi nedeniyle okula ve öğrenimine son vermek zorunda kalmıştır. Şairin; A. Mustafa, H.Taner, Melek, Muharrem ve Murat adlarında ikisi bekar, H.Taner evli olmak üzere beş çocuğu vardır.
Suat Tutak; yaşamında Edebiyata, kültür ve sanata çok önem vermiş, 1960 yılından buyana edebiyatın her dalında diyebileceğimiz, çeşitli eserler vermiştir. Ayrıca Tiyatro oyun yazarlığı, Sinema senaryosu çalışmaları, amatörce yağlı boya resim çalışmalarını sürdürmüştür. Resim dalında da 2’lik Ödülü gibi aldığı ödülleri vardır. 657 Sayılı Devlet Memuru emeklisidir. Söke Belediyesi’nden 1993 yılı Mart ayında emekli olmuştur.
Suat Tutak’ın 1980 yılında ilk şiir kitabı olan, “SEVGİ BAAHÇESİ” yayınlanmış, elinde mevcudu kalmamış, tükenmiştir. İkinci baskısını planlamaktadır. 1998 yılında da ikinci şiir kitabı olan “CANIMSIN TÜRKİYE’M “ adlı kitabı yayınlanmıştır.Ondan da elin de çok az sayıda kalmıştır. Şair Suat; bilgisayarda hazırlayıp ciltleterek, birer örnek şeklinde elinde bulundurduğu, ekonomik nedenlerle baskısını yaptıramadığı, “BAZEN AĞLAMAK GEREKİR “ adlı ro-manı, “YAŞAM TÜNELLERİ “ adlı öykü kitabı, on beş öyküden oluşmaktadır. “ANILARLA SÖYLEŞİ “ adlı ikinci öykü kitabı, “ŞİİR KÜLLİYATIM” Cilt-1 adlı tüm şiirlerini içinde toplayacak olan ve 3 cilt olacak olan DİVANI, “ GÖNÜL ÇİLESİ “ adlı şiir kitabı, “SEVGİYE ÖMÜR VERDİM” adlı şiir kitabı, “GÖNLÜMDEKİ ÇİĞ DAMLALARI” adlı şiir kitabı, “ZAMANA TUTUNMAK “ adlı şiir kitabı, GÜL YAPRAĞINDA AŞKI YAŞAMAK” şiir kitabı ve “HAYAT BÖYLE BİR ŞEY (Her son başlangıçtır) adlı Tiyatro oyunu,
“BİR BAŞKADIR ŞİİRDE YAŞAMAK” daha nice şiir ve şarkı sözü kitapları basıma hazır olarak beklemektedir. Ekonomik ortam doğdukça bu kitaplar basılıp, okuyucusuyla buluşacak-tır.
Şair Suat Tutak; bu sürekli üreticiliği yanı sıra Söke kentinde bu güne kadar yapılan kültür ve sanat etkinliklerine katılmayı, vazgeçilmez bir görev sayıp katılmış, çok sayıda şilt, başarı ödülleri, çok sayıda teşekkür ve takdir belgeleri almıştır.Bu çalışmaların yanında 1967 yılında Söke’de Amatör bir Şehir Tiyatrosu kurmuş, Hababam Sınıfı oyununu sahneye koymuş, oyunda kendisi de küçük bir rol almıştır. 1992 yılında Söke Hacı Halil Paşa Halk Kütüphanesi Koruma Derneğine bağlı olarak SÖKE BEŞPARMAK Kültür ve Sanat Dergisi’nin yaşama girmesinde kurucu olarak büyük emeği vardır. Ardından; 2001 yılında Söke Şairler ve Yazarlar Derneği’nin kuruluşuna yine Kurucu üye olarak katılıp, yönetiminde görev amış, halen bu derneğin Yönetim Kurulu Başkan, 2008 yılında Dernek yönetimini genç arkadaşlarına bir genel kurulla devretmiş, şuan o derneğin ONURSAL BAŞKANI olarak danışmanlığını yapmaktadır. Dernek kuruluşundan bir yıl sonra 2002 yılı Eylül ayında, Söke SARIZEYBEK Edebiyat, Kültür, Sanat ve Turizm Dergisi’ni yayın hayatına sunmuştur.
1990’lı yılların ikinci yarısında Söke TV.de bir süre Haber Editörlüğü, YENİ SÖKE Gazetesi’nde de Haber Müdürlüğü yapmış, Gazeteci-Yazar-Öykü ustası Abdullah Ziya KABAK ile birlikte, Söke Esnafın Sesi Gazetesini kurup, yine ekonomik nedenlerle merhum Mehmet Ali AKKAR’I gazete sahibi olmaya ikna etmiş, kendisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, Abdullah Ziya KABAK da, Genel yayın Yönetmeni ve kurucu üye olarak kalmışlardır. Daha sonra Mehmet Ali AKKAR’IN ölümü ile gazetenin yayınına mirasçılarınca son verilmiştir.
..
Sanat ki aracımız bir amaç olmamalı,
Meyhanelere değil ALLÂH (c.c.) ’a vardırmalı…
Bu aracılık başka, vesile anlamında,
Sanat için geçerli, hakikatin dışında…
(2000)
..
Dolu dolu programlarla yüklü yoğun ve hareketli bir eğitim öğretim yılı ve yorucu bir çalışma döneminin ardından, bir müddet de olsa iş ortamından uzaklaşmak ne kadar güzel oluyor.Bu maksatla Temmuz ayının başından itibaren yaklaşık bir ay süreli izne ayrılarak memleketim Ankara’ya doğru yola çıktım.Yaz tatili nedeniyle herkes Ankara’dan uzaklaşırken, ben de bazı özel ve ailevi işlerim nedeniyle tatilin büyük bir kısmını Ankara’da geçirdim.Çocukluğumun, öğrencilik yıllarımın ve çalışma hayatımın büyük bir bölümünü geçirdiğim anılırımın kenti Ankara’dan son yıllarda epeyce uzak kalmıştım.Bu vesileyle belki de son yıllarda ilk kez bu kadar uzun bir süre Ankara’da kalma şansına sahip oldum.
Tatilimin ilk haftasını bazı ailevi ve özel işlerim nedeniyle Ankara'da geçirdikten sonra, Ankara’da ikamet eden kardeşimle birlikte eş ve çocuklarımızı da yanımıza alarak Çamlıdere-Kızılcahamam-Gerede-Mengen-Devrek-Çaycuma-Bartın-Amasra güzergahında üç günlük bir seyahat yaptık.Daha önce sadece resimlerini gördüğüm Amasra ne kadar büyüleyici güzelliğe sahip bir yurt köşesiymiş meğer, tam da şairlere göre yer.Orada geceleyip güzel ve durgun bir yaz gecesinde mehtabın denizle öpüştüğünü, kaldığımız pansiyonun balkonundan seyretmeme rağmen tabi ki şiir yazamadım.Ama sanıyorum Amasra da Amasya gibi şairlerin mısralarına, ressamların fırçasına her zaman ilham kaynağı olacak nadide güzelliklere ve büyüleyici çekiciliğe sahip şirin bir yer.Yurdumuzun o bölgesini bugüne kadar görmek nasip olmamıştı.Kısa ve güzel geçen bir seyahatin ardından birkaç gün sonra güzel anılarla tekrar Ankara’ya döndük.
Birkaç kez eski mahallemizde çocukluk ve mahalle arkadaşım Hünkar Dağlı ile buluştuk.Bu mahallede herkes her ikimize de “Hoca” diye hitap ederler, adımızı pek bilen olmaz.İkimizi bir arada gören eski mahalle dostları ve arkadaşları “Oooo, hocalar hangi rüzgar attı sizi böyle bu taraflara” şeklinde iltifatta bulundular.Oturup birkaç yerde çay kahve içtik, eskilerden ve tabi ki sanattan şiirden konuştuk.Eski dostlarla, hemşehrilerimle ve çocukluk arkadaşlarımla karşılaştım.Onlarla ayrı ayrı hasbihal etme imkanı buldum, benim için güzel bir değişiklik oldu.Ayrıca, yine bir başka gün şair dostlarımızdan hemşehrim Ahmet Eroğlu ile karşılaştık, Altınpark’ta bir kafeteryada oturup çay kahve içtik, ordan buradan ve şiirden konuştuk.
Bir başka gün; değerli şair dostumuz Ahmet Tahsin Bey beni telefonla aradı, birlikte bir yemek yiyelim dedi.Ve görüşmemizin ardından birkaç dakika sonra gelerek eşimle birlikte bizi Aydınlıkevler’den aldı.Birlikte Nazlıhan Hasköylü’ye kahve içmek için uğradık.Bilahare Nazlıhan hanımı da alarak beraber Ankara kalesine çıktık.Burada Ahmet Tahsin ile Nazlıhan Hasköylü’nün birlikte el sanatları çalışması yaptıkları atölyelerine uğradık. Bu vesileyle Ankara kalesindeki tarihi dokuyu yeniden gezip görme imkanı bulduk.Yine burada güzel bir mekanda oturup çay kahve içtik, şiir ve sanat üzerine sohbet ettik.Öğleden sonraki saatlerde Ankara kalesinden ayrılarak yine birlikte İvedik köyünde yeni hizmete girmiş güzel bir balık lokantasında yemek yedik, geç saatlere kadar şiir ve sanat üzerine sohbetimize devam ettik.Böylece yararlı, dostane ilişkilerin güzelliğine yansıyan güzel bir gün geçirmiş olduk.
..