SANAT ŞİİRLERİ

SANAT ŞİİRLERİ

İlhan Keskinöz

-6-

Şiir duygu ve düşünceleri evrensel boyutta harekete geçebilme refleksinin bir gereğidir –bireysel yaşamlar şiir ile toplumsal tecrübelere dönüşür.

Böylece şiir, insanlığın her zaman şikayet ettiği ama insanlığın kurtulmayı başaramadığı aksaklığı aşabilme bilincini bütün diğer güzellikleriyle birlikte taşır –insanı bundan daha da yücelten bir başka sanat var mıdır acaba?

Böylece insan topluma ya da yaşadığı çağa yabancılaşma yerine, evrensel olarak bir bütünün parçası olmanın bilincinde bir var olma duygusu ile kendisini sahiplenir.
..

Devamını Oku
Hamit Saraç

Sanat güneşi,sanatın devi.
San'atını icra idi ödevi.

Dünyada muhabbet dilli kuştun,
Yalanlardan hakikate uçtun.

Her şeyden mesaj,herkesten dildin
..

Devamını Oku
Zeki Çelik 2

ISPARTA VALİMİZİN SANAT EVİMİ ZİYARETİ...

Saygıdeğer gönül dostlarım. Bu günlerde her zamankinden daha çok mutluyum. Çünkü Isparta valimiz sayın: VAHDETTİN ÖZKAN bey ZEKİCE KÜLTÜR ve SANAT EVİMİ 16-4-2014 de saat: 13 ve 14 arası ziyaret etti. Türkiye'nin gül bahçesi Isparta şehrimi şiirlerimle, köşe yazılarımla Türk dünyasında tanıtabilmek için yaklaşık 44 yıldır çabamı sürdürmekteyim. 1977 yılından bu yana da gül şehrimin merkezinde ikamet etmekteyim.

Şahsım adına vesile olduğum kültür faaliyetlerimi zaman zaman köşe yazılarımda anlatmaya çalıştım. Sanat evimin hediyesi olarak dağıttığım. Hayallerden gerçeğe azmimin zaferi kitabımda bazı konuları özetledim. Bu kitabımı sayın valimiz: Vahdettin Özkan bey birazını okuduğunu ifade ederek ziyaret etme gereği duyunca ve sözünde de durunca inanın çok mutlu oldum.

Benim duygularımdan anlayan eski Isparta valimiz sayın: Halil İbrahim Daşöz'ün kulakları çınlasın. Bu vesileyle saygılar selamlar iletiyorum. Çünkü onun döneminde ki kültürel faaliyetlerde zaman zaman yer alıyorduk. Türk dünyası şairlerinin gül şehrimizde buluşmasına vesile olduğu gibi, Isparta şiirleri antolojisinin özel idare tarafında basılıp dağıtılmasına vesile oldu.
..

Devamını Oku
Arif Bozbey

Gözlerin gözlerime manalı ve derin bakıyor
Her bakışta yüreğime derin bir iz bırakıyor
Ateş oldu nazarın çıkar içerimden ne olur
Belki baktığın gözlerim lakin kalbimi yakıyor

Denizlerin mavisi bile gözlerinden daha mat
Bakışın mükemmel ama yakışındadır kabahat
..

Devamını Oku
Murat Demir

Coşsada terim tenden
Şüpheyi sezme benden
Şer dahi gelse senden
Başım gözüm üstüne

Taş olsa bile, cana
El sürsen sanat olur
..

Devamını Oku
Zeki Çelik 2

TÜRKİYE İLESAM GENEL BAŞKANI GÜVEN TAZELEDİ...

26-3-2016 da yapılan genel kurulda Mehmet Nuri Parmaksız yine güven tazeledi. Yeni yönetime başarılar dilerken, İki yıl önceki olağan genel kurulda ki anımı paylaşıyorum.
Merhaba saygıdeğer dostlar. Cümlenizi saygıyla selamlarken sevgiler sunuyorum. Her kurum ve kuruluşun olağan genel kurulu seçimi yaparak yönetim kurulu, denetim kurulu ve başkanını belirlediği gibi TÜRKİYE İLESAM üyeleri de 26-4-2014 tarihinde TÜRK TARİH KURUMU KONFERANS SALONUNDA hizmet kervanını belirlemiş oldu. Katılımın düşük olması bence rakip adayın olmamasındadır. Çünkü bir önceki genel kurulda yine bu başkanın galip çıkması için bu sayını iki katı katılım vardı.

Genel kurulun 26 nisan DÜNYA TELİF HAKLARI GÜNÜNE rast gelmesi isabet oldu. Bu vesileyle genel başkanımız sayın: Mehmet Nuri Parmaksız Türk dünyası kültürüne katkı sağlayan şairlerin, yazarların, sanatçıların gününü kutlayarak gündem konusuna göre konuyla ilgili çalışmalarından bahsetti. Kalem tutan ellerin, doğru konuşan dillerin, seven gönüllerin arasında olmam beni de çok mutlu etti. Bir çok gönül dostumla hasret gidermiş oldum.

..

Devamını Oku
Hatice Tural

Sanat güneşi çok erken battı
Battı sevenleri böyle ağlattı
Meçhule yol aldı ümitler bitti
Ruhu huzuru bulur inşallah
Elbet şefaat eder ya resulallah

Sanat aleminin kralı idi
..

Devamını Oku
Vedat Sadioğlu

İnsanlığın tarih, sanat ve edebiyatı
İnsanlığın düşünce ve bilim mirası
Hepsi kültürel mirasın parçası
Hepsi maddi-manevi insanlık mirası

Tarih, sanat ve edebiyat eserleri
Bilimsel ve teknoloji ürünleri
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

her meslek alanı gibi
bu sanat da böyle süpriz dolu
misafirlerle haşır neşir olmaya hem güzel hazırlıklı

ben de kendimi misafir sundum ona
buyur etti, böylesi de olmalı diye şaşarak
yer ayırdı üstelik, süprizlere hem güzel hazırlık planında
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Oysa yozlaşma, bir geliştirmeyi taşıyamamanın fanatizmidir. Yozlaşmada gelişenin, gelişmeyi taşıyamaması nedeni ile kendisini bir asıl olanına, bir ilk olan modele doğru, yeniden döndürmesidir. Gelişmeyi saçmaya çevirmesidir.Gerileşme anlamına gelir ki, kültür bitkisinde ve biyolojik geliştirmelerde görülür bu yozlaşmalar. Bu tür geliştirmelerin kendi kendisine ilk örneğe doğru eğilimleşmenin bile temel bir evrensel yasası da vardır. Ama burada buna değinmek, konu uzunluğu yapar.

Değilse bir kültürün nicelenmesi değişmesi, çoğalması, büyümesi; yozlaşma değildir. Büyüyen her şey eskisine göre farklılaşan, tanınamayacak kadar olandır. Ki bu da yozlaşma değil, gelişmedir. Her gelişme kendi düzleminin olumluluk ya da olumsuzluğunu içerir. Bunlar bir önceki ile kıyaslanmazlar. Kıyaslanamayanlardan da yozlaşma ifadesi çıkarılamaz.

Böyle olunca da kimi sevgili yazarlar da kültürleri bir değişmezlikle algılamaktadırlar. Ve bunu böyle empoze ederek dar ufuklu düşünemeyen, kuşkuları ortaya seremeyen, farkında olmadan şablon kontrollerle yönlendirilen, okur kitleleri hazırlanmaktadırlar. Yazanların kendisinin de farkında olmadığı değişir olmaları da yozlaşma gibi oldukça sıradan bir kapasitif tutumlaşışla ele almış oluyorlar. Oysa yazdığı yazının okur kitlesinin skala dağılımını da göz önüne alıp, kendi yazar olmalarının sorumluluğu gereği, kontrolcü düzeltmesini yapıp, bu ucubeliğe düşülmemeliydi.

Sosyal yaşam, her zaman gelir dağılımlarının paylaşılması esası üzerine oturmuştur. Gelirlerin tüketimindeki yaşantılaşmaları paylaşan sosyal sınıf grup yaşantılarıdır. İşin tuhafı sosyal kültürler; toplumsal kültürü, yani üretime ilişkin kültürü; nesnel, bilimsel ve toplumsal sınıf temeline dayalı kültürü, görmemişler, yok saymışlar. Ve bunlar inanç kültürüyle tümden, izole edilmiştir. Veya Arap saçına döndürülerek hepsi karıştırılmıştır. Esasen yazı iyice okunduğunda, yazar böyle bir ayırt oluşun hiç bilincinde bile değildir. Tabii ki böyle bir çalışma isteneni sağlayamamış olmakla eş anlama da gelebilir.
..

Devamını Oku
Murat Metin

Bilim ve Sanat Merkezi
Uşak’ımızda da açıldı
Halkımızda bir heyecan
Umut gülleri saçıldı

Her alanda her durumda
Teknolojik gelişme
..

Devamını Oku
Orhan Kutlu

Gül güzel olabilir
Değişik ifadeler taşır
Kişilerin uslarında.
Erişilmez sanat şaheserleri
Göz kamaştırır
Görenlerin gözlerinde.
Belki gezegenler arası
..

Devamını Oku
Necdet Erem

Dikkate Değer Bir Taraf Olabilirmi?

“Anlayamadığım şey neden dünyanın bir hiçlikten var olduğu fikrinin güzelliğini göremiyorsunuz. Bu zerafet dolu, nefes kesici ve güzel bir şey, neden böyle bir şeyi tanrı gibi karmakarışık bir şeyle alt üst ediyorsunuz? ”

Popüler ATEİST Richard Dawkins’in
sorusuna cevaben! ..

..

Devamını Oku
Nesrin Göçmen

Tenle örtülmüş bir perde
Kimsenin gücü yok aralamaya

Ne var
Ne de yok oluşta

Bilinmez evren mi gebe insana
..

Devamını Oku
Şah İsmail Ateş

1954 Yılında Tunceli ilinin Pertek ilçesinin Sumak köyünde(kütük kaydı Pirinççi köyü) sarı siyah acılar,mavi mutluluklar içinde dönen bir dünyaya yirmi yedi haziran günü merhaba demişim.Ayrıca çocukluğumun pembe sevinçlerini gençliğimin mavi sevdalarını parke taşlı sokaklarında dolu dolu yaşadığım Elazığ’da benim yaşam memleketimdir.Ayrıca şu anda Elazığ’ın Çarşı Mah.Küçük Hamam sokak cilt no:00406, 797 kütüğüne kayıtlı bulunmaktayım.
İlk okulu doğduğum köyde,orta okulu Elazığ Atatürk Ortaokul’unda,liseyi de Elazığ Lisesi’nde okudum.1978 yılında Sivas Eğitim Ens.öğretmen adayı olarak mezun oldum.K.Maraş-Elbistan’a bağlı Dağdere,Karamağara,Alkayaoğlu köylerinde,Elazığ’ın,Yolüstü,Doğankuş,Ulukent(Hüseynik) ilkokullarında görev yaptım.Daha sonra Mersin-Erdemliye bağlı M.Kayışoğlu,Mezitli’de Vali Şenol Engin İ.Ö.O görev yaptım.
2007 yılında emekli oldum.
Şiir yazmaya ElazığIn ünlü şairlerinden Süleyman Bektaş’ın teşvikiyle başladım.Şiirlerim; Ümit Yaşar Oğuzcan Hürriyet Gazetesi’nde,Cenk Koray Akşam Gazetesi’nde,Füsun Özbilgen,Halim Bahadır Posta Gazetesi’nde,Celal Toprak Gözcü Gazetesi’nde yayınladılar.Başta varlık olmak üzere,ardıçkuşu,maki,dikil ekin,aykırı sanat,bahçe,bizim ece,Anadolu Simav,adana edebiyat ve yolcu dergilerinde ve zaman zaman değişik dergilerde yayınlandı.
Mersin’de; olay,haberci ve içel ekspres gazetesinde; bu gazete de şiir-sanat köşem halen devam etmektedir.Mavi kanatlı duygular adında şiir antolojisi çıkardım.Erguvan Sevda,Erguvan Işığım,Altın Saçlı Kahraman adında şiir kitaplarım vardır.zaman zaman Mersin –Kent Radyo’da şiir proğramları yaptım.Altın Saçlı Kahraman adlı şiir kitabımda Hürriyet Gazetesi başyazarı ve basın konseyi başkanı Oktay Ekşi tarafından oluşturulanTürkiye’nin en büyük köy kütüphanesindeki raflarda bulunmaktadır.


..

Devamını Oku
Yusuf Aygun

BEŞ KUTSAL VE İNSANIN ÖZGÜRLÜĞÜ


İslam’ın hükümleri kulun Allah’a karşı sorumluluğu olarak Ubudiyet ve Uluhiyet ilişkisi kapsamında değerlendirilse de temelde Allah’ın insanın kulluğuna ihtiyacı yoktur.Allah bundan beri ve müstağnidir.Kul Allah’a olan bağlılığı ve saygısı (takvası) dolayısı ile emirleri yerine getirir ve haramlardan kaçınır olsa da temelde Allah’ın kendisine –yine insanın kendi rızası ile- yüklediği Hilafet görevini icra ve de dünya ve ahret mutluluğunu temin için bu emir ve yasaklara riayet eder.Bu emir ve yasaklara kul uyma veya uymama noktasında Allah tarafından özgür bırakılmışsa da insanın mutluluğu için bunlara riayet etmesi kendi menfaatinedir.Dolayısı ile kulluk Allah için değil kulun kendisi içindir.Bütün kainat Allah’a isyan etse bu onun yüceliğine ve kudretine zarar getirmeyeceği gibi bütün kainat ona kesintisiz secde etse –ki etmektedir- bu onun İlahlığına bir katkı sağlamaz.
Allah insanlığın dünya ve ahret mutluluğu ve düzeni için insanın var oluşundan bu yana bir takım emir ve yasaklarını peygamberi vasıtasıyla vaaz etmiş ve peygamberler insanları bu emir ve yasaklara uymaya çağırmıştır.Bu emir ve yasaklar temelde şu beş emniyeti sağlama ve dolayısı ile insanı koruma temeline dayanır bu emniyetler,akıl emniyeti, can emniyeti, mal emniyeti,nesil emniyeti ve din emniyetidir.Vahiy eksenli düşünce bu emniyeti sağlamayı hedeflerken heva ve beşer men şeyli her tür fikir,felsefe ve ideoloji bu kutsallardan bir kısmını veya bütününü tahrip etme esasına dayanır.Bu gün Püremeteus(özgürlük tanrısı) mitolojisine dayalı beşer ideolojisi ve çağdaş düzenlerin insanı tanrının iradesinden özgürlüğü temsil eden ateşi çalmak suretiyle özgürleştirme iddiası ile ortaya çıkmış. İyi ile kötüyü,doğru ile yanlışı, emir ile yasağı,helal ile haramı soyut aklın ve hevanın belirleyiciliğine vermek sureti ile güya mutlak özgürlük alanı oluşturmakla övünmektedir.Bu felsefe sahipleri mutlak özgürlük iddiası ile Allah’a bayrak açmış fakat bu insanı özgürleştirme yerine onu kainattaki varlık adedince İlaha kul ve mahkum etmiştir.Esasen insan için yaratılan ve onun faydasına sunulan kainat bu felsefe ile beraber insana hem ilah hem de düşman olmuştur.Artık insan kainatı emrindeki istifade edilecek bir emanet değil bir rakip, yarışılacak ve intikam alınacak bir düşman olarak görmekte ve bu fikir onu kainatı tahrip etmeye bundan daha ötesi kendi kendine zarar vermeye itmektedir.İnsanı hayvanlardan bir hayvan ve sıradan canlılardan bir varlık gören kainatı da bir çelişki ve mücadele alanı olarak telakki eden dahası güçlülerin hayatta kalabilmesini inançları olan evrimin ana ilkesi sayan bu ideolojilerin hakimiyeti ile dünyanın geldiği son durum insanlık adına ortadadır.Kendi hem cinslerini dahi en vahşi hayvandan daha akılsızca ve acımasızca yok eden ve kainatı tahrip eden bu zihniyet kendi sonunu da hazırlamaktadır.Oysa Allah’a kulluk ve onu birleme anlamına gelen Tevhit düşüncesi insanı bu çelişki ve vahşilikten dahası kullara ve eşyaya boyun eğmekten kurtarıp mutlak özgürlüğe taşıyan yegane çıkış yoludur. Özgülük adına insanlığın değerlerini tarumar eden ve insanı-Allah’a kulluktan- özgürleştireceğim diye onu eşyaya ve heva’ya kul eden bu sapma insan neslinin canını,malını, neslini,aklını ve dinini heba edip ayak altına almak suretiyle onu bedbaht ve zelil bir varlık haline getirmiştir.Bu maksatla beşeri ideolojiler ve felsefeler Allah’ın haram kıldıklarını helal emrettiklerini ise yasakladılar bazen eğitimle bazen iletişim araçları ile,moda ile,sanat ile bazen da zorba yöntemlerle bunu insanlara dayatma yolu ile bu yaşam ve felsefeyi toplumun inancı haline getirdiler sonuçta bahsettiğimiz kutsal değerler ve insanın İslam’la emniyete alınan değerleri çiğnenmiş oldu. Aslında şeytanla başlayan bu insana ve onun kutsallarına karşı olan tecavüz şeytanın insanlardan ve cinlerden olan işbirlikçileri tarafından aralıksız bir biçimde devam ettirilmektedir.her tür alkolü ve uyuşturucuyu çeşitlendiren ve yaygınlaştıran ve serbest kılan dahası her tür teşviki yapan bu yolla aklı karartan,çıplaklığı ahlaksızlığı ve cinselliği her tür imkanı sağlayarak teşvik eden ve özendiren ve de kendi eliyle sektör haline getirip vergilendiren, aileyi ve nesli dejenere eden,kumarın yüzlerce çeşidini hayatın adeta parçası haline getiren,emeğin ve malın dokunulmazlığını ortadan kaldıran, faizi ve haksız kazancı ekonominin temeli yaparak güçsüzleri iyice fakirleştirip toplumda tekeli ve gelir adaletsizliğini pompalayan her türlü fal ve büyücülüğü meşrulaştıran, inkarı eğitiminin ve bilim anlayışının ön şartı yapan seküler dünya anlayışıyla dini dışlayan ve dindar insanlara her türlü baskıyı reva gören inanca saldırıyı temel felsefe haline getiren eğitiminden sanatına müziğinden modasına sosyal hayatından eğlencesine yani dünya ve ahret anlayışına şerri temel yapan bun felsefe ilk insandan son insana kadar bu şerrini icraya devam edecektir.Bu insan neslinin şeytanın adımlarını takip ederek kendi öz bahtını kendi eliyle mahvetmesidir,kendi şerefini ve haysiyetini yine kendi ayağıyla çiğnemesidir.
Son alarak şunu diyebiliriz ki özgürlük gibi süslü bir sözle ortaya çıkan şeytan ve dostları insanın aklını, neslini, dinini,malını ve canını İslam’ın koruması ve sigortasından çıkarıp nefse ve heva’ya kurban etmişlerdir.

..

Devamını Oku
Döner Özeke

Duydum yaş gününmü varmış
Altmışdört yaşını kutlarmış
Yüzbeş kiloya mı ulaşmış
Sen yine güneşin paşam

Güneş yakmamış tenini
Nerede geçirirsin günü
..

Devamını Oku
Bekir Tolu

ÖNSÖZ

Hayallerle gerçekler arasında denge kurulduğu an aranılan mutluluğa er geç erişilir. Gerçeklerden kaçmakla hiç bir yere varılmaz. Sadece vakit kaybedilir.İnsan gayesine varmak için mutlaka bir yol izlemeli, sadece istemek yetmez. Ruhu okşayan, zevk veren bir meslekte çalışmak insanı başarıya götüren yollardan biridir. Bütün zorluk sevilen alanı seçmek ve kararı uygulamaktır.

Karamsarlık kişiyi engellememeli, bunları meydana getiren sebebleri ortadan kaldırmağa gayret edilmelidir.

İnsanın yumuşak huylu ve davranışlı olmasının hem iyi hem kötü yanı vardır. Gerçi yumuşak huyluluk ustalıkla kullanılabilindiğinde önemli ve etkili bir silah olabilir.
..

Devamını Oku
Serdal Mert

mutluluğun resmini yapabilirmisin? ben yaptım
evet mutluluğun resmini elsiz,fırçasız yaptım
yok bu resimde,çiçekler,ağaçlar,gülüşler
kinle,nefretle,kanla donattım ben bu resmi…

hasretimi işledim motiflerde karış karış eşeledim
gözümdeki kılcal damarları tualimde resmettim
..

Devamını Oku
Gökmen Yılmaz Erdem

Sahilden içerilere doğru esen ardıç kokulu rüzgârlar
Kimi yerimde sakin, asude ve iç açıcı izler bırakır,
Bedenimin huzuru, şahikasına çıktı mı nedir bir şeyler
İner kırbaç darbeleriyle, hazzın doruğu doyası yaşanır.

Datça/ 27 Temmuz 2006 (Hatıra)

..

Devamını Oku