İçimde biriktirdiğim yalnızlık demetlerinden bir senfoni yaratıyorum.
Alışkanlıkları mı yenemedim.
Yalnızlığa bu kadar çok düşkün olan çocuk zaaflarını ürkütmekte…
Yataktan yeni uyandım ve beni bağlayabilecek ideal bir güç yok artık.
Son krizimden bu yana içimdeki ışıkların rengi matlaştı.
Ruhumdan aşağı inen bir soytarı elimden tutuyor.
Sabahın ilk ışıkları söndü ve ben halen ayaktaysan bunda döküntü paradigmalar aranması muktedirdir.
Bütün gizlerini hayat sundu bana.
Sunduğu gibi geri almasını da bildi.
Biliyor musun, seni hiç bu kadar yakından görmemiştim!
Hiçbir şeyim yok, yüzünün derin çizgisinden başka.
Gözlerini kapa ve kendinde ki bana yalan söyle.
Ve hiç bitmek tükenmek bilmeyen küfürler yağdır.
Bacaklarını sırtıma daya.
Sana bir şey anlatmak zorundayım, elimi tut ve lütfen beni dinle.
Bak ruhumuza, çay da demledim.
Sana pırasa böreği yaptım.
Lütfen dinle beni…
Öncelikle senin için biriktirdiğim yaprakları yerleştirmeliyim vazoya.
Biliyor musun; derin, sessiz, bir o kadar da haindir göz kapakların.
Ben en çok bana anlattığın yalanlarda birikiyordum.
Göz kapaklarını orda öpüyordum ve bu yüzden sana yağmurlar biriktiriyordum. Senin bana dokunduğun kazada her bir uyanış suskunluğuma çıkıyor ve gelip sana yalnızlığımı emziriyor.
Kayıt Tarihi : 24.3.2015 23:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!