Sana Sustuklarımın Kurgusu

ruhun y’ayı söylüyor mecralarımın sensiz muzdariplerini
lir bir içseliğin tanımsız hecelerinde derleniyor çalınışım
düş kendi algının frekansında ç’alacak seni
serenadın akli fiillerinde çekimleneceğim sana
alevine gelecek vuslatın bir gün öncesi
bir gün sonrasında kalacak dünyan

bakir hasretlerim çoşularını yansıtacak can aynanda
güleç bir rüzgarın esinlerini toplayacak dokunduğum saçlarında
buhurlara yapışacak damlaların
yarın ve yarin için ağlayacaksın
aşklar sürerek yaramın her karesine
iyileşeceğiz severek

sen kuğular, kumruların dilinden sesleneceksin
aşılmış ve aşısını yüreğinde yapmış benliğim sınanacak
mutluluk tuvalindeki son anıma anıların sunulacak
v’akitsiz gidişlerin sisleri dağılacak hislerin serilecek
gönlündeki fecirlerle geçeceksin özlemler şehrine
ben geldim, hani senin gidemediğin, unutmadığın ben
susturulmuş müjdelerin dilinden aşk başı olacağım
bu sefer,oynayacağım seni
bu sefer, seferin olacağım ömrünün her karesinde

asırlardır bekleşen iki sevi gibi kucaklarımıza alacağız aşkı
gezeceğiz dilden sonra yapılan gönül sarayını
duvarlarında okunacak dijital ilgilerimiz
ölümsüzlük kapısından geçip kalacağız gözlerinde
bir öpücük yakınlığında yanacağız ayrılık buzulu yanaşmasın diye

tutkunun ekseninde doğrularını çizecek güzel yarınlar
kubbene yetişecek umutların temiz düşleri
aşkın ışıkları yanacak gözlerinden sonrasızlığın sözlerine
uyanacak bütün büyük aşklar
bizim mutluluk galamıza gelecekler
el ele , ele düşmana karşı salınacağız vuslat salıncağında
sana sustuklarım dile gelecek
diyemediklerin deyişlerini sunacak Suna yüzünle
benim seçemediklerim ağlayacak mecburluğundan
kaderime yapışık ikiz olan yaşanmışlık yansıyacak
güzellik susturacak bu kavuşmanın bayramını yaşarken her şeyi