Diyemedim; evimde tutuklandı karanfil
Diyemedim; maviye kan damladı içimden
Bir hazân yıldızıydı mehtâbımda ellerin
Sevgi midir, ısırgan dudaklı dilberlerin
Gölgelerin kalbinde titreyen çiçekleri
Sevgi midir körlerin bakışlarında yatan
Rüzgârı, dalgaları, balıkları aldatan
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hocam gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum. Şiiriniz gerçekten çok güzel.Belki güzel kelimesi bile bu şiirin yanında yavan kalır.Acaba bir gün bizim yazdıklarımızda sizin şiirlerinizin geldiği aşamaya ulaşır mı diye düşünüyorum. Ama cevabını bulamıyorum.Bize dua edin.Allah'a emanet olun.
Şiirlerinize ve sayfanıza baktığımda yazdıklarımdan utanıyorum Nurullah Bey...
Bir şiir, bir kitap kadar geniş ve güzel nasıl olabilire tanık oluyorum yazdıklarınızda ve her satır ayrı bir güzellik. Şair; evet sizsiniz, şiir ise eserleriniz.
'Kalbilediyemedim' diyemediklerimizin ifadesini sizin kadar harika bir esere dönüştürebilseydik, belki biz de diyememenin tesellisini bulurduk...
Ben bu usta kalemin ve üstadın önünde saygı ile eğilmekten başka teşekkür yolu bulamıyorum ve size defalarca teşekkür ediyorum...şiirin ne demek olduğunu öğrettiğiniz için bize
Baki saygımla...
Yorum yapamayacak derecede tutuldum. Her gün en az on kez okuyup ezberlemem gerekir bu şiiri. Her dizesini aklımın bir köşesine yapıştırmalıyım. Müthişsiniz Sn. Genç, alkışlıyor ve saygılarımı sunuyorum.
lirik dil, metafizik bağlamda, şiir geleneğimiz de gözetilerek kullanılmış ve ruhu okşayan, yüksek sesle okunabilen, ahenkli, popülist bir şiir ortaya çıkmış.
TEBİK EDERİM ÇOK GÜZEL SEVEN YÜREĞİNE SAĞLIK KELİMELER YERLİ YERİNDE VE AKICI BİR ESER OLMUŞ TAM PUAN SAYGILAR
Şiiri okurken hep daldım uzun olmasından ileri geliyor sanırım.Tabi sizin gibi değerli bir kalem daha iyi bilir.Gönlünüze sağlık...
Puslu lâmbalar gibi yakarım düşlerimi
Çalıntı bir kuşkuyu dağıtır bakışlarım
Toprak beni çağırır kucağına her akşam
Her gece bilinmeyen bir âyine başlarım
Her sabah yokluğunu düşürürsün peşime
Avuçlarım seninle doldururken gökleri
Gittin; bir defa bile bakmadan güneşime
Ruhumdan bu âteşi al bile diyemedim
Sana son baharımda kal bile diyemedim
O yerde parmakların bulutlara dokunsun
O yerde fırtınalar fısıldasın türkümü
Yanına bu sevdayı al bile diyemedim
Sana son baharımda kal bile diyemedim.
kalemine yüreğine sağlık hocam
saygılarımla
Aşşk aşşk illede aşşk
cihan-ı Mevla bir aşk-ı umman imiş,
Nihan-ı Leyla bir nakş-ı mihman imiş,
Yerenlerde külhan erenlerde sultan imiş,
Aşşk aşşk illede aşşk .
Tebrikler üstadım. Saygılar.
en içten dileklerle tebrik ederim.
bu şiir sonuna kadar her türlü övgüye layık.
gerçekten çok büyük bir eser olmuş.
yazan elleriniz,engin ve olgun düşünceleriniz
ve de yüce duygularınız dert görmesin.
selam,sevgi ve saygı ile...
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta