Hasret pusu kurmuş günün ardına,
Gecenin en sinsi karanlığı çökmüş üstüne,
Yıldızlar yenik düşmüş karanlıklara,
İşte böylece sebepsiz gitmelere mahkûm geceler.
Ve bundandır isyankâr sokaklarda büyümemiz,
Mizacımız sert yansısa da yüzümüze,
Edirne peyniri gibi yumuşaktır yüreğimiz,
Biliyorum bir gün bırakıp gidecek içimizi yakan özlemler,
Tatlı ve ya acı burukluğu kalacak dudaklarımızda.
Sana olan tutkum iki ucu keskin bir hançer içimde,
Yokluğunda sevgi ile büyüttüm umutlarımı,
Bir damla gözyaşı içinde gizledim hep duygularımı,
Yüreğimdeki uzak hasretler, gözyaşlarına mahkûm,
Az ile yetindim, sıradan hiç bir şeyi istemedim.
Yer vermedim hayatım da ne alkol ne de sigaraya,
Tek kötü alışkanlığımdı sana olan tutkum,
Ekmek kadar su kadar kutsal, nefes kadar değerli,
Ve her kapanan kapının ardında sen vardın,
Açılan her kapının önünde sen,
Ne kadar özledim, sana ne kadar hasretim bilsen.
13.01.2013/Adana
İbrahim Halil SipahiKayıt Tarihi : 17.5.2013 21:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!