Sana Mektuptan Bir Pasaj

Tarhan Şimşek
14

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sana Mektuptan Bir Pasaj

-sana mektuptan bir pasaj-

hiçbir ebediyet yüklü mısra
dökülmez gün ışığında

ne zamanki
parmak uçlarım
gün ağrısında
bir kaleme sarılacak olsa
kalem seni dökmez satırlara.
bir buhran demi yaşar o an gün ışığı

biliyor musun
en ağır dizeler
ve
mektuplara vuran duygu acımasızlıkları
hep bu gece demi dökülmüştür
sana ve sana yazılan bunca mektuptan pasajlara.

odamda
sana dair
bu duygu bombardımanından
bu gece de sağ çıkar mıyım
bunu bilemiyorum
aslında kaleme her sarılışım
sana yazılacak
bir intihar mektubu gibi başlar
sonra
sana vurgun dizelere dönüşüverir
dizeler mısralara dökülür
ve
yaşam buluverir bu beyaz topraklarda

Bir ince saz ezgisinde
yazmaya başlarım seni
her notadan çıkan sesin kıblesi sen

meğer
ne de güzelmiş
sen olmadan seni yazabilmek
bir dizeler çayırında
“isa” niyetinde çoban olmak
yani sen olmadan
seni oldurmak

mektubum daldan dala atlıyor
sanırım anladın
bir intihar
ve
bir senli duruş çiziyor
kurşundan kalemim
kurşun soğukluğunda
mısralar diziliyor önümden
havaya kalkan bir el
ölüm emrini bekliyor sanki
bir manga asker önünde
infazı bekleyen mahkûm misali
son isteğimi yazıyor gibiyim
garip
mahkûmiyetimin sebebi sen
ve
infazımın emirberi yine sen

epey oldu seni ve sigarayı bırakalı
biriniz bana zarar
bir diğeriniz ise acı veriyordu
hangisi daha kötüydü
halen çözebilmiş değilim
çözümsüzlüğün sonu
ikinizi de
kendimden söküp atmaktan geçti

bu son kâğıdım
bu gece
seni yazmayı düşünmüyordum doğrusu
odam sana mektuplardan pasajlarla dolu
çoğu duvar kâğıdı niyetine
yarısı el yazısı
bir diğer yarısı
o bozuk daktilo tuşlarının
azizliğine uğramışcasıyla
asılı duruyor duvarlarda.
çoğu sana gönderilen pasajların bir kopyası.
acaba diyorum
bu kopyalar misali
seni çoğaltmak mümkün olsaydı
acılarım da çoğalır mıydı
veyahut
seni
iki kişilik sevme şansım olsaydı
acılarım azalabilir miydi

bu arada
son olarak
sana
ne zaman
sevgili hitabıyla
mektup pasajı yazdığımı hatırlamıyorum
çok oldu ayrılığımız
yokluğun
saat kadranlarından
takvim sayfalarına vuralı
epey bir zaman oldu anlaşılan

evden pek çıkmıyorum sen gideli
pek de uğrayanım
daha doğrusu
hiç de uğrayanım kalmadı
inzivaya çekilmiş
bir aziz misali
ibadetim kağıttan bir dünyaya.
bu dünyada sadece sen varsın
tanrı
sanki
yeryüzünü silip yeniden yaratmış
ve ikimiz kalmışız
ve bu ikimizden biri
yani sen çekip gitmişsin de
koca dünya bana kalmış gibi
ha
bir de postacımızı unutmayalım
sana yolladığım
her acı mektubu
aynı acıyla getiren haberciyi

dün yeni bir kitaba başladım
başladım derken
aslında
seni aramak için
savaşa durdum
yazıların dünyasında
“savaş ve savaş”ı okuyorum
gülme ne olur.
kitabın ismi bu değil
biliyorum
ama kitap sadece savaşı anlatıyor
barış kısmına gelmeden
biliyorum ki
yaşam yeniden yenilenecek
bensiz bir barış
kitaptan öteye gidemeyecek

dedimya
bu gece
seni yazma gayem yoktu
doğrusu hiçbir zaman da olmadı
ama
masanın üzerinde duran
beyaz bir sayfa
ve yanı başında yatan kalem
ikimizi anımsatır her zaman
güldün
evet öyle
ve halen gülüyorsun.
hangimiz kağıt
hangimiz kalem
veya hangi zamanlar
hangimiz kalem
hangimiz kağıt
cevabını bulmak zor olmadı
önce sen gidiverdin
tükendin
ben halen kalıyorum


şimdi yanımda olsan
yıllar önce
o anlamsız ölümün olmasa
halen o kâğıt ve kalem gibi
dizeleri dökebilirdik
hayatın anlamsızlığına

her gece
sana mektuptan bir pasaj yazıyorum
sana ulaşmayacağını bile bile
ve her günün ilk ışığıyla
bu pasajı sana yolluyorum
bana geri döneceğini bile bile

evet, sen gideli
bugün tam on bir yıl oluyor
bunca zamandır
seni döküyorum
yüreğimdeki pasajlara
her satır yangın yeri
her pasaj
yaşadığım şehirdeki
bir salgın hastalık
ve ne gariptir ki
ne bu yangında
ne de bu salgında
düşemiyorum

Tarhan ŞİMŞEK
2005/Hakkari

Tarhan Şimşek
Kayıt Tarihi : 13.10.2005 22:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tarhan Şimşek